Resme Hapsolan Adam
(Arzu Menteşeoğlu) 9 Temmuz 2003 |
Fantastik |
| |
.....Ergun ailesinin salonlarındaki çerçevenin içinde geçirdiği tüm süre boyunca, el ayak çekildikten sonra, bunun neden başına geldiğini düşündü durdu..... |
|
Hayran
(Arzu Menteşeoğlu) 9 Temmuz 2003 |
Bireysel |
| |
Hepimizin idealize ettiğimiz kimseler vardır...onları idealize ederken insani yönlerini görmezden geliriz başka bir deyişle kendimize göre 'olması gereken standartlar'ımıza uymalarını bekleriz... |
|
Sadece Bir Gazete İlanı
(Arzu Menteşeoğlu) 9 Temmuz 2003 |
Fantastik |
| |
'Hayatımda öyle birşey olsun ki herşeye bakışımı değiştirsin ve beni birden olgunlaştırsın' dediğiniz oldu mu hiç... |
|
Işık Adam
(Arzu Menteşeoğlu) 9 Temmuz 2003 |
Fantastik |
| |
Aramızdaki mesafeyi, büyüsüne kapılmış halde ağır ağır katederken nasıl oldu bilmiyorum ama onu ruhumda hissettim. Tüm duygularını yaşadım. Anılarını seyrettim. Üzüntüsünü, sevincini, umudunu ve umutsuzluğunu, görevini ve yapılması gerekenleri he |
|
Melek İnsanlar
(Arzu Menteşeoğlu) 9 Temmuz 2003 |
Fantastik |
| |
Kusurlarımızı da kabullenebildiğimizde...daha doğrusu kusur diye birşey olmadığını sadece stratejiler ve alınması gereken dersler olduğunu görebildiğimizde ....işte belki de o zaman yaşamın ne olduğunu daha iyi anlayacağız |
|
Yoksa Öldüm Mü?
(Arzu Menteşeoğlu) 9 Temmuz 2003 |
Fantastik |
| |
Sabaha karşı, korkunç bir susuzluk hissiyle sıcak yatağından kalktı. Sabah namazının ardından, sela veriliyordu. Sabahın o ilk saatlerinde, müezzinin sesini gayet net olarak duyabiliyordu. "Çeşme sokakta oturan Ali oğlu Ahmet Nasır'ın öldüğü" ilan ediliy |
|
Video Mert
(Arzu Menteşeoğlu) 9 Temmuz 2003 |
Fantastik |
| |
...Adam, her bir filmin özetini dikkatle okuyarak saatlerce bakındı. Nerede olduğunu ve yaptığının garip karşılanacağını önemsemiyor gibi, hayatının en önemli kararını verecekmişçesine tüm filmleri tarıyordu.... |
|
Labirent - Kayboldum! -
(Arzu Menteşeoğlu) 11 Temmuz 2003 |
Deneysel |
| |
....Korku insanı öldürür mü dersiniz? Kalbinin bundan daha hızlı çarpamayacağına emindi. Ölümü o anda hissettiği dehşete tercih edeceği geliyordu neredeyse. "O da bunun gibi karanlık olsa gerek." diye düşünüyordu. "Ama; sıcak, güvenli ve mutluluk dolu hiç |
|
Gidelim Köyümüze Hüseyin!
(Arzu Menteşeoğlu) 11 Temmuz 2003 |
Deneysel |
| |
"Niye Hüseyin? Nasıl karıştın bu işe? Birgünden birgüne hayatımızdan şikayet ettim mi? Senden başkalarının karıları gibi, gücünün yetmeyeceği şeyler istedim mi?" diye düşünürdü Fatma. |
|
Dön Mehmet
(Arzu Menteşeoğlu) 11 Temmuz 2003 |
Deneysel |
| |
Seni ne çok seviyormuşum, ölesiye özledim. Alışkanlık belki de. Hep yanımda yakınımda ol istiyorum. Seslendiğim zaman yan odadan ses ver. Eviyenin yanına diziverdiğin kirli bulaşıklar yüzünden kızdır gene. Her sabah düzensizce kapı arkasına çıkardığın ter |
|
Ölüm Güzel Şey
(Arzu Menteşeoğlu) 11 Temmuz 2003 |
Deneysel |
| |
Öldükten sonra cesedimin çürüyüşü, kurtlarla doluşu geliyor aklıma. 'Neden yaşıyorum?' diye düşünüyorum. Bir hiç olmak için mi? Neden çabalamalı, niye yiyip içmeli, kurda kuşa yem olmak için mi?" bunları söyledikten sonra duyulur duyulmaz bir sesle:
"Yok |
|
Özlem
(Arzu Menteşeoğlu) 11 Temmuz 2003 |
Deneysel |
| |
Dalgın dalgın yürürken, hızım birden kesilip yalpaladım. Birisine çarpmış olmalıyım. Öyle dalgındım ki, ... |
|
Ölüden Mektup Var
(Arzu Menteşeoğlu) 11 Temmuz 2003 |
Anı |
| |
Yıl 1978. Anarşik hareketlerin alevlendiği bir dönem. Ben henüz ilkokul ikinci sınıfa gidiyordum....
Bekir; köyden gelmiş son derece fakir bir ailenin çocuğuydu. Babası çocuklarının gözü önünde annelerini bıçaklamış. Annesi ölmüş, babası da hapisteydi. . |
|
|
"...doğru dürüst çalamıyordum ne piyanoyu ne de hayatta başka bir şeyi. Hiç bir zaman bunu başaramamıştım. Her zaman aceleci ve her zaman sabırsızdım. Her zaman araya birşeyler girer her zaman her işimi yarıda keserdi. Zaten bunu doğru dürüst çalabilen de var mıydı ki? Hem bunu yapabilse bile neye yarardı? Büyük karanlıklar bu yüzden daha mı az karanlık, yanıtsız sorular bu yüzden daha mı az umut kırıcı, sonsuza dek gücümüzün yetemeyeceği şeyler karşısında duyulan çaresizlik daha mı az acı verici olacaktı? Bu yoldan yaşam mı açıklanacaktı, açıklanacaktı ve eşkin bir at gibi koşulacaktı? Ya da bizi her zaman fırtınada taşıyan ve aslını aramak istersek bizi hemen suyun içine süpüren heybetli bir yelkenlide miyiz? Kimi zaman bu önümde yeryüzünün ortasına kadar uzanıyormuş gibi görünen bir deliktir. Bu delik ne boşaltacaktır dışarı? Özlem mi? Umut mu? Mutluluk mu? Hangisi? Yorgunluk mu? Alın yazısına boyun eğiş mi? Ölüm mü? Niçin yaşıyorum? Evet niçin yaşıyorum ben?"
Remarque- Ölesiye Yaşamak
|
|