İnsan gülümsemeyle gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır. -Byron |
|
||||||||||
|
Bilgisizlik,yediden yetmişe bütün kötülüklerin anasıdır. Dünyada en tehlikeli insan,cahil insandır. Cahillerin en kötüsü de cahil olduğunu bilmeyen veya cehaletini kabul etmeyendir. Böyle bir insanla asla tartışmaya girilmemelidir. Çünkü O,sen ne dersen de,kendi bildiğini okur. Daima burnunun dikine gider. Bilgi çeşmesinden kabını doldurmayanların muhabbeti,tuzsuz aş gibidir.Nasıl ki tuzsuz aş karın doyurduğu hâlde tat vermezse,öyle de cahilin sohbeti,kendisini dinleyenlere herhangi bir zevk vermez. Bu yüzden herkesin tez elden ilim edinme yolunda gayret sarfetmesi bir zarurettir. Dinimiz,kadın olsun,erkek olsun herkese ama herkese ilim öğrenmeyi farz kılmıştır. Hulefa-i Raşidin’in sonuncusu olan Hz.Ali’nin bu hususta söylediği : “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” sözü meselenin ehemmiyetini tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Atatürk’ün: “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözü de bu önemli hakikati dile getirmiyor mu? Âlimlerin mürekkebini şehitlerin mübarek kanlarıyla muvazeneli gören bir inancın mensubuyuz. Onun içindir ki Türk-İslâm tarihinde birbirinden kıymetli âlimler yetişmiştir. İbn-i Sinalar,Farabîler,Birunîler,Zemahşerîler ve daha nice İslâm bilginleri güçlerini İslâm’ın ilme gösterdiği ehemmiyetten ve hassasiyetten almışlardır. Kur’an’ın ilk ayetinin “Oku” emriyle başlaması asla bir tesadüf değildir. Osmanlı Devleti,ilme ve âlime verdiği önemden dolayı üç büyük kıtaya hakim olmuştur. O zamanlar her caminin yanında bir de medrese açılmıştır. Medreselerde bazılarının ifade ettiği gibi sadece İslâmî ilimler öğretilmemiştir. Bunların yanında matematik,fen,astronomi,Arapça ve Farsça gibi diller de öğretilmiştir. İnsanlar bilgiyle mücehhez olduğu için alelâde işlere bulaşmamışlardır. Osmanlı’da suç işleme ve hapishanelere düşme oranı bugünle mukayese edildiğinde çok az olduğu görülür.Bu hiç şüphesiz ki eğitimin tatlı meyvelerinden sadece bir tanesidir. O zamanlar öğretmenler el üstünde tutulurdu. Toplumun en itibarlı mensubuydu öğretmenler… Onun için de “muallim” kavramıyla tavsif ediliyorlardı. Yani âlim gözüyle bakılıyordu öğretmenlere… Günümüzde hapishanelerin ağzına kadar suçlu insanlarla dolup taşması hayra alâmet değil şüphesiz. Demek ki insanlarımızı gereği gibi eğitemiyoruz. “Bir okul açmak bin hapishane kapatır” demişler.Bu sözün ne kadar yerinde söylendiğini bize somut gerçekler barizce gösteriyor. O zaman yapılacak tek şey hapishanelere harcanan milyarları okul ve eğitime aktarmaktır.Okullar eğitim faaliyetini hakkıyla ifa ettiğinde hapishanelere zaten ihtiyaç olmayacaktır. Sözlerimi Atatürk’ün eğitime ve öğretmenlere dair şu anlamlı vecizesiyle bitirmek istiyorum: “Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça,savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin,o zaferlerin yaşayacak sonuçlar vermesi irfan ordusuyla kaimdir.” İrfan ordusunun silahı kalemdir,bilgidir. Kalemin kılıçtan da üstün olduğunu tarihî hakikatler bize defalarca gösterdi. e-mektup: mnihatmalkoc@hotmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |