Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
Adayacağım güneşin üzerine kuru bir toprağı ve bi ışık huzmesinde yüzeceğim gözlerim kumla yıkanacak bir yelkenin doğasında rüzgarla dansedecek olan cücelerin ülkesinde bir toplum inşa edilecek,adını sınıf insiyatifi koyacağım. Kulaklarım aşkla uğulduyacak.ecek ve acakla dolu bir dünyadan geçip.sonsuzluğun sırtladığı zaman kavramının yeraltından gülümsediği yerüstünde kara kargaların zafer çığlıkları attığı bembeyaz sayfalara akacak bir devrimsel hüzün. Dünyayı özleyebilmekle başlayacak her şey. 2. Önemli olanı önemseme o önemli değildir görüneni görme gördüğün yerde hayatın devam eder bilinmişi bilme her duyduğunu duydum sanma ölmeden evvel bir kez daha son vermek gerek hayata Yeni bir doğrultu Okuma okuduğun gerçek değildir Bir güneşe atladığımda güneşin karanlıktan ibaret olduğunu yazdım bir kopya kağıdına.hayat zaten fişliyor.hiçlikler ve zıtlıklar ara kendini yak… 3. bir görünüp kaybolacakmış gibi duran şeyin çoktan arkada kalmış olduğunu görebilirdim.aklım bazı şeyleri zorluyor ama topuk hizasındaki buharlı randıman eşkiyalık yapmaktan geri durmuyor.kendimi kendimle beraber aleve verip uzay düşlerinde bir yolculuğa çıkmak istiyorum.aklım şaşıyor.nesne tamamen kayboluyor ve topuk hizasında bir ağrı duyuyorum. birbuçuk porsiyon karışık iktidar getiriyor yolların papyonsuz ve kara gömlekli korsanları.avuçta kalan şeylere esir olmaktan bıkmış bir halde kapanıyor televizyon dümeleri.direngen bir dünya aranıyor ellerle kazıyarak.eller bir işkence aleti.susmuşluğun belgesi.yokluk travmalarından kalan bir et parçası.bakılıyor ve kırmızı seçiliyor. bir görünüp bir kayboluyor tuzlu zeminlere şişmiş ayaklarla basılıyor.dünyanın başka bir platforma taşınmış olabileceği varsayılıyor. 4. yere aniden silahını bıraktı.konuşurken sözünü unutmadı.söz verilmişti gizli oyunları sevmiyorum demiş ve tahminen vicdanını özgür bırakmıştı.geçmişi düşündüğü görmezden gelinemezdi.silahın gittikçe soğuduğu ve bakışlarının kanlandığı görülüyordu.gökyüzü yukarılardan imzasını her yöne bırakmaktaydı.ilk damla düşerken yere ayak izleri oluşmaya başlıyordu sokaklarda. serüvensiz yaşamadığım üçyüzaltmışbeşçarpıbilmemkaçgün.at atı geçer söylentisi.çevremizde bir dolu ihsan bozukluğu.ölmek mutluluk;sevmek ölüm;dev puntolarla süslenmiş bir mağaza;indirimli hayatlarımız var.exit time herkez kaza geçirebilir.herkez bisiklete binebilir. içerisi harika dışarısı fikir değiştirmiş.eski filmler ve keman soloları arasındaki gölgeleriz artık.artık kısa kesmek istiyorum.uzun kesmeyi unuttum çoktan... 5. sessizliğin galobunu tuttum.tam 13 saniye saydım.13 ün uğursuzluğunu koklayarak kafayı buldum.su zamnı çoğullayarak ıslattı.burnum leş gibi kokuyordu.siyaha bürünmenin zamanını ölçtüm.gökyüzünün karnesinde 13 çürük nor vardı.aydede kötü bir hocaydı.güneş her sabah anti-mantık bir şekilde doğuyordu.akşamdan kalmaydı ve iyi ısıtmıyordu.bir kızılderili yaklaşıyordu yanıma.13 kartal tüyü vardı acaba mantığın izlerinde sürünmeyi ne zaman bırakacaksın.kokulu bir perde duruyor orda.nefes alamıyorsun.kısır denizlerde ağlayan bir güneş vardı. sakın,savrulmadan sayıklamadan sessizliği.sessizliği bıçaklamalı diyorlar.ne düşünüyorsun? gözlerindeki siyahta açık renkli br savaş gemisi vardı. herhangi bir roma rakamının içine düştüm.galadyatör oldum.kaplanlara yem olmak vardı. 6. iett kuyruğunda tersyüz olmuş hayallerim vardı.makasla kesildi.yeni bir pandomim oynandı arayüzünden.zaman ilginçlik kusuyor.imgeler etrafımda dans ediyor.bir çiçeğe hediye ediyorum yağmuru.yağmur çiçeği terkediyor.uzaktan bir güneş doğuyor.az sonra yere düşüyor.yanıyor ortalık.reklam arasına giriyor evren. mars jupiterle dans ediyor.satürnü androidler basıyor;burjuva sınıfını afakanlar.kılıçdaroğlu popülizm,tayyip takiyye yapıyor.ömür geçiyor.duvarlar bitmiyor.yosun bağlıyor halatlar.bir gemide bir silüet görüyorum.adını soruyorum.corç dabiliu kuş diyor.gemi batıyor. 7. döğüşmediği zaman hayat gemilere geçerken el sallar.öylesine kurumuştur ki yanından geçen rüzgarı hissetmez.döğüşmediği zaman hayat gözlerini herhangi bir şehrin caddesine çevirir.gözleri öyle ıslaktır ki silinme gereğini unutmuştur.azınlık çoğunluk olarak hükmediyordu.kollektif bilinçaltımızın içine kuşlar ediyordu.kürsüler yalana endeksliydi. bozuluyor hep vitamin sahibi gıdalar.hayat bakıyor. 8. kim kimdir? kim kiminle nerededir? dünya hangi avucun içinde dönmektedir? sansasyonların izi hangi istasyonda görülmüştür? kim kimi görmüştür? kim yerde duruyor taptaze bir ölüm gibi? kimin kedisi kime sataşmış ve bir köpek tarafından kovalanmıştır? kim onbeş trilyonla yüzde onbeş bir çözülme yaşamıştır? hangimizperişan hangi kimler kifayetsizdir?... mutluluğun resmini kim çizebilirdi? çarkıfelek bize hangi ödülleri kazandıracaktı? kim üşüyordu temiz sayfalarda? künyemiz kaçıncı ayı gösteriyordu? belki ya da yakın bir ihtimalle hayata çıkartma yapmamızın nedeni uzun metrajlı varsayımlarda bulunabilir. silahların güzel kokabileceğine inanmak istemedim... 9. Bay izleyici televizyonun karşısına kuruluyor.birayla fokurdayan gövdesi son sözleri dinliyor.uzun ve kısa dünya bankası programlarıyla ekonomik çözümsüzlükler parlak bir destek sağlıyor bölünmüş kafalara.develerdeki develüasyon oranı yerdeki dışkılarıyla yön bulmayı olanaksızlaştırıyor. paylaşımlar reaksiyoner bulutlara kung fu felsefesini propaganda etmekte güçlük çekiyor.bay izleyici ekonomik dalgalanmalardan yorgun düşmüş kanalı değiştiriyor.bir dansöze çeviriyor yüzünü. Tekrar tekrar bakıyor.onyüz kanal değiştiriyor.on kanalda yüzüp lağıma bulanıyor.midesi bira bardağı uzunluğunda aklı arpa kökü enindeki izleyici, bir uzay mekiği edasıyla hareket ediyor ve adalardan modalardan gelmiş kuşağın son temsilcisi olarak ekonomik,suskun ve mazlum bir şekilde donmaya başlıyor.donduğu yerde bıraktığı bir parça düş kırığı kalplerimize bıçak gibi saplanacak ve kısır sularda fırtına koparmaya devam edeceğiz. 10. zamanın,insanların,devrimlerin ulaşabildiği tüm noktalar sonumuzu getirmiştir.noktasızlığa ulaşamalı.garson bana bir çay getir sonra bu nokta virgül hadiselerine illaki dikkat etmelidir yani garson hesaba yaz ben kalkıyorum garson:sayın bayım hesabınıza bir nokta koydum inanırmısın azizim ben kendimi tuhaf buldum dün akşamşakaşam karanlığında bir aziz gibi hissetim kendimişkendimi yılanlı bir caddede buldum,buldum yerde öksüz kalmış bir saat vardı,vardı tamam anladım deme,deme sen de çok çekmişsin biliyorum,biliyorum sen de kerizlenmiş bir azizsin,azizsin ve çok acizsin,acizsin buradan ne geçtiğini unutmuşsun, unutmuşsun ne kadar tüzel bir dünyan olduğunu,olduğunu ol kafayı bul gerekiyor,gerekiyor çünkü hırçın bir cazırtı beni rahatsız ediyor.anlaşıldı tamam... ek bir dünya durmaz hit olmuşuz didaktik listelerde paranoyak kahkahalardaüşüyebilme duygusuna tuhaf bir bağlılık duydum.kendi zincirlerimin ısısı beynimi hamurlaştırmıştı.şafak doğrultusunda kendini asmaya yeltenen batmış bir aydedenin hiç ehemmiyeti yoktu...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © selim koç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |