..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Her insanda insanlığın tüm durumları vardır. -Montaigne
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar > Cahit KILIÇ




23 Haziran 2010
İhanet ve Riyakârlık  
Cahit KILIÇ
İhanetin ve alçaklığın boyutu gittikçe büyüyor… Devletin ve milletin bekasını hedef alan hıyanet çemberi gittikçe genişlik kazanıyor…


:BAFD:

İhanetin ve alçaklığın boyutu gittikçe büyüyor…

Devletin ve milletin bekasını hedef alan hıyanet çemberi gittikçe genişlik kazanıyor…

Üç gündür yazmak ve yazmamak arasında bocalıyorum. Yazarsam eğer çok ağır sözler sarf edeceğim; içimi dökerken belki de hiç istemediğim sözler ağzımdan sadır olacak. Öfkemi gemlemeli, sükûnet kazandıktan sonra yazmalıyım diyorum kendime.

Evlad-ı vatanın kanı dökülüyor.
Şehit ailelerinin evlerine ateş düşerken, milletimin bağrına acılı oklar saplanıyor…
Hamaset yazıları yazıp, nutuklar mı atsam… Ben de “nutuk atanlar” kervanına mı katılsam…
Birileri nutuk atarken, birileri vatan bekçiliğinde takır takır öldürülüyor…
26 yıldır dur durak bilmeden can alan bu terör belasından nasıl kurtulacak bu ülke?!
Sıradan bir vatandaş olmaktan başka bir vasfı olmayan ben, nereden bileyim kardeşim!
Terör uzmanı değilim…
Strateji uzmanı değilim…
Hem, terör uzmanı olduğunu iddia edenler…
Strateji uzmanı olduğunu iddia edenler…
Milletin, halk kesimlerinin, teröristlerin psikolojisini analiz edenler…
Yıllardır televizyon ekranlarında, gazete köşelerinde, dergilerde, kitaplarda binlerce, on binlerce, yüz binlerce analiz, yorum, çözüm üretip sunmadılar mı?
Türk Silahlı Kuvvetleri, sayısız sınır ötesi harekâtları düzenlemedi mi?
Biz, bu terör belasından kurtulmak için yüz milyarlarca dolar harcamadık mı?
Nerden bileyim ben kardeşim! Daha yüzlerce argüman bulup yazmak mümkün…

Üç gündür gene hamaset nutukları gırla gidiyor televizyon ekranlarında…
Hep aynı analizler, hep aynı öneriler, hep aynı fikirler, hep aynı dayatmalar, hep aynı düşmanlıklar…
Daha da garibi; hep aynı insanlar…
Kim bilir, belki de aynı insancıklar…
Bunlar konuşurken: Silah tüccarları ceplerini dolduruyor, siyasi rantçılar oylarını artırıyor, dış düşmanlar mevzi kazanıp ellerini ovuşturuyor…
Ez cümle: Terörden yarar sağlayan ne kadar Türkiye düşmanı varsa bayram ediyorlar.
Tamam, topal da olsa bir demokrasimiz var. Elbette ki konuşacağız, yazacağız, fikirlerimizi açıkça ifade edeceğiz. Ama 20 yıldır hep siz konuşuyorsunuz, siz yazıyorsunuz, siz çözüm üretiyorsunuz, siz herkese akıl veriyorsunuz…
Bugüne kadar sizin aklınızla bir sonuca ulaşabildik mi?
Hayır…
Susun kardeşim… Susun biraz…

Barış için bir adım atılmak istendi…
Kolay değildi bu. Dolayısıyla korkak ve ürkek başlandı…
Aldırmayın siz: “Biz, bu işi cesaretle yürüteceğiz” dediklerine…
Biliyorlardı…
Bu iş, o kadar kolay değildi… 26 yıldır açılan yaralara merhem sürmek, derin uçurumları iple tırmanmak, dumanı tütmeyen ocaklara barış bayrağı asmak…
Korkak ve ürkek başladılar bu nedenlerle…
Ama başladılar…

Siz,
Evet, siz, ne yaptınız?
Coştunuz…
Gürlediniz…
Hamaset nutukları attınız gece ve gündüz…
Bıkmadınız, usanmadınız, utanmadınız…
Yaraları kaşıdınız…
Saf ve temiz genç dimağlara düşmanlık aşıladınız…
Milli duygulara hitap ettiniz…
Milliyetçi duyguları şahlandırdınız…
Türk ve Kürt faşistleri; hep aynı telden çaldınız, hep aynı makamda okudunuz…
Barışın önünü kestiniz…
Barışın yoluna mayın döşediniz…
Heyelanlar yaratıp barışın yoluna devasa kayalar yuvarladınız…
Karlı dağların arasından bir çığır üzerinde yol almak isteyen barışın üzerine, kin ve nefret kusmuğu saçan seslerinizle çığlar düşürdünüz…

Evlad-ı vatan takır takır öldürülüyor…
Silah tüccarları, rantçılar, çıkarcılar, Türkiye düşmanları bayram ediyor…

Siz,
Evet, siz…
Kendinize asla bir sorumluluk payı çıkarmayın… Asla bir nedamet hissi duymayın…
Ölenler, nasıl olsa sizin çocuklarınız değil…
Sizinkiler, nasıl olsa ya orduevlerinde ya da tekin bir yerde evci yazılarak askerlik yapıyorlar…
Gazete köşelerinde ve televizyon ekranlarında üzüntü mesajları verip mürailiğe devam edin…

Ne mutlu size ki: Barışın önünü kesmeyi başardınız...
Uygun bir yerinize kına yakın!..


Cahit Kılıç

İstanbul, 22 Haziran 2010


.Eleştiriler & Yorumlar

:: Değerli yorum yazan dostlar,
Gönderen: Cahit KILIÇ / , Türkiye
9 Temmuz 2010
Değerli yorumlarınızla katkılarınıza minnet ve şükranlarımı arz ederim. Saygılar.

:: Doğru sözler.
Gönderen: Mustafa Şakarcan / , Türkiye
7 Temmuz 2010
Bana, herşey temelinden yanlış gibi geliyor. Doğunun yıllardır ihmali, sorunların birikmesi, sorunun doğru teşhis edilmemesi, kart kurt, (Kürt yoktur, onlar dağ Türk'üdür gibi saçma sapan söylemler), sorun çözemeyen siyaset kurumu, günü kurtarma derdindeki siyasetçiler, içi doldurulmayan ne olduğu hiç anlaşılmayan açılım, İmralı'dan başka bir tezi olmayan bölge siyasetçileri... Çare ise, içimizde. Kimin, ne yaptığını görmesinde. Saygılar...

:: Tepkinizde haklısınız
Gönderen: Hulki Can Duru / , Türkiye
26 Haziran 2010
Sn Kılıç Ne yazık ki İsrail'in gösterdiği cesaretin bir damlası bizim siyasetçilerde yok. Daha geçen gün bir bakan hiç utanıp sıkılmadan “sınırları geri çekelim” demedi mi? Cesarete ve aymazlığa bakın. Bu adam neyine güveniyor da böyle uluorta rahat rahat konuşuyor? Bunu İsrailli bir bakan diyebilir mi? İktidar çevresi Osmanlı siyasetçilerinden de beter çıkmıştır. Osmanlı savaşta yenilmişti. Bunlar savaşmadan teslim oldular ve ülkeyi sattılar. Osmanlı da en azından bir “kalite”, bir “asalet” vardı. Bunlarda pespayelik, adilik var. Kendi gücümüze, halka ve gençliğe güvenmekten başka bir çaremiz yoktur. Halkın sağduyusuna ve ordumuzun gerçek kahraman komutanlarına güveniyoruz. Ülkemizin geleceği parlaktır ama yolumuzda çok zor engeller var. Terör er veya geç sona erecek, can çekişen ve geleceği olmayan bir olgudur. Umudumuz odur ki gizlenilmeye çalışan vatana ihaneti halk eşsiz sezgisiyle görmüş olsun. Eğer bu gerçekleşirse, eğer halk bu oyunu görürse, o zaman, tüm bu olan biteni bir demokratikleşme ve sevinç tablosu olarak göstermeye kalkışanları nasıl bir korkunç sonun beklendiğini tahmin etmek herhalde pek zor olmasa gerek. İlerki yüzyıllarda yeryüzünde eşi benzeri görülmemiş bu korkunç ihanetin çözümlenmesi kuşaklar boyunca dünya halklarının ders alacağı bir olay olarak tarih kitaplarında yer alacaktır. Tarih bize şunu öğretmiştir ki, koşullar ve gelişmeler ne kadar, ağır, iç karartıcı olursa olsun, Türk halkı her zamanki eşsiz sağduyusuyla bu acılı günleri geride bırakacak, yeniden yeryüzünün mazlum ülkelerine örnek ve lider bir ülke konumuna yükselecektir.

:: haklısınız..
Gönderen: Şenol Durmuş / , Türkiye
23 Haziran 2010
Hocam yürekten katılıyorum..çıkarlarından vazgeçip, insanımızı ne zaman insan olarak görecekler acaba..bu ittihat-terakki oyunlarını ne zaman sona erdirecekler..haberleri izlediğimizde adeta 1.2. dünya savaşı belgeselleri seyrediyoruz..toplumumuz bu yaşantıyı hak edecek ne yaptı merak ediyorum..yüzyıl öncesi halledemedikleri sorunları bizim çocuklarımız yaşamak zorundamı..yazıklar olsun..Saygımla Hocam




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Savaş Cinayettir!
Pkk'nın Ortalıktaki Kara Propaganda Aydıncıkları
Pkk, Millî Kimlik ve Güney Azerbaycan Türkleri
Adettir Bidattır Da!
Gündemdeki Köy İsimleri Değişimi!
Daldan Dala!
Dünden ve Gündem

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kimi Kime Şikâyet Edeceğiz?!
Reactionem!
Boğanlar ve Boğulanlar…
Devrimler ve İlkeler!
Monolog...
Despotizmin Hâlleri…
Aydınlarımız ve Biz!
Dil Meselesi…
Mevzular Derin!..
Makûs Talih…

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Haccac-ı Fırat [Şiir]
Aklıma Şaşıyorum! [Şiir]
Sürgünler Şehri [Şiir]
Son Arzu… [Şiir]
Kimdir Gelen! [Şiir]
Uzaklar [Şiir]
Derkenar [Şiir]
Adamım! [Şiir]
Kars Eli [Şiir]
Derdimend! [Şiir]


Cahit KILIÇ kimdir?

‎"Kalem erbâbı olmak sadece ona buna çatmak değil, zaman zaman da hayatın küncüne kelimelerden çenet taşı koyabilmektir!. . " (Cahit Kılıç)

Etkilendiği Yazarlar:
Divan şairleri, divan şiiri. Ve elbette ki XX. yüz yıl şairlerimiz.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Cahit KILIÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.