Şiir, seçmek ve gizlemek sanatıdır. -Chateaubriand |
|
||||||||||
|
Düşündük mü hiç… neresindeyiz. Kurtuluş Savaşını görünürdeki düşmana karşı verirken, aslında 7 Düvel olarak tanımlanan, Sevr Anlaşmasının tarafları ile yaptık. Gerçek düşman, Lozan’da bizimle pazarlık yapıp, ülke sınırlarını mümkün olduğunca dar tutmaya çalışan, Musul ve Kerkük’ü sınırlarımız dışında çizenlerdir. Sonra, isyanlar, ayaklayanlar…. Yaşandı bitti mi…. Devlet yaşamında, yaşandı-bitti yok… Dünyanın ekonomik krizle mücadele ettiği Atatürk’lü yıllardaki kalkınma hızımız mükemmel… Atatürk döneminde, yabancılardan tek kuruş borç para alınmadan, ciddi sanayi yatırımları yapılmış, Köy Enstitüleri denilen bir eğitim devrimi gerçekleştirilmiştir. Türkiye’de gözü olan emperyalizmin karşısındaki en güçlü kale, Atatürk Düşüncesidir. Nutuk’da anlatılan maddi ve psikolojik saldırının tüm boyutları bugüne kadar devam etmiştir ve devam etmektedir. Atatürk’ü düşmanlaştırmak, yabancılaştırmak , ondan kurtulmanın yolu… Atatürk döneminin tüm çalışmaları, karalanmalı, Atatürk hedef tahtası olmalıdır. Oğlunu-kızını, babasına düşman etmeye çalışan, psikolojik saldırının dumanları arasındayız… Hiçbir güç, silahlı çatışma ile , savaş ile Türkiye’yi yenemez… O zaman, kardeşleri, aileyi birbirine düşürmek ve kırdırmak en ucuz yol. Bugüne kadar olan o… Atatürk dönemi başarılarını unutturmak, Atatürk’ü unutturmak, ona düşman yaratmak , bizi bize kırdırmak en sıradan oyun… 1939’da Osmanlı’dan kalan son borçlar da ödendi. Ekonomi tarihi veya eğitim tarihi yazacak durumda değilim… Karabük Demir Çelik Fabrikası 1937’de tamamlandı… Tek kuruş borç para alınmadan… Etibank ve Sümerbank’ı, şeker, çimento fabrikalarını borçlanarak kurmadık.Demek ki devleti yönetmek borç almak demek değil… Günlük psikolojik saldırılar, maddi gerçeği gizleme ve unutturma gayretini sürdürmektedir. Yabancı ülkelerin sözcülüğünü yaparak, ulusal değerlere saldıranlar, Truva Atı yaratmaya çalışan zavallılardır. Ya bilgi eksiği, ya zeka özrü ya da vatan hainliği sözkonusu… 1947’de, nereye gittiğini düşünmeden borçlanmaya başladık. Amerika’dan, yardım adı altında, faizle borç para almaya başladık. Amerikan hayranlığı ve küçük Amerika olma sevdası gözlerimizi kör etti… Menderes dönemi, sanayi tesislerinin neden kapatılması gerektiği, neden özelleştirme gerektiği konusundaki yabancı uzman görüş ve talimatları ile doldu. Borç para verenler, paranın nereye ve ne şekilde kullanılacağına da karar veriyordu. Sanayi veya kalkınma yok… Tarımsal üretim yapın, silahları bizden alın… En çok bunlara ihtiyacınız var… Çok silah almamız gerek…çünkü Rus tehdidi altındayız… Uçak fabrikası kuran ülkemiz, uçakların Nato standardında olmadığı gerekçesi ile, fabrikayı kapatmak zorunda kaldı. Avrupa’ya uçak ihraç ettiğimiz gerçektir. Unutturulan , acı bir gerçek… Amerika’dan umduğu yardımı göremeyen Menderes, Rusya’ya gitmek üzere randevu alır almaz, askeri darbe yapıldı. Demokrasi aşkı ile yapılan bir şey yok… Sonra daha modern ve çağdaş olduğu iddia edilen 1961 Anayasa’sı yapıldı. 1924 Anayasası’nın milliyetçilik ile devrimciliği yan yana sayan ikinci maddesi unutuldu. Sağ ve sol çatışmasına zemin hazırlandı. Vatandaşın kafası öyle yıkandı ki, devrimci ve milliyetçi birbirine düşman olarak ezberletildi. Amerika sevdalısı olmayanlar solcu-devrimci idi. Rusya yanlısı idi ve yok edilmesi gerekiyordu. Bunu kim yapacaktı… milliyetçiler… 1924 Anayasası, yani Atatürk dönemi, devrimcilik ve milliyetçiliği aynı bütünün parçası olarak kabul etmiştir. Gerçek bu… Gelin görün ki, yaşadıklarımız neden Atatürk’e saldırıldığını açık ve net olarak göstermektedir. Biraz anayasa hukuku meraklısı olun lütfen… ve devrimcilik sözcüğünün nasıl inkılapçılık olduğunu anlamaya çalışın. 1982 anayasası ile… Atatürk’e, devrimciye, milliyetçiye , askere saldırmayı ucuz kahramanlık olarak görenler var… Kendi amaçları yok… piyon olarak, maşa olarak görev yapıyorlar… Parmak yalama girişimleri gündem dışı… Soğuk savaşın faturası hep bize… tehdit altındasınız… alın size silah… tabi parasıyla. Amerika’ya karşı çıkanlar, solcu vatan hainleri… Katli uygundur… Sağı milliyetçi ile solcu milliyetçi birlik olursa, birlikte olursa, cambazlara yer kalmaz… Onun için gerilim politikasına devam… Savaşın dumanları içindeyiz… Türkiye güçlü bir devlettir… Türk Halkı özgür yaşamıştır, özgür yaşayacaktır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Odabaş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |