İçimde bin yıldır devam eden bir savaş var sanki ve yarın o savaşın yıl dönümü. Umutların yıkıldığı, mutluluk planlarının bir suikastte kurban gittikleri gün ve o günden sonra başlayan savaşta daha doğmamış çocuklar babalarını savaş meydanında kaybedeceklerdi. Umutlar çocuk gibidir ilk görüşte başlayan aşkla dünyaya gelecekleri kesinleşen. Umutlar bahar gibidir her kıştan sonra mutlaka gelen, umutlar hem tozpembedir hemde kan kırmızısı gibidir bedeli ödenmedikçe elde edilemeyen.
Başlamış her şeyin bittiği bir gün, yeni başlangıçlara gebedir demiştir birileri elbet, demediyse kimse ben demiş olayım. Her bitiş bir başlangıçtır aslında, yok olan bir şey yoktur yaşamda, bir odun yanar külü kalır, dumanı uçar gider, sıcaklığı ya ısıtır, yada kaynatır. Elbet her bitişin sonunda şekil değiştirir biten, asla eskisi gibi olamayacak olsada, yeniden başlar döngü, kül toprak olur, duman ağaca besin olur, sıcaklık kaybolsada bir sabah yeniden güneş doğup kaybolanın yerine ısıtır. Topraktan bir tohum filizlenir, bulut yağmur olur, filizlenen tohum suya kanar belki ulu bir çınar olamasada odun olur yeniden yanar, yeniden ısıtır her yanışıyla, yeniden duman olur, yeniden kül olur ama her seferinde yeniden doğar küllerinden, yeniden doğar düşlerinden, yeniden doğar hayallerinden. Ölüm gelip ulu bir çınar olana kadar yanar döner, devran böyle geçer gider.
İçimde sanki bin yıldır devam eden bir savaş var demiştim ya vazgeçdim, aslında içimde hiç bir şey yok, içimde yokluğun varlığı var sadece, bomboş. Yarın demiştim ya, yarın kutlanmayacak o savaşın başladığı günün yıl dönümü. Çünkü yeniden başlanacak, yeniden doğulacak, yeniden umutlar çiçek açıp baharın gelişini kutlayacak çocuklar, yumurtalar yuvarlanacak, halaylar çekilip, yakılan ateşin üstünden atlayacak herkes. Bir cenaze havasında değil, bir şölen havasında kutlanacak küllerden tekrar doğup yeniden yanıp kül olmak olsada sonunda, yeniden ve yeniden başlanacak her şeye ve her şeyle birlikte yaşanmakta olan yaşama, yeniden ve yeniden bir düğün havasıyla, bir nikah bağlılığında, bir ömür aynı yastığa baş koyarak aynı bedende yaşarcasına. Kimsenin umutlarımı kırmasına, hayallerimi benden almasına izin vermeden, resmi nikahla devlet garantili düşlerimin nikahını kıyıyorum çünkü bu gece, belki şarap kalmamıştır büfelerde kadehime koyup şerefine kaldıracağım diye bir bardağa su koyup kutluyorum bu gece. Şerefine… umutlarımın, hayallerimin Şerefine. Daha doğmamış umutlarıma ve o umutlardan doğacak yeni umutlarımın şerefine.