..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. -Cervantes
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar > seyfullah ÇALIŞKAN




5 Mart 2011
Kara Yazı  
Mezarımı Taştan Oyun

seyfullah ÇALIŞKAN


öyledim arkadaşlara ama dinletemedim. “Laf atıp kudurmayın şu deliyi,” dedim. Dinleyen kim? Ölünün arkasından kötü konuşulmaz. En fazla bir helâlık ister sizden. Atlas kumaş, gümüş çanak, kuşsütü değil. Çok serveti varsa ne olacak? Kefenin cebi yok ya. Fesat bu Taksici Süleyman… Hem de kıskanç. Adamcağız çalışmış kazanmış. Dünya kırk kulplu bir kazan. Sen de tut bir kulpundan, sen de kazan…


:BBBB:
KARA YAZI
Birkaç gündür hava hem kapalı hem soğuk. Üşüyorum. Bütün kent sabırsızlıkla baharı beklerken ben kar yağsın istiyorum. Ağaçlar tomurcuklanıp uyanmadan önce, mis gibi bir beyazlık bütün sokakları kaplasın. Ve illa da gece yağsın. Sabah kalkıp bakalım ki; her yer bembeyaz. Son bir kez ak bir yorgana sarınsın bu kocaman kent. Bembeyaz, tertemiz, aydınlık olsun. Yoksula kış cefadır bilirim. Odunu, kömürü olmayana acımadığımdan değil inanın. Kış kışlığını, puşt puştluğunu bilsin diye…
Garipler madenlerde, tersanelerde, dağlarda ölüp giderken üç gün sonra bile duyulmuyordu. Günlerdir televizyonlar görkemli cenaze törenleri yayımlıyor. Her televizyon kanalında kamera önüne öbeklenmiş birkaç uzman kişi ölen kişinin erdemlerinden, ne kadar değerli bir kişi olduğundan dem vurup duruyorlar. Zenginin sadece parası değil, cenazesi bile çenemizi yoruyormuş meğer. Haberim yokmuş. Ölmeseydi adamın değerini de anlayamayacaktık. Ne kutlu, ne yüce, ne erdemli bir ölüm… Yüz binler meydanları doldurmuş. Camilere sığamamış, sokaklardan taşmış. Ölümü bile hepimizin iştahını kabartıyor. Mademki öleceğiz, hiç olmazsa böyle ölelim bari diyesim geliyor. İhtişamla, hürmetle, övgüyle…
Acayip bir memlekette yaşıyoruz, elmalarla armutları topluyoruz. Sonuç hep ayva çıkıyor. Koçanı ise banko bizim kısmetimize düşüyor. Adamın cenazesi televizyonları, gazeteleri bölmedi ama bizim çay ocağının gündemini tarumar etti. Üç üniversiteden terk, okul kaçkını, bir baltaya sap olamamış Taksici Süleyman ne söylesek karşı. Bir de öfkeleniyor ki akıllara zarar. Gazetelerden, kitaplardan birkaç cümle ezberlemiş tekrarlayıp duruyor. Onun aklına uyanınkine turp sıkayım. Kendi adıma onunla gebersem sidik yarışına girmem. Taş olurum, duvar olurum susarım. Delinin ipiyle kuyuya mı ineceğim?
“Rahmetli bilgili adamdı, inançlı adamdı hem de karizmatik, ”dedi biri. Vay anam sen misin bunu diyen? Bizim insanımız zaten böyleymiş. “Deveye diken, bize …ken yaranırmış. Evet, çok inançlı bir adamdı. Aynı gün içinde üç kere Cuma namazı kılmışlığı vardır. Yoksula cennetin anahtarını dağıtıp kendisi lüks içinde yaşayan biriydi. Dünyalığı yedi sülalesine yeter diyorlar. Siz aç karnınızı doyuramıyorsunuz onun çocukları özel okullarda okuyor. Kendisi de resmen nankör. Cumhuriyetin nimetlerinden yararlanarak okumuş, kanı bitlendikten sonra ona yüz çevirmiş, her zaman cumhuriyet düşmanı olmuştur. Kurduğu ilk parti bile laikliğe aykırı çalışmalar yürüttüğü için kapatıldı. Her zaman cumhuriyetin çağdaş, aydın, ilerici bir evladı olmak yerine, cemaatin sadık bir üyesi olmayı seçti. Zaten Milli Nizam Partisini cemaatin desteği ile kurdu. Neredeyse ömrü boyunca meclisten maaş aldı. Ama her zaman o meclisi ve cumhuriyeti küçümsedi. Atatürk’ün “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir.” Cümlesini “Hâkimiyet Allahın’dır.” şeklinde telaffuz etti.
Bu çocuğun adını taksici Süleyman yerine Gâvur Süleyman olarak değiştirmeli. Ne ölüye hürmeti var ne diriye. Ölenin arkasından kötü söz mü söylenir? Artık onun yiyecek ekmeği, içecek suyu kalmamış. Mezarından çıkıp cevap da veremez. Hayırla anmak lazım, hayırla ve hasenatla… Kime söylüyorsun?
Çay ocağın sakinlerinden Bekir, “Masal bunlar, hepsi fasa fiso deyince,” Taksici Süleyman iyice azdı, kudurdu. Senin hayatın masal… Televizyon izlemekten başka ne mok yaparsın? Onlar ne söylerse senin için o doğru. Bir tek kitap okumuşluğun mu var? Gazetelerin de sadece resimlerine bakıyorsun. Sizin imanlı, temiz ve dürüst dediğiniz bu adam hazineyi dolandırdı. Hesabını veremeyince hapis cezasına çarptırıldı. Onun için özel yasa çıkardılar. Niye? Hapis cezasını evinde çekecekmiş. Hapiste yatanların ne suçu var o zaman? Devleti dolandıran herkes hapis cezasını evinde çeksin. Hey yavrum hey! Çifte kavrulmuş badem içi. Siz bu yolları giderken ben dönüyordum.
Sizin göklere çıkardığınız bu adamın memleketimize yaptığı büyük hizmetleri sayayım. Ne büyük adam olduğunu bir kez daha anlayın. Televizyonlarda kadayıfın altını kızartarak insanları oyalamak. Ağzından düşürmediği demokrasiyi, iktidara gelince sokaktakine fazla görmek. Susurluk aydınlatılsın diyenlere “Gulu gulu dansı yapıyorlar” demek. Ağır sanayi hamlesini başlattım, herkese iş olacak, ekmek olacak diyerek Anadolu’da yüzlerce temel atmak. Vatandaşın oylarını alıp bu temelleri boş çukurlar olarak bırakmak. Beş parti kurup dördünü kapattırmak. İlk Türk otomobili Devrim’i o yaptığı yalanını uyduranlara “Durun benim o işle hiçbir alakam yok,” diyememek. Ortalıkta Kıbrıs Fatihi masalı ile böbürlenerek dolaşmak. Yoksul insanların inançlarını sürekli sömürmek, ne olduğu hiçbir zaman anlaşılamayan Milli Görüş nutukları atmak. Kalabalıklara yemin ettirmek, Cuma namazlarında en kalabalık camilere gidip namazı büyük bir gösteriye dönüştürmek. Ayakta bile duramadığı halde sırf oğluna miras olarak kalsın diye partinin başına geçmek. Devletin en üst mevkilerinde cumhuriyetin yasakladığı tarikat şeyhlerini, şıhları ağırlamak. Zoru gördüğünde sıvışıp kaçmak. Bu mu şimdi sizin inançlı büyük adam?
Söyledim arkadaşlara ama dinletemedim. “Laf atıp kudurmayın şu deliyi,” dedim. Dinleyen kim? Ölünün arkasından kötü konuşulmaz. En fazla bir helâlık ister sizden. Atlas kumaş, gümüş çanak, kuşsütü değil. Çok serveti varsa ne olacak? Kefenin cebi yok ya. Fesat bu Taksici Süleyman… Hem de kıskanç. Adamcağız çalışmış kazanmış. Dünya kırk kulplu bir kazan. Sen de tut bir kulpundan, sen de kazan…
Seyfullah
Bursa
Mart 2011


     




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sakız Sardunya"ma
Falım Sallandı

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Başka Türlü Bir Şey
Canan
Aşkı Anlatmak Haksızlıktır
Zaman Sen Yalansın
Nisan"ın Şuçu
Bahar, Badem, Çocuk
Sonbaharı Hüznün Rekleri Boyar
Mevsim Türlüsü 2
Bir Fırtına Tuttu Bizi
Delikanlıyı Bozan Yazılar

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Tabanca [Öykü]
Saman Altından Aşk Yürürse [Öykü]
Rakı Şişesine Ejderha Olduk [Öykü]
Gökçeada 3 [Öykü]
Ben İşin Kitabını Yazmıştım [Öykü]
Sokarım Seni Şalvarıma Çıkarırım Tozpembe [Öykü]
Nataşa, Mavra ve Rakı [Öykü]
Öyle Pat Diye de Ölünmez ki [Öykü]
Güvercinli Yazı - 1 [Öykü]
Emekleye Emekleye Emekli [Öykü]


seyfullah ÇALIŞKAN kimdir?

Ben yazar falan değilim. Yazma eğilimli biriyim. Durumum henüz tedavi gerektirecek kadar kronik hale gelmedi. .

Etkilendiği Yazarlar:
Bilmiyorum,


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © seyfullah ÇALIŞKAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.