Bir sarhoş otobüste yalnızken yanına oturdum. Dedi yanımda kimse oturmazken sarhoş olduğum için sen nasıl oturdun. Dedim beni döversen birisi kurtarır elbet. Dedi tüm insanlar dörde çeyrek vardır; ben ise üç buçuğum. Dört olan sadece peygamberimizdir. Şaşırdım o an sözleriyle. Dedim kendi kendime bir abdestliden duymadım böyle söz acaba niye? Bir söz vardır eski bir gramofondan çıkar gibi gönlü hoş eder. Sarhoşun sesi ruhumda esrik bir tat bırakırken, tüm otobüstekilerin suskunluğu kulaklarımı tırmaladı. Ruhum bakışlarımdan onun gözlerine aktı. O an düşündüm ince ince. Kimseyi incitmemek üzere. Bize yazar Amerika'dan gelir. Adı Elif Şafak'tır. Aşk diye bir roman yazar. Bize Amerika'dan gelip ilahi aşkı anlatır. Çok şükür o olmasa, bilemeyiz Allah'ı sevmeyi. Zaten Yunus Emre kim, Ahmet Yesevi kim? Bize seni gerek seni ey Elif Şafak. Bize dini kanaat önderi olarak henüz Amerika'dan kimse gelmemekte. Türk milleti olarak şu an İslam'ı nasıl yaşamamız gerektiği konusunda bu nedenle muzdaribiz . Bir sarhoştan dinleyecek değiliz ya Müslümanlığı. Elbet Amerikan yardımımıza koşacak birisi vardır. Ey Amerika sen nelere kadirsin. Hem Amerika'dan sadece füze kalkanı gelecek değil ya. Bakarsın bir de dini kanaat önderi gönderiverirler. O zaman elhamdülillah deriz. Çünkü biz çok nankör bir milletiz. Amerika'dan gelmezse dini kanaat önderimiz, maazallah dinden bile çıkabiliriz. Sanatımız ithal, kurbanımız ithal, sevgilimiz ithal ey Türk mal gibi ortada kal. Sana ne lazım dinini kendi özünden öğrenmek. Aklın kesmez duanın nasıl yapılması gerektiğini. Bekle ey Türk, dua kitabından da Amerika'dan gelir. O kitap gelinceye kadar, bir kitapsız olarak yaşayıp dur. Çünkü senin kutsal kitabın, bir sigortadır evinin duvarında, depreme karşı. Ey Türk, bırak evini şimdi. Yurdun fay hattındadır. Duan esirken Amerika'ya, vatanın deprem riski altındadır. Seccaden Amerika'dan büyük değilse eğer, kıldığın namaz ettiğin dua, Amerika'nın oyuncağıdır.