Yaşamdan korkmayın çocuklar. İyi, doğru bir şey yaptınız mı yaşam öyle güzel ki. - Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Yaşamda bazen insanın stop olduğu zamanlar olur...Bu anlar adeta tükenişin işareti sayılır.Hiç bir şey yapmak istemeyiz.Zevk aldığımız şeyler bile bıkkınlık yaratmıştır.Hayattan koparız.Hele birde ister amatör ister prof olsun bu yazarlarda da durağan haller tam bir felakete neden olur.Çünkü onun bir takım sorunları vardır...Yaşamdan, çevresinden belkide kendisinden nefret etmiştir. Çünkü o bir yazardır.Ya da kendisini öyle zanneder.Yazmak ister..Rahatsız bir tip dir.Toplumun ona çok ihtiyacı vardır.Ya da o öyle düşünür..Onun düşünceleri, fikirleri vardır.Kaynayan o yaşam çorbasına o da bir kaşık tuz atmak ister.Atamazsa rahatsız olur, uyuz olur, gıcık olur. Eğer gerçekten edebiyata angaje olmuşsa bu yazar kesinlikle delirme aşamasına geçmiştir.Teşhisi farkında olmadan koymuştur.Ama bunu da ona birisinin mutlaka söylemesi şarttır.Hani yazarı yazmaya zorlayan sebepler vardır denir ya, aynı sıkıntıları yaşar durur.Böyle anlar bir yazarı, belkide eroinmanın kriz aşaması gibi sarsar. Bende bir çokları gibi bazen istemeden de olsa ara sıra bu krizleri yaşarım.Ama eninde sonunda bunu bir şekilde atlatırım.Bir odaya kapanırım.Dış dünya ile ilişkilerimi bir bıçak gibi keserim.Yatağıma uzanırım.İki elim ensemde, ağzımda sigara düşünüp dururum.Ne yazmalıyım?Ne etmeliyim?Devlete mi, millete mi, araplara, ya da gavurlara mı?Acaba kime çatmalıyım egolarımı nasıl tatmin etmeliyim?İnsanları nasıl etkilerim.Nasıl rahatsız edebilirim?Nasıl stres atabilirim? Aynaya bakarım.Yüzümü gördüğümde suratım ekşir.Sigaranın biri biter, biri başlar.Yatak, yorgan, çarşaflar sigara yanığından delik deşik olmuştur.Atletim, çizgili pijamam da bu deliklerden haliyle nasibini almıştır.Kül pisliğinden yatak simsiyah bir renge bürünmüştür.Onlarca kahve bardağı klavyenin çevresinde dizilidir.Bazıları günlerce oradadır.İçinde sinek ölüleri, pislikleri vardır.Bu sahne bir insanı, yazarı çileden de çıkarır..Çok kızarım birden ve düşünürüm..Bunun intikamını da elbette almalıyım, derim... İşte yine o sesi beklerim. Defterin yanında duran o kurşun kaleme bakarım.Bu kurşun kalemi çocukluğumdan beri saklarım.Tılsımlı olduğuna inanırım.Benim için o belkide kutsal bir obje olmuştur.Onun bir ruhu vardır..Ona inanmışımdır.Dakikalar, saatler geçer.Sabah, akşam olur.Ertesi gün olur.Ama yılmadan o sesin gelmesini beklerim.İşyerime dahi uğramam.Telefon açarım."Hastayım" derim."Bir kaç gün idare edin"derim.Sabırla büyük bir umutla onu beklerim.Gözlerimi kapatırım.Düşünürüm...Hayallere dalarım.Çocukluğumu, gençliğimi, ihtiyarlığımı düşünürüm..Bu anlarda yaşadığım hayattan, gerçek dünyadan ayrılırım. Birden hiç ummadığım bir anda o ses beynimde yine yankılanır.İşte o gelmiştir.İşte yazarı zorlayan sebep yine geldi.Evet şükürler olsun gelmiştir.Tanrıma binlerce kez şükür ederim.Gözlerim kapalı olduğu halde gülümserim.Benimle konuşmaya başlamıştır artık.Onu dinlerim.Söz sırası ondadır.Bana seslenir.Evet "İlhami" abi bana sesleniyordur. "Hey adamım ben geldim.Çabuk kalk o lanet olası, Allahın belası yataktan...Eeee ne bu halin?.Karadeniz de gemilerin mi battı?Yazacak bir mevzu bulamadın değil mi?Anlaşılan yine kendine güvenini kaybetmişsin.Bak sana daha öncede söylemiştim..Sen bir çoğundan daha iyisin adamım.Sana bunu defalarca kez söylemekten bıktım.Dilimde tüy kalmadı.Kabul ediyorum, senin değil kendine, alt komşuna bile hayrın yok ama bu topluma bir gün mutlaka faydan olacaktır.İnsanların sana ihtiyacı var.Hemde çok.Tekrar ediyorum, çevrene, kendine bile faydalı olamadın ama bir Ulusa olacaktır...İnsan sevgin, din iman, yaş, baş tecrüben tartışılmaz bile.Sen bu Ulusun bağrından çıkmış bir yazarsın..Bir çok ünlü yazar da aynı senin gibiydi..Sefil bir hayat sürdüler.Rezil kepaze oldular.Sürüm sürüm süründüler.Bunu böyle düşün, ve mutlu ol.Sen bir yazarsın.Dünyadan bir haber yaşıyorsun, ancak bu insanlara dünyayı anlatabilirsin.Tarihi bilmiyorsun,geçmişi bilmiyorsun ama geleceği anlatabilirsin..Almanlar, Ruslar, İngilizler nasıl yaşamış, nereden nereye gelmiş o savaşlar nasıl yapılmış, neler olmuş bu hergeleler ne halt karıştırmış bilmiyorsun..Bilmiyorsun ama yazıyorsun.Onları sittiret. "Sen çilgınsın.Onlara çılgın Türkleri anlat...Arabistanı çölleri, develeri anlat.Olmayan kahramanlıkları yaşamışcasına anlat.Yemeni ya da Adanayı ya da Urfayı anlat.Yeterki anlat...Onlar dinlemek için zaten hazır, seni bekliyor..Abdest almasını bilmiyorsun ama buna rağmen İslamiyetin doğuşunu anlatıyorsun.Üstelik bazende ağlıyorsun.Adeta bir evliya gibi.Ama bunlar hiç de önemli değil.Platon, Descartes,Spinoza, Kant, Hegel, Marx gibileri boş ver.Darwin, Freud, de boş adamlar.Sen yazarsın..Bunları zaten kafana bile takmıyorsun.Aslanım benim.Sen özelsin.Klasikleri küçümsemeni, onları boşvermeni takdirle karşılıyorum..Senin özelliğin bu adamım.Aşkı bilmiyorsun ama en güzel aşkı sen anlatıyorsun... Üstelik becerircesine....Tarihi, felsefeyi, siyaseti, dini, müziği, batı edebiyatını bilmiyorsun ama yazıyorsun.Bu yetenek sana Allahın bir lütfudur. "Deminde söylemiştim, her zaman da söylüyorum adamım...Sen özelsin.Dünya da hiç bir insana nasip olmayan bir özelliğin var.Sokrat baba binlerce yıl önce seni işaret etmişti.Ne demişti, baba?Heee ne demişti adamım? ---En Bilge Kişi Bilmediğini Bilen Kişidir--- Sen işte o kişisin adamım... "Sen o bilge kişilerdensin adamım.Haydi kalk yataktan çabuk ol.İşlerim var.Daha uğrayacağım sürüsüyle sorunlu yazar arkadaşın var.Artık bu gazla istediğin kadar öykü, şiir, deneme yazarsın.Ben gidiyorum, sana kolay gelsin, hoşçakal" der gider... İlham perim gider gitmez gözlerimi açarım.Hemen mutlu bir şekilde yataktan fırlarım.Zorlayan sebep beni şaha kaldırır.Sevincimden adeta çıldırım.Hemen defteri kalemi elime alırım.Düşünmeme bile gerek kalmaz.Düşünceler birden beynime akmaya başlar.Benzin dolduran bir pompacı gibi olur elimde ki kalem..Ve yarım saatte bir öykü ortaya çıkar.Sonuca ben bile şaşırırım..Okuyanlar muhteşem kurgu karşısında baygınlık geçirir.Sonra derim ki... Helal olsun bana ve o ses,e...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şenol Durmuş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |