• İzEdebiyat > İnceleme > Tarihe Yön Verenler |
81
|
|
|
|
Türkiye ile uzaktan yakından hiçbir alakası olmayan bu "...Türk Köyünün hikayesi de oldukça ilginç geldi bana:
Bundan 324 yıl önce 2. Viyana Kuşatması sonrası yaralı bir Yeniçeri askerini ölmek üzereyken buradaki halk tarafından tedavi edilip bakılıyor. Bir süre sonra burada yaşayan bir İtalyan kızla evlenen Yeniçeri..." |
|
82
|
|
|
|
Muammer Kaddafi'nin cesedinin Libya Halkı tarafından sürüklendiğini izleyince televizyonlarda, ben de Hz. Zeynep gibi haykırmak istedim…
“Ahiret günü Allah’ın kahır ve zelil edici azabı haktır ve gerçekleşecektir. Ve o gün sizin için ne bir yardımcı nede kurtarıcı olacaktır. Allah’ın verdiği şu sürede mutluluk yaşamayın ve Allah azap etmede acele etmez sabrı çoktur ve bilin ki Allah size bu cezayı vermek için sizi beklemektedir.”
|
|
83
|
|
|
|
• Ordumuz, Türk birliğinin, Türk kudret ve yeteneğinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir. |
|
84
|
|
|
|
Bazı canlılarda var ki, Güneş'e tahammül edemezler. Bu tür canlılar kuytu ve ıssız, nemli yerleri kendilerine yaşam alanı seçerler, karanlıklar onların yaşamının zirvesidir, bu durumda avlanmak için can atarlar. |
|
85
|
|
|
|
Ahi reisi Şeyh Edebalı kendisini dinleyenlere;
"Toprağa bağlanın.Suyu israf etmeyin.Mirasınızın sağlam kalmasına dikkat ediniz.Veriniz,cömert olunuz elleriniz yumuk kalmasın.İlim sahiplarini koruyunuz.Ağaç dikiniz.Ödünç aldığınızı fazlasıyla iade ediniz.Kuran-ı Kerimi güçlü olmak için okuyunuz.Bağınızı bahçenizi viran bırakmayınız.Hadis ezberleyiniz.Bildiklerini öğretenler unutmazlar.Asıl ölüm ilimden payını almayanlaradır.Faydalı ile faydasızı bilenler bilgi sahipleridir...."der ve tavsiyelerde bulunurdu.
Bu gün bu tavsiyeler bizler içinde geçerlidir ne dersiniz? olumlu ve güzel tavsiyeler değilmi?
|
|
86
|
|
|
|
Muhammed Can diyor ki :
Ali'den sonra.!
…. …. …
Ne Ali'den sonrası be.!
Taa " Ey Mekke.! " dendiğinden beri be.! Taa “ Eyyühen |
|
87
|
|
|
|
• Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir. Mareşal Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK |
|
88
|
|
|
|
• Kendiniz için değil ulus için elbirliğiyle çalışınız. Çalışmaların en yükseği budur.(1935) |
|
89
|
|
|
|
• Efendiler, sosyal yaşamın kökeni, aile yaşamıdır. Aile, açıklamaya gerek yoktur ki, kadın ve erkekten oluşur. (28. 08. 1925, İnebolu) |
|
90
|
|
|
|
2) Kürt ve Türkmen aşiretleri gibi, güneyde yer alan Arap aşiretleri de yine kendi irâdeleriyle Osmanlı Devleti'ne iltihâk etmişlerdir. Aralarında İbn-i Harkuş, İbn-i Said, Benî İbrahim, Benî Sâyim, Benî Atâ aşiretleri, Safed ve Gazze şeyhleri ile Haleb ileri gelenlerinin bulunduğu seçkin bir temsilciler heyetinin Yavuz'a takdim ettikleri ve aslı Topkapı Sarayı’nda bulunan şu itâ'at mektubu çok manidardır:
“Bizler, canlarımız, mallarımız, iyâlimiz ve dinimizin emniyeti için size itaati arzuluyoruz. İslâmı tatbik ve adâleti te’sis için sizin hâkimiyetinizi zaruri görüyoruz |
|
91
|
|
|
|
Uluslaşma ve gelişmenin temel kaynakları matbaanın icadı, anadil eğitimi, edebiyat, felsefe, tıp, askeri teknik ve ekonomik sanayi üretimi ülkelerin ululaşmasını sağlayan ana unsurlardır. İşte Avrupalılar bu noktalara her zaman pozitif bilim çerçevesinden bakıp tüm zorluk ve engellere rağmen, kararlılık göstermeleri çok şeyi değiştirmiştir.
|
|
92
|
|
|
|
Ayaklarımın ucunda yükseldiğimde,
Sanki başım geçer bulutları
Name name akordeon işler yüreğime
Kanatlarınırım Kaf Dağı’nın ötesine… |
|
93
|
|
|
|
“Kıbrıs Türk Halkının adına, müzakerelere oturan birinin dik durması gerekir. Verelim de anlaşalım, kurtulalım diye masaya oturanların başımıza neler getirebileceğini bilmemiz gerekir. Masaya oturan kişi, Kıbrıs Türk Halkının haklarını sonuna kadar savunması gerekir. Türkleri ikiye bölmek istiyorlar. Aramıza nifak sokmak istiyorlar. Verelim de kurtulalım dememizi bekliyorlar. Bu oyuna gelmeyeceğiz”
|
|
94
|
|
|
|
Hz. Ömer' in Toprak Hukuku' nun gelişmesindeki katkıları... |
|
95
|
|
|
|
• Arkadaşlar; inkılâbımız Türkiye’nin asırlar için saadetini garanti etmiştir. Bize düşen onu idrak ve takdir ederek çalışmaktır.11.09.1924, Bursalılarla Konuşma. |
|
96
|
|
|
|
• Siyasi, askeri zaferlerle ne kadar büyük olursa olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa kazanılan zaferler kalıcı olmaz, az zamanda kaybedilir. |
|
97
|
|
|
|
Sultan Süleyman Han’ın, Almanya Seferi nedeniyle Orta Avrupa’da bulunmasından korkup, savaştan kaçan Şarlkent, anlaşma istedi. |
|
98
|
|
|
|
Bu yazı burada ne arıyor diye soranlar "Feci Şekilde Taraf Tutuyorum" başlıklı yazımı okursa cevabı bulacaktır. Türk siyasetinin uyanma vakti geldi. Türk Halkının uyanma vakti geldi. Uyanın. Bakın yalnız değilsiniz. Bugün tam zamanı. Küfretmekten ve kendinize acımaktan çok daha fazlasına muktedirsiniz. |
|
99
|
|
|
|
Kara Fatma bir sonraki tebdil-i kıyafet ile çarşıya indiğinde, maalesef hain gözlü iki Yunan askeri tarafından takibe alındığını hissetmemişti. Düşman askerleri bu kadının sandıklarından şüphelenmişler nihayetinde Kara Fatma esir edilmişti. Kendisini ucube bir koğuşa sorgulamak için çektiklerinde, Kara Fatma yolun sonu burası olsa bile diline sadakat mührü vurarak ne olursa olsun kardeşlerinin yerini açık vermeyecekti. Ne olursa olsun dedi, yüreğinden. Ne olursa olsun, ağzından bir kelime bile çıkmayacaktı. Kanım helal olsun dedi vatana. Yüreği sıcacıktı, alev alev yanıyordu Vatan aşkıyla. Değme erkeklerin yüreği boy ölçüşüyordu Kara Fatma’nın yüreğiyle.
Tokatlar indi suratına, sustu. Tekmeler savruldu karnına, sustu. Kırbaçlandı sırtı, sustu… Çenesi zonkladı, sustu. Gözlerinden iplik gibi yaşlar indi fakat sustu. Bir zamanlar kıymetli eşiyle kurduğu sıcacık yuvası vardı. Yiğidi vardı, dağ gibi… Şehit etmişlerdi. Kendiside dayanabilirdi bu acılara, dayanmalıydı. Evlatlarını 9 ay boyunca taşıdığı karnına inen her kirli potin darbesinden sonra taş duvarlara akis yapan çığlıkları boğazını harap ediyor, nefesi tıkanana kadar aşağılık bir eziyete mahkûm ediyorlardı Fatma kadını.
|
|
100
|
|
|
|
İlk mecliste milletvekili, kurtuluştan sonra Türk Tarih Kurumu Azası oldu.
Akçura, Osmanlı Türkleri ile Osmanlı Devleti dışındaki Türklerin yalnız dil ve tarih alanındaki ortak geçmişlerine dayanarak bir birlik yaratamayacaklarını savundu. |
|