Paranız varsa toprak alın. Artık üretmiyorlar. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
M.NİHAT MALKOÇ Dünyada ve Türkiye’de basın, iktidarlar devirebilen, yeni iktidarlar kuran, insanı ipe götürebilen ve insanı ipten çekip alabilen, yönetim biçimlerini değiştirme kudreti olan çok önemli bir güçtür. Yasama, yürütme ve yargıdan sonra ‘dördüncü kuvvet’ olarak tabir edilen basın, ilkeleri olan bir meslektir. Gazetecilerin basın etiğine uygun hareket etmesi çok önemlidir. Eğer bu meslek etik gözetilmeden üstünkörü yapılırsa Demokles’in kılıcına döner. Gazetecilik bir fedakârlık ve sevda mesleğidir. Rahatça ve kısa yoldan zengin olmak isteyenler bu alanda barınamazlar. Çünkü yerel gazetecilik yaparak zengin olan insan göstermek müşküldür. Ülkemizde habercilik hizmeti vermek için değil de, sırf ilan, resmi ilan ve reklam geliri elde etmek için kurulmuş bazı gazeteler de mevcuttur. Fakat bunların sayısı ciddi miktarda olmadığı için bahsedilmeye değmez. Bu kişiler gazeteciliği bir sevda mesleği olarak görmedikleri için ilan gelirleri düşünce kısa zamanda pes edip işlerini bırakmaktadırlar. İster yerel, isterse ulusal olsun bütün gazetelerin birinci görevi hadiseler karşısında halkı doğru bilgilendirmektir. Gazeteler halkın sözcüsüdürler. Yerel gazeteler buna ilave olarak kent kültürüne sahip çıkarak kentlilik bilincini ve aidiyet duygusunu beslerler. Yerel basın yazarları, yaşadıkları yörenin meselelerini en iyi bilen ve hakkıyla aksettiren insanlardır. Çünkü onlar o yörenin bir parçasıdır. Sıkıntıları bizzat yaşayan kişilerdir. Yaygın basından bir yazarın sizin ilçenizin, belde veya köyünüzün dertlerini hakkıyla bilmesi ve yansıtması zordur. Bu yüzden yerel gazetelere ve gazetecilere her zaman ihtiyaç vardır. Ulusal basının varlığı yerel basının varlığına engel teşkil etmez, zira farklı kulvardadırlar. Bu iki alanın elemanlarının birbiriyle yardımlaşma içinde çalışmaları gerekir. Yerel basın, ulusal basının can damarıdır. Ulusal basın bu mümbit kaynaktan beslenmektedir; onun varlığıyla güç kazanmaktadır. Şayet yerel basın olmasaydı İstanbul merkezli büyük gazeteler Anadolu’daki haber kaynaklarından yoksun kalırlardı. Bu durumda onlar da İstanbul’a sıkışıp yerel kalırlardı. Güç şartlarda ayakta kalma savaşı veren Anadolu’daki basın, ulusal basının bir anlamda mektebidir. Burada usta çırak ilişkisiyle yetişenler, bir kısım gerekçelerle bir zaman sonra ulusal basında boy göstermektedir. Yerel basın deyip de geçmeyin. Unutulmamalıdır ki yerel basın çok sesliliğin ve demokrasinin teminatı ve sigortasıdır. Yerel basının küçülmesi, bir anlamda demokrasinin de kan kaybetmesi demektir. Zira yerel basın yöneten ve yönetilen arasında bir köprü vazifesi görmektedir. Kamu hizmetleri yerel yayın organları aracılığıyla ilgililere duyurulmakta, bazen de bu hususta tartışma ve uzlaşma ortamının oluşmasında aracı vazifesi görmektedir. Medyamızın omurgasını teşkil eden yerel basını asla küçümsememek lazımdır. Zira yerel basın, bu ülkenin yakın tarihine damgasını vurmuştur. İstanbul’un yaygın basını, Türkiye’deki ekonomiyi İstanbul’dan, siyaseti de Ankara’dan ibaret görme yanılgısı içerisindedir. Onların gör(e)mediği Anadolu’yu yerel basın organları gün ışığına çıkarmaktadır. Yerel basın, hakikatleri ortaya koyarak demokrasiye hizmet etmektedir. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk yerel basın için “Fazilet Adaları” tabirini boşuna kullanmamıştır. Cumhuriyetin yerleşip kökleşmesinde yerel basının katkısı çoktur. Yine Milli Mücadelenin zaferle neticelenmesinde yerel gazetelerin çok önemli rolleri olmuştur. Yerel gazeteler aidiyet duygusunun ve kentlilik bilincinin kazanılmasına da katkıda bulunmaktadır. Anadolu’daki gazetecilerin çoğu meslekî eğitimden geçmemişlerdir. Çoğu eski tabirle usta çırak ilişkisiyle yetişmiştir; yani alaylıdır. Mesai kavramını bilmeyen bu kişiler amatör ruhla çalışmaktadır. Fakat bu kişiler siyasetten spora, ekonomiden magazine kadar her konuda bilgili olmak zorundadırlar. Ama bu iş, ailelerinin karınlarını doyurmaya kâfi değildir. Yerel basın günümüzde kalifiye elaman sıkıntısı çekmektedir. Çünkü meslekî yeterlilik ve olgunluk açısından belli bir noktaya gelen usta gazeteciler ulusal basın tarafından istihdam edilmektedir. Yerel basın yeterli ücret veremediği için ulusal basınla bu konuda rekabet edememektedir. Bu da onca meselenin yanında eleman sıkıntısını beraberinde getirmektedir. Anadolu’da yayınlanan yerel gazetelere baktığımızda bunların çoğunun kurulu bir matbaanın yan ürünü gibi düşünüldüklerini görürüz. Yani matbaacılar bazen meraktan, bazen de güçlü görünme ihtiyacından olsa gerek, bu sektöre el atmışlardır. Fakat onların asıl işi gazetecilik değil, matbaacılıktır. Bu yüzden gazeteciliğe yeterli zaman ve para ayıramamaktadırlar. Bu gibi gazetelerin yeterli muhabir kadrosu ve dağıtım ağı olmadığı için yaptıkları iş amatör bir hevesten öteye gidememektedirler. Bu heves ortadan kalktıktan sonra, kişi gerçeklerle yüzleşince, zorluklar baş gösterince söz konusu gazetenin kapanması işten bile değildir. Bu durum Anadolu’muzda çokça gazetenin açılıp kapanmasına yol açmıştır. Yerel gazeteler yayın periyotları bakımından günlük, haftalık, on beş günlük, aylık, iki aylık, üç aylık, altı aylık ve yıllık olmak üzere kendilerine göre değişiklikler arz etmektedir. Bugün Anadolu’da yerel gazete sayısı çok olsa da bu gazetelerin tirajı ne yazık ki komik düzeydedir. Yani yerel gazete sayısı çok olmasına rağmen bu gazetelerin tirajları son derece azdır. Fakat bazı şehirlerin yerel basını üst düzeydedir. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Gaziantep, Bursa, Adapazarı, Eskişehir, Konya gibi sanayi şehirlerinde yayınlanan gazeteler nerdeyse ulusal gazetelerle boy ölçüşebilmektedir. Bu mamur şehirlerde yayımlanan yerel gazetelerin mevcut tirajı, diğer Anadolu şehirlerindeki gazetelerin tirajından daha fazladır. Yerel basın, yaygın basına göre daha dar bir çevreye hitap etmekte ve dağıtımı da daha dar bir çevrede gerçekleştirilmektedir. Böyle olsa da yerel basın, yayın yaptığı bölgenin gözü, kulağı, dili ve gür sesidir. Yerel gazeteler, yayınlandıkları yerin hayata açılan kapısıdır. Zira toplumsal, ekonomik, kültürel ve sosyal gelişmeler yerel basın sayesinde bölge halkına aktarılmaktadır. Yerel haberler çok ilgi çekici olmadıkça genel basında kendilerine yer bulamamaktadır. Bölgesel sorunlar, hadiseler ve ekonomik gelişmeler yaygın basında yer bulamayınca ilgililere ulaşamamaktadır. Bu noktada yerel basın devreye girmektedir. Yerel yayın organları yerel meselelerin ülke çapında ilgililere duyurulmasını ve çözümlenmesini sağlamaktadır. Yerel basın, yerel yönetimlerin aynasıdır. Yerel yönetimlerin çalışmaları yerel basında önemli bir yer tutmakta, çalışmalar konusunda yöre halkı bilgilendirilmektedir. Ülkemizde yerel basın organlarının sayısı çok olmasına rağmen tirajları azdır. Türkiye’de ihtiyacın üzerinde yerel gazete var. Bazı şehirlerde 10’un üzerinde yerel gazetenin bulunması buna örnektir. Oysa sayı olarak çok, içerik ve tiraj olarak zayıf olan bu gazeteler birlik olup güçlü bir veya birkaç gazeteye dönüşse daha etkili ve faydalı olur. Keşke yerel basın organlarının sayısı az olsaydı da, altyapıları güçlü ve tirajları çok olsaydı…. Böylece çağdaş normlarda belli bir düzey tutturulurdu. Bu da kaliteyi artırırdı. Aslında yerel gazete sahiplerinin bir araya gelerek daha güçlü oluşumlarla gazete sayısını azaltmaları, muhtevayı zenginleştirmeleri gerekir. Zira yerel basındaki bölünmüşlük güç kaybına neden olmaktadır. Anadolu’nun özellikle küçük şehirlerinde yayıncılık yapmakta olan yerel basının, teknolojinin çok gerisinde kaldığını söylemek mümkündür. Ofset matbaalar kurma imkânı olmayan bu kişiler, çoktan müzelik olan tipo tekniğiyle gazete yayımlamanın zorlu uğraşı içerisindedirler. Bu geri teknolojiyle iyi eser ortaya koymak ve rekabet etmek mümkün değildir. Fakat bu işi bir sevda mesleği olarak görenler bu zorluklara rağmen gazetecilik mesleğinden bir türlü vazgeçememektedirler; her şeye rağmen işlerini sürdürmektedirler. Gazetecilikte gerekli olan ses kayıt cihazı, fotoğraf makinesi, bilgisayar gibi gereçler yerel gazetelerin çoğunda ya hiç yoktur ya da yetersizdir. Teknolojiden nasiplenemeyenler, gazetesini renkli çıkaramayanlar okur kitlelerini de kendilerine çekememektedir. Bu durum resmi ilan almalarında engel teşkil etmektedir. Teknolojik yetersizlikler yüzünden erken baskıya girmek zorunda kalmak, bir kısım haberlerin ıskalanması sonucunu doğurmaktadır. Günümüzde başarı güçlü kurumsallaşmayı gerektirir. Türkiye’deki mevcut yerel basında kurumsallaşma sorunu kendini göstermektedir. Gazeteler daha çok aile bireylerinin ortak malıdır. Belli ilkeleri ve kurumsal kültürleri mevcut değildir. Gazete sahipleri, yayın hayatına başlamadan evvel yeterli altyapı hazırlığı yapmıyorlar. ‘Kervan yolda düzelir’ mantığıyla hareket ediyorlar. Bu müesseselerde gazetecilik babadan görme usullerle yapılıyor. Bu işle uğraşanların çoğu, gazeteciliğin kanun ve yönetmeliklerinden bile haberdar değildir. Anadolu’da yerel basın çalışanı olmak ateşten gömlek giymekten farksızdır. Zira çoğunun işe gelme ve işten çıkma saati sabit değildir. İşten çıkma saati, genellikle işin bitiş saati olmaktadır. Bu durum o kişilerin aile yaşantılarını da olumsuz etkilemektedir. Mesai kavramı olmayan bu emekçi insanlar genelde asgari ücretle çalıştırılmaktadır. Üstelik maaşları da düzenli olarak veril(e)memektedir. Yine Anadolu‘da bazı gazete çalışanlarının sigortalarının yapılmadığı, vergilerinin ödenmediği, kaçak çalıştırıldığı söylenmektedir. Bunların sebeplerinden bir kısmı suiistimal olsa da, asıl neden maddî imkânsızlıklardır. Zira yerel basında en büyük sorun ekonomiktir. Diğer sorunlar ekonomik sorunların uzantılarıdır. Anadolu basını sermaye kıtlığı çekmektedir. Yerel medya sahiplerine ucuz maliyetli, uzun vadeli krediler verilmesi gerekir. Gazete sahipleri aldıkları bu krediyle matbaalarını modernize ederek çağdaş bir teknolojiye kavuşturmalıdır. İşçilerin ücretlerini iyileştirmelidir. Yerel basın uzun yıllardan beri zor şartlarda ayakta kalma mücadelesi vermektedir. Bu onurlu bir direniştir. Yerel basın, Basın İlan Kurumu’ndan alına ilanlarla ayakta durmaya çalışmaktadır. Yerel gazetelerin, gazete satışlarından elde ettikleri gelirlerle ayakta durması pek mümkün değildir. Zira bu yayın organlarının satışı sanıldığı kadar çok değildir. Gazete satışları genelde 250 ila 10 bin arasında değişmektedir. Gazeteleri ayakta tutan satış dışı gelirlerdir. Bunları da reklâm ve ilan gelirleri olarak iki ana maddede toplayabiliriz. Fakat özel ilan ve reklâm gelirleri gelişmiş il ve ilçelerde üst düzeyde olsa da geri kalmış yörelerde pek bir anlam ve önem ifade etmemektedir. 195 sayılı Kanun kapsamında yayımı zorunlu kılınan resmi ilânlar olmasa ülkemizdeki pek çok gazetenin kapısına kilit vurulurdu. Bilindiği gibi 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair hazırlanan Kanun Tasarısında, 4734 sayılı Kanun’un ilgili maddelerinde yapılması düşünülen değişiklikler ve bu Kanun’un yine ilgili maddelerine eklenen fıkralar, yeni ek ve geçici maddeler ile anılan Kanun uyarınca yapılacak ihalelere ilişkin yerel gazetelerde yayımlanmakta olan ihale ilânlarının yayım zorunluluğu kaldırılıp, aynı ilânların elektronik ortamda, başka bir deyişle internet ortamında duyurulması planlanmaktadır. Bu, yerel basını bekleyen çok büyük ve ciddi bir tehlikedir. Bu uygulama, Anadolu’da gazeteciliği bitirmek demektir. Bunu bilmeyerek yapmak gaflet, bile bile yapmak dalalettir, hatta hıyanettir. İlanların elektronik ortamda(internette) duyurulması sadece yerel gazete sahiplerini değil, o iş koluyla ilgili yüz binlerce insanı doğrudan veya dolaylı olarak etkileyecektir. Yerel gazetelerle sesini duyurmaya çalışan küçük yerleşim yerleri kaderlerine terk edilecektir. Orada yaşayan insanların haber alma hakkı bir şekilde engellenmiş olacaktır. İlgililere iletilemeyen sorunlar dağ gibi çoğalacak, içinden çıkılmaz bir hâl alacaktır. Basın sektöründen ekmek kazanan 15 bin kişinin aileleriyle birlikte miktarı 60 bini bulmaktadır. Bu kişilerin ticarî ilişki içerisinde olduğu insan sayısını varın siz düşünün… Onlar da bu olumsuzluktan etkilenecektir. Bu insanlar bu zor ekonomik şartlarda kaynını neyle doyuracaktır? Bugün ilanlarla yaşama mücadelesi veren yüzlerce gazetenin hayat çeşmeleri kurutulacaktır. Yerel basın, oksijensiz bırakılarak kangren olmasına sebep olunulacaktır. Ülkemizin birçok sektöründe olduğu gibi basında da ciddi bir bölünmüşlük vardır. Türkiye‘de basın yayın, iletişim sektörü içinde 180‘e yakın basın meslek kuruluşu mevcuttur. Daha güçlü temsil edilebilmek için bu bölünmüşlüğün mutlaka ortadan kaldırılması gerekir. Çok sesliliği ve demokrasiyi yaşatmak istiyorsak yaşadığımız yerin yerel gazetelerine sahip çıkmalıyız. Ulusal gazetelerin yanında, her gün mutlaka bir veya birkaç yerel gazete de almalıyız. Ödediğimiz her kuruş sesimizin yansıması olarak geri dönecektir. KAYNAKÇA: 1. Yerel Basın Yöneticilerinin Bakış Açılarıyla Eskişehir Yerel Basını, Haluk Birsen, Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, Mart 2011 2. http://www.tgc.org.tr
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |