Yaşamın tanımı yoktur. -Halikarnas Balıkçısı |
|
||||||||||
|
Bir çocuk gibi seviniyordum telefonu her çaldırdığında... Tüm duvarlara rağmen, yüreğim gelişini bekliyordu. İnatla vazgeçmeyeceğimi haykırıyordum gecelere... Gittiğin günün üzerinden yıllar geçmişti, ama ben hala aynı acıyı taşıyordum, ve her gün yeniden başlıyordum sigaraya içmeye... 2 yıl boyunca her gün yazdığım ayrılık güncesinin her sayfasında gözyaşım vardı, her sayfasında sen, biz, kanatları kırılmış bir güvercin... Yaşanmamış hatıralar vardı... Sadece ikimizin bildiği harflerle şifreli mektuplar yazıyordum sana... “İçimde mutluluktan eser kalmadı. Seni seven yüreğime bir umut ver” diyordum. O günlerde umut senden, benden bir parçaydı ama yabancıydı bize... Sadece yokluğunu düşünmek bile hayatın tüm renklerini siliyordu gözlerimden... Sen nereye baksan orada ben vardım da sen nerelerdeydin sevdiğim? Seni bana getirmeyen her günün sonunda hayallerim batıyordu güneş gibi... Ellerimde papatyalar soluyordu... Göğsüne düşen bir gözyaşı oluyordum... Senden uzakta döktüğüm yaşları saplanıyordu göğsüne hançer gibi... “Yeter artık” diyordun. Bir yaz günü sabah vaktinde – ki gün yeni kavuşmuştu aydınlığa- güvercinleri izledik balkonun bir köşesinde... Gözlerimizde hüzün, dilimiz suskun... Okuma diyordun. Okuma acıyı ve aşkı anlatan kitapları... Nasıl olsa yaşayacak ve sen yazacaksın acının ve aşkın kitabını... Unutur muyum sanıyorsun bindiğim otobüsün ardından, boynu bükük, giden hayallerine bakıyormuşçasına kırgın bakışlarını... Unutur muyum sen bir başkasından bahsederken ellerimdeki çay bardağının kırılışını, kanları... Sinirden duvarlara vurup incittiğin ellerini... Ve gittiğin gün içtiğim ilk sigaranın başımı nasıl döndürdüğünü...Unutabilir miyim bir kaldırımda küçük bir kediye sevdamızı, sevdanı anlattığını... Ki sen kaldırımlara yazdın ve kaldırımlarda yaşadın bir aşkın tarihini, kendi tarihini unutarak... Unutmam prensim... Yıllar geçti unutmadım... Sensizliği de unutmadım, yaşanmamış yıllar yokluğun kadar acıttı canımı, yüreğimi... Şimdi ben unutulmaz, vazgeçilmez dediğim seni bıraktım bir yalnızlık uçurumunun başında... İstersen Bırak kendini o boşluğa ya da dönüp hızlı adımlarla yürü bana gelen yollarda... Dün olduğu gibi bugün de kapım açık sana... Hem evimin, hem de yüreğimin kapısı...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © PELİN KARCI, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |