Münacaat
(Arzu Menteşeoğlu) 17 Aralık 2007 |
Tasavvuf |
| |
...
Hamdini sözüme sertac ettim
Zikrini kalbime mi'rac ettim
.... |
|
Günlük12
(Arzu Menteşeoğlu) 5 Ağustos 2004 |
1. Bölüm |
| |
...Olup bitmesi gereken bir süreç uzadıkça uzuyor ve baş edemeyeceğim boyutlar kazanıyordu. Artık ilerlemeye çalıştığım yoldan eskisi kadar emin olamıyordum, ... |
|
Günlük 11
(Arzu Menteşeoğlu) 29 Aralık 2003 |
1. Bölüm |
| |
Şimdiye kadar bahsettiğim süreç, en problemli dönemin uzun başlangıcını oluşturuyor.Devamında ise zevkli bir başlangıcın kabusa dönüşmesi var. |
|
Zara'nın Dünyası - 1
(Arzu Menteşeoğlu) 1 Aralık 2003 |
1. Bölüm |
| |
Geçtiğim kapıdan sonra indiğim ormanda rastladığım o adam, sonra müzik çalan o genç, şehirde konuştuğum manav...Şimdi de bu... Hepsi bana burada beklendiğimi söylüyorlardı. |
|
Günlük - 10
(Arzu Menteşeoğlu) 27 Kasım 2003 |
1. Bölüm |
| |
Yaşamın sanat haline getirilmesi. Kendimi bir enstrüman olarak değerlendirirsem, istediğim; onunla yapabileceğim herşeyi son noktasına kadar yapabilmek.
|
|
Günlük - 9
(Arzu Menteşeoğlu) 18 Kasım 2003 |
1. Bölüm |
| |
kabul edilmeme uğruna ikiyüzlülükleri, olmadığım gibi davranmaların bana vereceği hiç bir sıkıntıyı göze almak niyetinde değilim. |
|
Günlük - 8
(Arzu Menteşeoğlu) 8 Kasım 2003 |
1. Bölüm |
| |
....Ailemin neden disipline ihtiyacım olduğunu düşündüklerini bilmiyorum.... /
Kendimi tanımak adına, her hissettiğimi ve yaptığımı irdeleyip, yolunda gitmeyen şeyler arayarak temelde bir takım yanlışlara yorup, kendime işkence ettiğim dönemlerde;... |
|
Günlük - 7
(Arzu Menteşeoğlu) 8 Kasım 2003 |
1. Bölüm |
| |
'İdeal tutkusu sendromu' yaşıyorum. Çocukluğumdan beri çizgisinde büyük değişiklikler olmadan gelişen ideallerim ve kendim için seçtiğim bir kimlik var. ... |
|
Otobüsteki Eski Zaman Romalı'sı
(Arzu Menteşeoğlu) 6 Kasım 2003 |
Günlük Olaylar |
| |
Ben ilginç bir tip bulmanın heyecanıyla, onu incelediğimi fark etmesinden de korkarak arada bir pencereden dışarıya bakıyormuş gibi yapıp incelememi sürdürmekte olayım... |
|
|
"...doğru dürüst çalamıyordum ne piyanoyu ne de hayatta başka bir şeyi. Hiç bir zaman bunu başaramamıştım. Her zaman aceleci ve her zaman sabırsızdım. Her zaman araya birşeyler girer her zaman her işimi yarıda keserdi. Zaten bunu doğru dürüst çalabilen de var mıydı ki? Hem bunu yapabilse bile neye yarardı? Büyük karanlıklar bu yüzden daha mı az karanlık, yanıtsız sorular bu yüzden daha mı az umut kırıcı, sonsuza dek gücümüzün yetemeyeceği şeyler karşısında duyulan çaresizlik daha mı az acı verici olacaktı? Bu yoldan yaşam mı açıklanacaktı, açıklanacaktı ve eşkin bir at gibi koşulacaktı? Ya da bizi her zaman fırtınada taşıyan ve aslını aramak istersek bizi hemen suyun içine süpüren heybetli bir yelkenlide miyiz? Kimi zaman bu önümde yeryüzünün ortasına kadar uzanıyormuş gibi görünen bir deliktir. Bu delik ne boşaltacaktır dışarı? Özlem mi? Umut mu? Mutluluk mu? Hangisi? Yorgunluk mu? Alın yazısına boyun eğiş mi? Ölüm mü? Niçin yaşıyorum? Evet niçin yaşıyorum ben?"
Remarque- Ölesiye Yaşamak
|
|