Oyuncak bebeği kanlı olan çocuğun, masallarındaki kurtlar insanlardır artık. Bir acının sesidir kulaklarda. Feryarlar ve figanlar küçük gözlerden boşalan iri gözyaşlarıdır. Duvarlara vursa sesin ey çocuk, sıvaları dökülür. Niçin işitmez feryadını insanlar ey çocuk, bir oyun bozandır hayat diye mi? Ey çocuk, kaç kez döverse dövsün kıyılarını dalgalar, kayalıklarında yine de kuş yuvalarına izin ver. Martılar anlar derdini belki. Bir başkasının çocuğu, senden hep değerli olur. Bir başkasının çocuğu, babasının kara köküdür ey çocuk. Köküne kiprit suyu dökmeye çalışman, matematiksel bir hatadır ey çocuk. Başkalarının çocukları parmaklarıyla hesaplar yaparlarken, babalarının elleri hep tetiktedir. Senin ağlaman ey çocuk, onlar için bir ziyafettir. İpek yastıklar, kadife yataklar onların yatak odalarını süslerken, senin evin onların kan içtiği bir meyhanedir. Ey çocuk, onların babalarını tanırsın, anneleri kim bilir nerededir? Tankı üzerine süren, namluyu sana çeviren, arabayla üzerinden geçen bir erkek, karısına ve çocuklarına ne anlatır ey çocuk bilemezsin. Dünyada aldatmaktan dolayı nice kadınlar ve erkekler boşanırken, Irak'ta kadınlara tecavüz edenler, çocukları kurşuna dizenler hala eşleriyle sevişmekteler. Yalandır bu dünya ey çocuk, sen de yalansın. Çünkü dünyada her gerçek, doğru değildir. Seni öldürenler, gerçekten şeytanın evlatlardır. Sen ise ey çocuk doğru bir çizgisin, her kesin yamuk çizdiği bu dünyada. Ey çocuk, sen büyüklerinin bir oyuncağısın. Çocuk oyunlarının bozulduğu bir dünya, çocuk parklarının hiç olmadığı ya da az bulunduğu bir şehre benzer. O şehrin kapılarını ise, zulüm açar sadece. Ey çocuk, büyüklerin nokta olduğu dünyada çocuklar acı bir hikayedir. Bu hikayenin altına imza atanlar, hiç merhamet bilmeyenlerdir. Merhamet bilmeyenler, dünyanın en büyük cahilleridir. Ey çocuk, iki gözün, iki nehirdir. Ey Dicle'nin ve Fırat'ın çocuğu! Senin diğer çocuklardan ayrılan yanın, gözlerindeki petrol rengidir.