• İzEdebiyat > Öykü > Fantastik |
121
|
|
|
|
Bir arkadaşım anlatmıştı efsaneyi, inanmıyordum ama sırf eğlence olsun diye internette araştırmıştım bu konuyu ve şimdi Anadolu yakası surlarındaydım. Nasıl gelmiştim buraya kadar bende hatırlamıyorum.Bir heyecan furyası sürüklemişti beni. Son dualarımı ediyordum. |
|
122
|
|
|
|
“Kabul. Bu büyüklükte bir gurubun büyü kullanımına karşı şamanları olacağını hiç düşünmedim. Kabul. Çok paslanmışım. Ama net biçimde ifade ediyorum; bu, bugün yaptığım son hataydı!” diyerek dizlerine yükseldi. Buharlı arbaletini beceriden ziyade refleksleriyle nişanladı ve gelen ilk guruba doğru yaylım ateşini başlattı. Buhar gücüyle; çeliği delip geçecek korkunç bir kuvvetle itilen oklar havada vınlayarak sürüler halinde uçuyordu.
Uzun yıllar sonra Silas’ın içindeki iyi şeyler için savaşma ateşi yeniden tutuşmuştu. Tehdit önceki basit tag saldırıları gibi önemsiz değildi ve Silas’ın kaybedecek çok şeyi vardı. Silas’ın Thina’sı vardı. İyilik ve güzelliğe, mücadeleye olan inancı tazelenmişti. Alev alev yanıyordu yeniden.
|
|
123
|
|
|
|
- “Ne olacak bu zamların, enflasyonun sonu?” demişler. Bir de başbakanları -onların Ulu’su oluyor-: “Ücretler zam oranında arttırılıp, eşitlenecek” demiş. Demiş, ama zamlar maaşları çoktan geçmiş bile. “Ne olacak bu işin sonu, siz ne dersiniz?”diyorlar. |
|
124
|
|
|
|
ruhunun senetleri”
“mantık borçları”
“niyet enflasyonu”
“gökyüzüne çay borcu”
“kaçışlarının hesabı”
“varlıklar eksi özsermaye tutkusu” |
|
125
|
|
|
|
"sıcaktan bayıltılarak gözaltına alınıyorum.bitkin durumdayım." |
|
126
|
|
|
|
Son bir kaç hikayemizde konu edilen Rhuanda Kabilesi'nin incelenmesi ve Ana Dünya'ya kısa bir bakış... |
|
127
|
|
|
|
Flanemeth aşık olmuştu. Hem de en olmaması gereken varlığa : bir insan-kadına! |
|
128
|
|
129
|
|
|
|
"Formdan düşüyorsun galiba Kuup," diye gülerek takıldı Sulvor. Kuup genelde işlerini sessizce bitirmesi ile ünlüydü.
Kuup yeleğinin gizli ceplerinden birine uzandı. Üzeri bir kumsaati deseni ve rünlerle işli oval, büyülü bir kaya parçası çıkardı. Rünlerden birkaçına dokundu.
"Formdayım," diye cevap verdi. Sinsice gülümsedi.
Sulvor üstelemedi. Güldü.
"Sıradan bir devriye değildi anlaşılan?" diye sordu silahşör kaptan.
"Hem de hiç sıradan değildi. Bir an evvel Neekor'u görmeliyim," diye ciddi ve karanlık bir sesle konuştu holen. Neekor, Derindere şehrinin hakimi ve Beşşehir meclisindeki 'Beşler'den sesi en güçlü olan ikincisiydi.
"Başımız dertte galiba," diye sordu Sulvor.
Daha o soruyu sorarken Kırıkdiş kalesinden kocaman patlama ışıklarının şimşekleri havza sularına vurdu ve sonra da kuvvetli sesler Altıngöl'ün üzerinde inledi. Sulvor büyülü patlyıcıların dehşetli gücünü bilse de patlattıkları şeyin de çok kuvvetli olduğunu sesten ve renklerden anlayabiliyordu.
"Hayır, Sulvor. Başımız dertte değil. Başımız büyük dertte," diye mırıldandı Kuup. |
|
130
|
|
|
|
Soronath 2 hafta boyunca yumurtayı kanadının altından çıkartmadı. Ve sonunda oğlu dünyaya geldi.......Flanemeth.... |
|
131
|
|
|
|
"Seni öldüremeyeceğimi nereden çıkardın" diye fısıldadı |
|
132
|
|
|
|
Derlerki Avelon diyarında Esfalt kalesi bir ışıktır.Binlerce yıldır düşmana geçit vermeyen bu kale ne kuşatılabildi , nede düşmanlarının yüreğine de kazandığı korkunun ağırlığı biraz olsun dindi. |
|
133
|
|
|
|
Ejderha içini çekti, kendini zor durumlarda bulmaya ve komik duruma düşmeye alışkındı. Onu gören olursa en fazla bir tane daha eklenmiş olacaktı.
|
|
134
|
|
|
|
“Senin geleceğini öğrendiğimde Tanrı’ya yeniden dua etmeye başladım” idi Nermin’in özenle yazdığı defterin ilk satırları, onun geleceğini öğrendiğinde aslında yazmaya da yeniden başlamıştı. |
|
135
|
|
|
|
Esinti...
Uzatıyorum. Uzatıyorum… Belki alır okur, birileri daha kendi kelimesini de yanına yapıştırır, diye.
22 Ekim 1990 - 2009
Gülten Ağrıtmış
|
|
136
|
|
|
|
İnsanın tüm unuttukları bir defter vasıtasıyla önüne konulsaydı, ne olurdu dersiniz? |
|
137
|
|
|
|
Etraf ana baba günüydü, herkes bir yana kaçıyor, kimse kimseyi görmüyordu. |
|
138
|
|
|
|
Güneş, kızıl boya küpünden çıkarılmış top gibi geniş boşluğun ötesindeki şatonun ardına süzülüyordu. Kavrulmuş toprağın orasında burasında lav hâlinde nehirler akıyor ve tek tük sivri kuleli yapılar ihtişamla dikiliyordu. Terkedilmişliğin kasvetli loşluğunda, siyah duvarlar kızıl güneşin son ışıkları altında âdeta yanıyordu. Ve dahası… |
|
139
|
|
|
|
kaybolmak istediğim bir evren var.sonrası yok... |
|
140
|
|
|
|
Dans bitmiş, ateş sönmüş. |
|