Fırtınalar insanın denizi sevmesine engel olamaz. -Maurois |
|
||||||||||
|
Dayanaklı olamayacaksan eğer, sakın aşık olma! Sana yüklenen aşksı anlamlar yalnızca kendinden olmalıdır, yoksa yok sayarsın seni…Çünkü onsuz duygular yetim gibi, kimsesizdir. Şefkatin renginden yoksun ve yoksuldur. Başın ağrır, susuz ve gıdasızsındır, açlığa ramak… Önce ısınırsın bir kış günü, gürül gürül yanan bir soba gibi. Sonra seversin köz köz, nâr gibi, kavrulursun iç dünyanda. Bir ormanda kaybolmuş pirüpâk havasın, akranda kesilen nefes gibisin! Gittikçe derya derya çoğalıp, sineni yakan ateş gibi hummaya yakalanmışsın. Sonra bir bakmışsınki tutkunsun, tutulmuşsun delicesine. Hapislerdesin, hücrelerde dudakların çatlak…Ağrı dağındasın erişilmez, dumanlıdır başın…Onsuz yaşayamayacağını düşünürsün, hatta ölmeye ölmek için varsın. Çünkü çok sevmişsin onu, çoktanda öte, inanmışsındır…İşkencelere ramak… Gururun incinir bir çok kere, onurun zedelenir. Onu mutlu etmek için adeta seni incitenlerden dahi sevgi dilenir, ipotek edersin yüreğini. Hiç bir şey umurunda değildir ondan başka, varsada yoksada o vardır dünyanda, yalnızca o. Cennettesindir artık, nereye baksan, nereye gitsen, onu görürsün. Tabiat, yemyeşil çimenler, buğday başakları. Onun tellerine benzetirsin esen rüzgârı. O kokar sanki! Cehennemi yaşamaya ramak… Taparsın ona bir ilâh gibi, ona baktığında Tanrı’yı görür gibi secde edersin. Kâbendir artık senin! Ona olan inancınla, geceleri yanan mum olmuşsun fitil gibi…Süregiden aşk yangınlarında tavaf eylemişsın. Okuduğun kitaplarda sayfa sayfa, ayrılıklara ramak… Gün gelir ayrılma vaktidir artık. Bahaneler hazır. Senin aşkın, onunsa prensipleri vardır. Geri çekilirsin ya da o çekip gider… Aşk ölmeye mahkûm, aşk işkencelerde! Aşk boynu bükük… İdam sehpasını hazırlarsın acılar içerisinde, binbir sorular içerisinde kıvranır, muhakeme edersin kendini, uyku girmez gözlerine! Nedenler, niçinler ve yalvarmaların yer bitirir seni. Ama onun umurunda değildir! Alışmaya ramak… İçinde yanan ateş yavaş yavaş Diner, köz yakmaz artık canını, aldatıldığını ya da kandırıldığını düşünürsün. İmkânsızdır der, kendini teselli edersin, ya da onu tüm acılara rağmen yaşadığın için kendini şanslı sayarsın. Buruktur tebessümlerinin tadı. İnat edersin, ve bakarsın ki, köz kül olmuş, içinde kılvılcımlar nefret-i neftî. Ondan nefret ettiğini düşünürsün, nefret edersin. Aşkın diğer bir adınında nefret olduğunu söyler teselli bulursun. Tövbelere ramak… 16/05/2010
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Sevgili Özbek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |