..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Fırtınalar insanın denizi sevmesine engel olamaz. -Maurois
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Tüze Felsefesi (Hukuk) > Ahmet Odabaş




7 Nisan 2011
Fusarium Denilen İlkel Yaratık  
Ahmet Odabaş
Bozma kararına uyulmuş olmasının maddi gerçek ile ilişkisi yoktur aslında...


:AFBI:


     Aslında avukatlık yapan bu gen kardeşinizi zerre kadar ilgilendirmez, fusarium denilen ilkel mantar. Ne zamana kadar... bir davada, kahramanca ortaya çıkıp, hukuka ve bana meydan okuyana kadar. Alt tarafı zavallı bir mantarsın sen...diyen kendini beğenmiş edalarla yola koyulmuşken, bir de baktım ki davayı kaybetmişiz.

     Konumuz aslında hukuk felsefesi değil görünüyor ama, görüntü yanıltıcı. Konu konuyu açar, birden bire bilirkişi raporunun içine dalar insan. (Yani şekil A’da görülen gen kardeşiniz)

     Kavunlar, küçük, garip şekilli ve tatsız çıkıp, beş para etmeyince, bir kısım çiftçi arkadaşlarımız avukatlıkla iştigal eden bir gen kardeşinize başvurmuş. Bu gen kardeşiniz, tarlalarda ve toplanmış kavunların bulunduğu yerlerde, mahkeme heyeti ve bilirkişi katılımı ile tespit yaptırmış.

     Aynı kişiden, aynı tohumu satın alan 8 ayrı çiftçinin(Dava açan 8 kişi açmayan belki 18) tarlasında hep aynı olumsuzluk meydana gelmiş, şekil sakatı, küçük boy, tatsız ürünler meydana gelmiş. Bilirkişi demiş ki, sorun tohumda... çiftçiden kaynaklanan bir sorun yok.

     Davalı tohum satıcısı firma, yaklaşık bir ay sonra, aynı tarlalarda, yine bilirkişiler aracılığı ile tespit yaptırmış, bu defa İzmir’den gelen bilirkişiler, tarla bakımsız, sulama yetersiz, ilaçlama yetersiz, çapalama yapılmamış, zararlı otlar çok fazla... bütün suç çiftçide. Aynı zamanda fusarium denilen zararlı vs. tarlada tespit edilmiştir. Çiftçilere ver yansın... Bu arada, tespit sırasında, kavun tarlasının kenarındaki kabaklara bakan bir bilirkişi “olur mu canım, böyle de kavun ekilmez ki” diye değerli fikrini beyan etmiştir.

     Neyse, bunlar fani şeyler. Uğranılan zarar nedeniyle açılan tazminat davalarının dosyaları İzmir’e yeni bilirkişilere gönderilmiş. Yeni bilirkişiler, önceki bilirkişileri fazla eleştirdiği gerekçesiyle, avukata kızmış, önceki tarihli tespitleri, tespit bilirkişilerinin akademik kariyerlerini dikkate alarak sıraya koymuş ve tohum satıcısını kusursuz bulmuştur.

     Bilirkişi raporları, Hukuk Yargılama Yöntemi Yasası’nın ilgili maddelerine ve Yargıtay kararlarına açıkça aykırı ve çelişikmiş. Yargıtay der ki, bir rapora itiraz edilirse, bir diğer rapor aldırılır. Bu olmazsa, bir diğeri, yine olmazsa, yine bir diğeri...
     Her bilirkişi incelemesi yeni bir masraf demek. Zaten sonucun ne olacağı konusunda kuşkulu olup, yaptığı üretim masraflarını dahi kurtaramayan çiftçi, içinden avukata kızar.... niye bu davayı açtım diye gözleri dolar ve saçlarını yolar. Bu arada zaman su gibi akar.

     Dava biter. Mahkeme çiftçiyi haklı bulur. İş Yargıtay’a gider. Yargıtay da, bilirkişi raporları çelişkili... yeniden rapor alınması gerekir diye kararı bozar. Vatana millete hayırlı olsun. Davacı çiftçi dava açtığına pişman... Masraf vermek istemez.

     Sonra, dosyalardan bir tanesi Ankara’ya bilirkişiye gider. Bilirkişi heyetinin ağzından bal damlar... Davacı çitçiye kusur yüklemek mümkün değil. Sorun tohumdan kaynaklanıyor diye rapor gelir. Sonra bir diğer dosya, yine Ankara’ya, bir başka bilirkişiye gider. Bu bilirkişi de, sorun çiftçide, sorun bakımsızlıkta, sorum fusariumda , satıcının bir kusuru yok diye raporunu verir.

     Sonra, diğer dosyalardan biri yine Ankara’ya gider. Bu defa bilirkişi, taraflar birbirlerini suçluyorlar ama, aslında davacı çitçinin hiçbir kusuru yok. Ancak davalı satıcının da hiçbir kusuru yok. Kusur fusariumda... diye belirtir.

     Sonra bir diğer dosya, yine Ankara’ya gider. Bu bilirkişi heyeti de, meydana gelen garip ürünlerin, tatsız ürünlerin sebebinin fusarium olduğu, satıcının hiçbir kusuru bulunmadığı görüşünü bildirir.

     Bir diğer dosyamız da yanlışlık sonucu, önceki bilirkişilerden birine gönderilir. Bu bilirkişi kardeşimiz de, bilgisayarında kayıtlı önceki raporunu, sanki bu dosya için düzenlenmiş gibi, isimleri değiştirerek Mahkeme’ye gönderir. Bu gen kardeşiniz, Amerika’yı keşfetmiş gibi , raporun diğer dosyaya gönderilen raporun aynısı olduğunu, rapor tarihinin değiştirilmesinin unutulduğunu keşfeder.

     Ancak bu keşif, önceden kazandığımız davayı kaybetmemizi engellemez. Mahkeme bilirkişi raporlarına bakarak, çiftçinin kusurlu olduğu, satıcıya hukuki sorumluluk yüklenemeyeceği sonucuna varır.

     Karar temyiz edilir. Bozma kararına uyulmuş olması vs. nedenlerle, karar onanır. Bir İsrail firmasının ambalajını, markasını taklit eden firma kusursuz bulunur ve davayı kazanır. Adamlar o kadar haklı ki, sormayın gitsin.

     Ciddi hatalar olduğuna inanabilirsiniz. Her şeye inanabilirsiniz. Kalkıp insan hakları mahkemesine bile gidebilirsiniz. Havanızı alırsınız.







Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın tüze felsefesi (hukuk) kümesinde bulunan diğer yazıları...
Türkiye ve Komşuluk
Neymiş Biliyor Musun
Atatürk ve Türkiye
Bilirkişi Raporu
Seçim Barajı
Madem ki Biliyorsun, Neden Öğretmiyorsun
1982 Anayasası ve Tutukluluğun Devamı Kararı
Çok Partili Yaşam
Dostça Bir Söyleşi
Özelleştirme Neden Yapılır

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Beynimizin Çaresizlik Oyunu
Bayındır
Kendini Başkasının Yerine Koymak
Doğa Düzeni ve İnsan
Başlarken
Ms ile Söyleşi
Dna ve Evrim
Duygusal Şiddet Nedir?
Hastalığın İlerlemesi Nasıl Durur
Yanlış Anlama Sanatı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sorma İsterse [Şiir]
Kukla [Şiir]
Odabaş Tüm Şiirler [Şiir]
1001 Gece Masalları [Şiir]
Kuklacı Amca [Şiir]
Buluşalım [Şiir]
Çay Koy Ortak [Şiir]
Çay Koy Ortak [Şiir]
Geliyorum Ortak [Şiir]
Zamanın Yaptıkları [Şiir]


Ahmet Odabaş kimdir?

1963 Çarşamba/Samsun doğumluyum. Serbest avukat olarak çalışıyorum. (İzmir'de)

Etkilendiği Yazarlar:
Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal, Hayyam, O Veli, Aziz Nesin,


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ahmet Odabaş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.