"Gülün dikene katlanması onu güzel kokulu yaptı." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Bir de denizde olmasına rağmen denizi, gemide olmasına rağmen ne gemiyi, ne martıları, ne köpükleri ne de dalgaları bilmeden, sadece yaklaştıkça iskeleyi gören adımların karaya atlayışları ve kendilerini dev halatlarla bağladıkları hayatlarına ya da hayatların onları kementlediği köşelerine koşarcasına gidişleri vardır. Bir karadan bir karaya bile değil, bir halattan bir halata geçen, nice halatları elinden kaçırmak istemezcesine başka herşeyi unutmuş nice yolcuları vardır. Sahip olduğunu düşündüğü karasal dünyasındaki tüm yalanların, boynuna dev kancalarla dolanarak ona sahip olduğunu bilemeyecek kadar göz dönmüşlerin de can hıraş koşuştuğu iskele manzarasıdır. Kapkaranlık hayatlarını her an daha da suça bulaştıran nice kör zalimlerin geçtiği bir iskele manzarası. Bu manzaranın içinde ciğerlerinden ruhuna deniz kokusu çekerek uzaklara bakan sevgililer, uzaktan pike yapan bir martı gibi görünen elele tutuşmuş yaşlı çiftler, göğe fırlattığı her simit parçasını yakalayan genç martılara seslenirken yüreği pır pır eden küçük çocuklarla gözleri mazi dolu anneler, kendi yalnızlığına gömülmüş aile babaları, yolculuk boyunca güvercin ve martılarla havaya karışan nice düşüncelerin nice yolcuları, herşeyini başka kara parçalarında yitirmiş, acılarını şehirle gizlemeye çalışan yüzlerin aktığı iskele yolları vardır. Kendisine tutunacak bir baba arayan paramparça olmuş halatlar gibi gemileri bekleyenler vardır, kendisine sarılacak bir sıcaklık arayan paramparça olmuş hayatların gemilere el sallayışları vardır. Kimisi gemiden inerken çımacının karadan ona doğru bir ikram gibi sürdüğü köprünün anlamlarında kalakalır, kimisi gemi halatlarının, yüreğin bam telini titreten seslerinde yavaş yavaş çımacılaşır. Kollarından bir kuş uçumu yükselip de gemiye dolanan ve sanki iskeleyi de götürecekmiş gibi gerilerek sesler çıkaran halatlar, geminin bu kısa kara ziyaretine daha fazla tahammül edemeyecek çımacı tarafından bir bebek gibi yeniden kucaklanır da , başka bir seferin yüzlerce düşüncelerini tekrar dünyaya bağlamak üzere boğazı düğümlenmiş iskele babalarının yanıbaşlarına tekrar gevşemeye bırakılır. Çımasız ve gemisiz kalan çımacıyı farkedip de geçen ve orada bir yanını bırakmış nice düşüncelerin çımacılaşması da devam eder gider, ta ki; boğazlarına halat geçirilmiş iskele babalarının çok uzaklara doğru dümdüz uzayıp giden demirden gözyaşlarına akseden kondüktör düdüklerine akarak kondüktörleşen, ve balya balya hatıralarını tren pencerelerine yükleyenlerin vagonlar dolusu hayatlarının makas sesleri yankılanana kadar denizde.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Serhat Merdivenci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |