Kurguyla gerçek arasındaki ayrım, kurgunun mantıklı olmak zorunda olması. -Tom Clancy |
|
||||||||||
|
Bazen ince ve nazik bir ses toplar dikkatimizi. Bazense ses dağıtır, viran eder bizi. İnce, nazik, derinlerimize işleyen güçlü bir ses. Tüm kuvvetiyle bizi alıp götürür hem kimsesiz bırakır, hem de dünyanın en sevileni kılar bizi. Bazen bir parçada, bir ağıtta, Bazense bir sohbette… İnsanı dinlerken doyuran, içimize işleyen, alıp götüren, savuran… Öyle bir ses tanıdım ki, dinlemekten alamıyorum kendimi. Dinledikçe yurdum oldu, şiirim, düşüm, sesim oldu. Yaktığı ağıtlarda üşüdüm, konuşmasının samimiyetiyle ısındım, hayatı tanıdım. Hayatıma taşıdım, sevdim, inandım… Mevlana, Selahattin Zerkubi’nin altın dövmesindeki sese kapılmıştı. Semaya ve arz’a açmıştı ellerini. Sese inanmış, başını eğmişti. Aşk ile dönmüştü dünyanın etrafında. Bense duyduğum ağıdıma, vatanıma, düşüme inancımı adadım. Semaya inandım, arz’a boyun eğdim. Hayallerimi adadım ruhuma değsin diye. Ve başladı her dilde söylemeye… Her yeni kelimeyle yaklaştım kaynağa. Söyledikçe büyüdü gözümde. Her yeni parçada daha da büyüdü söyleyici. En çok zazacasını sevdim söyleyicinin. Dilimde şaşkınlığın kelimeleri… “Tanrım” dedim “Tanrım, bu ses gerçek mi? Gerçekse nasıl böyle güzel, nasıl böyle etkileyici?” Ama Tanrı hiç cevap vermedi. Ben cevap aradım her yeni parçada… Bulamadım… Ve sadece dinlemeye verdim kendimi. Ses alıp götürdü beni. Gerçekliğe bile taşıdım, onu aradım her tınıya yerleştirmek için. Ses aldı götürdü geçmişimi… Büyüdü gözümde söyleyen. Yeşile boyandı, devleşti… Bütün dünyaya eş oldu…. “Ben ilahınım, yaradanın benim” deseydi bile inanırdım. O sese sorgulamadan adanırdım… Hangi ses ruhumuzu kavurabilir ki. Yâda hangi ses ruhumuzu buruşturup bir kenara atabilir… Sesimi buldum, düş değil tamamen gerçek. İnancıma sundum, kabul gördü yüce bünye. Ritüellerle her gece ibadetime davet ettim. Davetimi kabul etti ses. “Ben” dedi duraksadı bir süre, şaşkındı ve devam etti. “ ben böyle bir dini var etmeyi beklemiyordum. Beni ilah kılabilecek bir sesim yoktu.” Karşısına geçtim en güzel ağıdını dinlettim. Ve ekledim “ sen bütün gerçekleri, bütün yalanları yeşile boyadın. Sesinin rengiyle adaklar adadım”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Dilara Yiğit, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |