"Moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler." -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Ey hayat sen nasıl bir çelişkiler yumağısın? Çözmeye çalıştıkça daha da karışan…İlk aşkın sancıları ve ilk ihanetin öfkesi öyle uzaklarda kaldı ki… Zaman zaman hala acıtsalar da canımı hiçbir şey eskisi kadar üzmüyor beni… Cahil insanların karşısında susmayı, yalanların karşısında umursamazca tebessüm etmeyi, gerektiğinde sözlerimle değil gözlerimle meydan okumayı öğrenmişim farkında olmadan. “Kaybetme umudunu” diyorum kendime, “Çünkü başka hiçbir şeyin yok.” Geçmişi üzerimde bir yük gibi taşımaktan, geleceğe de korkulu gözlerle bakıp, düşünmekten yoruldum. Öyle kızıyorum ki kendime, yanlış insanlarla kendimi ve yüreğimi tükettiğim için. Hayatımı bir deneme tahtası yapıp oyuncak gibi oynamışım kendi yüreğimle... Bu yüzden yorgunluğum / geç kalmışlığım/ doğrulara uzaklığım bu yüzden… Kimi zaman lanet yağdırdığım yalnızlığımla barışalı çok oldu… Sevdiğim adamı sevmediği kadının yanında bıraktım. Terk etmek hiç bu kadar anlamlı olmamıştı… Kelimeler uçuşurken beynimde yazmak oldukça zor. Yazılacak onca duygu, nefret, özlem, yalnızlık birikmiş. Yazdıkça yok olacaklarmış gibi sise gömülmüş her biri. Eskisi gibi içimden ne geçiyorsa satırlara dökmek… Herkesin uykuya daldığı sessiz bir gece de bir elimde sigaram, diğerinde kalemim… Kahvemin baştan çıkartıcı kokusu… Aklımdan geçenleri, yüreğimde atanları, öylece, safça satırlara akıtmak istiyorum. Eskisi gibi… Şimdi dokunursam yanacağımı düşündüğüm bir adam var düşümde… Gecelerimi onunla doldurup düşsel bir aşk yaratıyorum kendime. Kimsenin görmediği yarasını görüyorum, dokunamıyorum… Eline uzansam, ilk defa bir yanlışı yanlış olduğu için yapsam… Hani yasaklardan sıyırsam kendimi, kabullensem hatalarımı doğrulara yaklaşır mıyım? Elini tutsam ama hiçbir şey beklemesem bu aşktan, o “gel” dese ben gitsem… Kurallarımız, sırlarımız, yalanlarımız, vaatlerimiz, kıskançlıklarımız, kaybetme korkumuz, beklentilerimiz olmasa… Yani içinde aşka dair hiç bir şey olmasa ama yine de “sevgili” denince benim aklıma bir tek o gelse, onun aklına ben… Bu aklımdan geçenleri hiç bilmeyecek olması, hatta bu satırları okusa bile ondan bahsettiğimi anlamayacak olması sızlatıyor yüreğimi… Yeniden kızıyorum kendime; “Nerede o cesur kız? O uzak kıtada mı bıraktı kendini?” Sorular… sorular… Yüreğinin yüreği olan kız uzat elini… Korkma!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © PELİN KARCI, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |