zaman acımasız bir kırbacın bedendeki izi ve sızısı gibi yansıyor hücrelerimize.. darmadağınığız..
kendimizi ancak belirli zamanlardan sonraki ayna yansımalarımızla keşfedebiliyoruz.. ancak, sadece görsel olarak.. ya içimiz.. ya ruhumuz.. ya düşüncelerimiz ve umutlarımız.. onlar nasıllar.. nasıl değişirler.. hangi evrim sürecini geçirirler,
bilmiyoruz..
hep, belirli bir çağımızın evresinde kalırız çoğu zaman.. kırlaşmaya başlayan saçlarımız sadece aksesuar olarak durur başımızda.. kırışmaya başlayan ellerimiz bir sanat eserinin farklı lanse edilmesi için şekillenir sanki.. ama değil.. zamana ve yerçekimi kuvvetine yenik düşüyoruz.. bitiyoruz.. tükeniyoruz..
tükenmelerimiz uzun bir soluktan sonra içimizde yankılanıyor.. kaybettigimiz tüm enerjiler atmosferin belli yerlerine çoktaaan ulasmış oluyorlar bile.. hatta kimbilir hangi yıldızların pırıltısında dans ediyorlardır.. belli mi olur, bir zaman gelir ki, birileri o suretlerimizi atmosferdeki seslerimizle bütünleştirerek geçmişlerini, geçmişlerindeki biz atalarını görüp, bir film şeridi gibi gözler önüne serebilir.. ancak ne fayda ki, o zamanlarda biz olmayacağız..
biz, sadece görsel yanımızla, şu an sahip olduğumuz ses rengimizle konuk olacağız onlara... su da bir gerçek ki, hemen hepsi çok ilkel bulacak bizleri.. gülecekler.. eğlenecekler.. ama bize benzeyecekler.. görsel olarak da, ses renkleri de... hele ki duyguları, bizimkilerden farklı olmayacak. aynı derinliklere ulaşmaya çalışacaklar. belki bilinçli, belki bilinçsiz...
işte, bizim yansımamız, bizim gelecekteki varlığımız böyle olacak..
iyi de, biz kendimizi yaşayamadıktan, duygularımızın hükmettirdiklerini erteledikten sonra, kendi değerimizi keşfedemedikten sonra, istemlerimizi hayata geçiremedikten sonra, başkalarına yansımışız, başka ruhlarla bütünleşmisiz ne anlamı var..
dünüm vardı.. ya şimdim.. ya yarınım..
şimdimin konumu yarınımı belirliyorsa, o zaman ertelemem anlamsız.. ertelemem sadece kendime ihanet.. duygularıma, istemlerime, türkülerde bulduğum kendime hakarettir.. yarınımı kendimce yaşayacaksam, şimdimi şekillendirmekten hiçbir düşünce alıkoyamaz beni...
mendilim hep elimdeydi.. sıkı durun, halaybaşı oluyorum...
tey tey teeeeyyyy.....