ilk sevdiğim gibisin bu akşam
(ebru) 19 Mayıs 2002 |
Düşler |
| |
Uyku şimdi koynunda dans ediyor. Sanki bana inat doğadaki her şey seni benden daha çok yaşıyor, daha çok sarmalıyor. Kimi zaman kendimi ne kadar hoyratça savurduğumu düşünüyorum. Bu kadar senle doluyken elimden gelen sadece yazmak... Çok komik... Neler ge |
|
sana olan sevgim, utandırıyor beni yıldızlara karşı
(ebru) 20 Mayıs 2002 |
Düşler |
| |
“Sen! Güneş kız! Parmaklarını kurtlara verme sakın; Sakın... Onlar ki; şu an yalnızlığımda güzellikle dökülen sevgimin damlacıkları, sevda yaşımın kaynağı... Onlar ki; limanlardan, limanlarımızdan çoktan çekip giden gemilerin izlerini bile sildi...” |
|
yasak aşk
(ebru) 20 Mayıs 2002 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Kızmaksa kızıyorum işte; alamıyorum kendimi. Sana olan sevgimden alabildim mi ki sanki... Ne olur bendeki beni susturmamı isteme, o sustukça bendeki senin görüntüsü silikleşiyor çünkü... |
|
leyla ve tilki...
(ebru) 20 Mayıs 2002 |
Sevgi ve Aşk |
| |
...Kalkıp camımı açmalıyım. Usul bir rüzgar esmeli gecede... Saksıda yeni yeşermeye yeltenen çiçekler bende filizlenen seni görüp hasetin doruğuna ulaşmalı. Yaydığım kokuyu alan şu hain iğdeler sen kadar kokamadığı için koparmalı köklerini topraktan. |
|
açılmamış mektuplarım-1
(ebru) 21 Mayıs 2002 |
İtiraflar |
| |
Bir masal böyle yazılır işte hayat... Sen bulanıklaştırsan da, göğü, denizi, içimdeki tanrı hepsini siler atar... Anlar anlamlanır... Dokunuşlar hayat verir...
|
|
açılmamış mektuplarım-2
(ebru) 27 Mayıs 2002 |
İtiraflar |
| |
Tarifsizlik yine alıp alıp vuruyor beni... Korkuyorum... Bunca güzel şeyi benden almalarından korkuyorum. Biri sifonu çekecek ve her şey bir lağım pisliğine karışacak diye ellerim ayaklarım kilitleniyor. Yaşadığım pembeliğin tozu gözüme kaçıyor... |
|
Bari sen acı bana yağmur...
(ebru) 30 Mayıs 2002 |
Düşler |
| |
Yağmur... Hüznü de koynunda taşıyan afet... Benden daha mı dolusunda taşıyorsun sen... İçin benden daha mı çok yağıyor da akıyorsun! Bana inat mısın lanet olası! Neler taşıyabilirsin ki sen kara bulutlarından başka? Ağırlığı ne ki? Onla boy ölçüşebilir mi |
|
açılmamış mektuplarım-3
(ebru) 30 Mayıs 2002 |
İtiraflar |
| |
Seninde mi hesapların olacaktı? Sende mi kaçacaktın kendinden, benden... Neyi yaşamaman gerekiyor ki, söylesene bana? Yüreğindeki bozkırları coşturan deli rüzgarım mı acıtıyor seni? Sevdam ağır mı geliyor, sevdan... Omuzlarını çökerten ne söylesene bana? |
|
sevgi oyuncağı
(ebru) 30 Mayıs 2002 |
Yüzleşme |
| |
O zaman nasıl olsa yüreğinizin en taze yerinden söküp değdiğiniz bir başka ten muhakkak bulacaksınızdır... Hep aynı yanılgıya düşecek ama asla özleyen olmayacaksınız... Sevgi oyuncağı bu kadar çokken ve sizde bu kadar sevmeye hevesliyken hayat nasılda baş |
|
karanlığa uyanış
(ebru) 24 Haziran 2002 |
Yüzleşme |
| |
Neredeyim ben tanrım. Yerim göğüm nerede kayboldu. İçimdeki tanrıyı kim çaldı benden. Köşeler bucaklar nerelere gizlendi. Gözümden akan bu ıslak şey de ne... Ellerimi kanatan, kulaklarımı tırmalayan ne... Neden aynaya bakıp bakıp gülüyor bu yabancı yüz... |
|
açılmamış mektuplarım-8
(ebru) 14 Ağustos 2003 |
İtiraflar |
| |
Bu savaşı sen kaybedeceksin “gerçek”. Elbette bir gün kazanacak olan benim. Boşuna gelme üstüme. Benim artık yitirecek bir şeyim yok. Var ettiğim bir tek “O” var bende. |
|
Kandırmaca
(ebru) 19 Ağustos 2002 |
Yüzleşme |
| |
Karanlığı ne kadar güneşle kapatabilirsin ki... |
|
açılmamış mektuplarım-4
(ebru) 18 Kasım 2002 |
İtiraflar |
| |
Soluğunun olduğu atmosferde olmakla bile mutlu olan ben, yangın dolu gecelerde çığlık çığlığa yakıyorum kendimin her bir parçasını. Belki de gün gelecek sevecek bir ben bile kalmayacak. Sırf seni sevebilmek için kendimden bile vazgeçtim görmüyor musun... |
|
Kukla Yaşamlar
(ebru) 22 Kasım 2002 |
Yaşam |
| |
Ve açıldı perde 1978’ de. Sahnenin girişinde kör hayat zebanileri biletleri çoktan satmıştı bile. Tıklım tıklımdı hayat. Ve tek kişilikti sahne. |
|
Yalnızlığımda Büyüyen Sevdan!
(ebru) 23 Ocak 2003 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Buralarda seni severken, seni tüm aydınlıklarla doldurmaya çalışan ve sonunda yapayalnız kalacak... Buralarda sonunu kendi elleriyle biçimlendiren ve seni sevdikçe yalnızlaşan bir ben var... |
|
açılmamış mektuplarım-5
(ebru) 26 Mart 2003 |
İtiraflar |
| |
Bir bütün oluşturmak için geceler boyu yap-boz yapan çocuklar gibi yitik bir parçanı aranıp duruyorum. Ya gözlerini kaybediyorum, ya da gözlerinin içindeki beni... |
|
açılmamış mektuplarım-7
(ebru) 27 Mayıs 2003 |
İtiraflar |
| |
Diyorum ya, senin suçun yok diye; tüm suç benim. Seni bunca sevmemeliydim... Şu haritası çizilmiş dünyada kimse bu kadar sevmeyi ve sevilmeyi hak etmiyor, kimse buna izin vermiyor, inan...
|
|
açılmamış mektuplarım-6
(ebru) 14 Mayıs 2003 |
İtiraflar |
| |
Bunca aşikarlığa rağmen, sizse hala küçük bir çocuk gibi prenses olma hayalleri kurarsınız. Asla vazgeçmez, sevgi ile her şeyi aşabileceğinizi zannedersiniz. Zaten hayatınızda hep “zannetmekle” geçer. |
|
İçime Dönecek Yüzüm Yok...
(ebru) 31 Temmuz 2003 |
Yüzleşme |
| |
Azgın dalgalar vuruyor gönlüme... köpük köpük... bembeyaz... Sütliman olmayı bekliyorum sadece... Kafamı kaldırıp baktığımda aynaya; yeniden gülmeyi bekliyorum. Bekliyorum...
|
|
Bırak Yakamı Sevda
(ebru) 17 Eylül 2003 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Bırak yakımı deli sevda. Küstü gönlüm sana. Ne yıldızların kandırabilir beni artık ne da rayihaların. Körebe de oynamak istemiyorum artık. Karanlıktan korkar oldum, kapama gözlerimi sevda... |
|
Satıyorum!
(ebru) 22 Eylül 2003 |
Yüzleşme |
| |
Evet... Satıyorum... Yok mu arttıran... Üç... Beş... Hadi ama... Bu çok fonksiyonlu kalbe sahip olmak istemez misiniz... Bakmayın öyle gözümün içine... Tamam... Tamam... Üstüne ben para vereceğim... On... Yirmi... Yüz... Yok mu alan... Hadi ama... Sahibin |
|
Sana Sevdayı Ben Giydirdim
(ebru) 14 Kasım 2003 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Hiç hesapta yokken kendine bir beden buldu içimdeki hayal sevda. Arsızca yerleşti bedenine. Elleri ellerin oldu... Gözleri gözlerin... Ve ben asla “hayır” diyemeyeceğim aşkıma kavuştum. |
|
Vazgeçtim
(ebru) 26 Aralık 2003 |
Yaşam |
| |
Sevgilinin yüreğinden, acının dilinden, sahte yüreklerden vazgeçtim... Daha ağlayamadan, göz yaşlarımdan vazgeçtim...
|
|
Seni Hala Seviyorum
(ebru) 6 Eylül 2004 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Aradan onca mevsim geçmesine rağmen hala yakıştıramıyorum ayrılığı sevdamıza. Bana o sımsıkı sarılmalarının, “seni seviyorum” demelerinin, birlikte döktüğümüz gözyaşlarının yanında ne kadar soğuk duruyor o kara ayrılık. Ve hala gittiğine inana |
|
Gelmeyeceğim!
(ebru) 9 Ağustos 2007 |
Yaşam |
| |
Gençliğim ve umutlarımla asılmıştım dallarına.
Bir baktım;
Gençliğimi ve umutlarımı asmışsın dallarında |
|
Babam' A
(ebru) 9 Ağustos 2007 |
Yaşam |
| |
Daha biz onla tavla oynayacaktık... Daha biz onla...
|
|
|
Kurşun sesi kadar hızlı geçer yaşamak;
Öyle zordur ki, kurşunu havada, sevgiyi de yürekte tutmak!
Geçtiğimiz yollarda kaybettiklerimizin bize en büyük kötülüğü kendilerini tekrar tekrar hatırlatmalarıdır.
Onlar, bir kere kaybetmekle kurtulamadıklarımızdır.
Yoklukları hayatımızdaki varlıkları haline gelir.
Hep ama hep hatırlarız.
Ne biçim kaybetmektir bu? Kim gölgesinden kaçabilir ki?
Bazen duygularımız bizden erken yaşlanır ve bizden hayatın geri kalanını alır.
Hayatın, kendini anlayanları cezalandırmasıdır bu.
Durup, durup ardına bakan kadınlar vardır.
Geçmişi düşünmekten şimdiyi yaşayamazlar.
Her şeyi didikleyip duran, mazisinin gölgesinden, anılarının yükünden bir türlü kurtulamayan, gözleri ufuk yorgunu kadınlar. Zaman ilerledikçe birçok şey, daha zor olmaya başlar. Beklentisi yüksek olan kadınların yalnızlığı daha koyu oluyor. Büyük lafların gölgesinde geçen hayatlar, bir daha iflah olmuyor, geçip gittiğiyle kalıyor. Zaman, aşk...... her şey!
Ayrılıkları ayrıntılar acıtır. Kadınları mahveden erkekler değil, ayrıntılardır. Erkekler, erkekliklerinin tadını alabildiğine çıkartırken, kadınlar bu konuda da umutsuzdurlar. Çünkü kadınlık bekler. Ummak ve beklemek kadınlığa verilmiş iki cezadır.
|
|