Yeşil ve Mavi
(A.Latif İRVEN) 29 Mayıs 2010 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Madem ki durdurulamıyordu zaman, duygularının coşkun ırmağında akıp gitmesini sağlayacaktın. Bir ilki daha yaşayacak ve ilk defa aşkı tende öldürecektin…
|
|
Çocukluk Kesitleri 3
(A.Latif İRVEN) 27 Mayıs 2007 |
Çocuk |
| |
Özellikle kocaman bebeğin o küçük burundan nasıl düştüğüne takılıp kalıyorum.
|
|
Yağmur
(A.Latif İRVEN) 25 Nisan 2004 |
Doğa ve Dünya |
| |
Ve yağmur, mezarları da ıslatacak… Ölüler ıslanırsa? De, yeşerir mi? |
|
Yokluğun, Bahar, Gelincik
(A.Latif İRVEN) 4 Nisan 2004 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Aşk da gelincik gibidir. Ayrılık hemen boyun büktürür. Acıyla canlı kalır aşk. Ve insanın görüntüsü, gelinciğin yapraklarını dökmesi gibi solgunlaşır, değişir. |
|
Zaman
(A.Latif İRVEN) 9 Aralık 2003 |
Yüzleşme |
| |
tükenmelerimiz, uzun bir soluktan sonra içimizde yankılanıyor.. |
|
Ordasın
(A.Latif İRVEN) 1 Kasım 2003 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Avuçlarıma değemiyorsun. Koyuluğuna kapanamıyorum sensizliğimin kekremsi, acı tadlı zamanlarımda. |
|
|
yaşamın anlamsızlığı içinde, anlam kazanmaya zorlarız kendimizi. hiç yoktan çıkışı olmayan bir labirentte dolanıp dururuz. gideceğimiz yer de belli değil ya, nereye çıkarsa yolumuz. sonra yine başa dönüyoruz. onca çabadan sonra, hiçbir adım atmamış gibi. anlamsızlığımız en küçük bir aşama kaydetmez oysa. kendimizi yanıltmadığımız sürece, hiçliğimiz, bir zerrenin umursanmazlığı kadar bile değildir belki. daha, daha.. daha aşağı seviyelerde. bir canlı kadar ya da cansız bir nesnenin başkalaşımı kadardır yaşamı etkilememiz. buna rağmen, göremiyorsak gerçekleri, kapatıyorsak gözlerimizi ve kulaklarımızı, ardından dev aynalarında görüyorsak cüssemizi ve gelmiş geçmiş milyarlarca yaşam arasından, -birinden de olsa- farklı ve üstün buluyorsak varlığımızın nitelik ve niceliklerini, hiçliğimizin içinde kaybolduğumuza dair tüm malzemeyi karşımızdakine teslim ediyoruz demektir.
|
|