..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"...öyküyü yazan bilge, beşinci ya da altıncı göbekten kral torunu olduğumu ortaya çıkaracak şekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Gerilim > Barış Ünlü




25 Aralık 2009
Ölü Katilin Öyküleri - 5  
Barış Ünlü
İntikam kaldığı yerden devam ediyor.Sıra ise Ölü katilin babasının en yakın arkadaşları Yavuz ve Serkan’da.Onlarda hiç bilmedikleri bir esrarengiz saldırıyla yıllar öncesinden kalma bir günahın hesabını verecekler.


:BBII:
ÖLÜ KATİLİN ÖYKÜLERİ

5.ÖYKÜ

(İntikam kaldığı yerden devam ediyor.Sıra ise Ölü katilin babasının en yakın arkadaşları Yavuz ve Serkan’da.Onlarda hiç bilmedikleri bir esrarengiz saldırıyla yıllar öncesinden kalma bir günahın hesabını verecekler.)

Günler geçiyor ve toplumu içindeki korkunçluk son hızla devam ediyordu.İnsanlar köşe başlarını dönerken birkaç saniye düşünür olmuştu.Kimse ölümün nereden geleceğini kestiremiyordu.Yine böyle günlerden birisinde iki eski dost olan Yavuz ve Serkan ölen dostları Bora’nın anısına ve de zenginliklerini cümle alem gösterircesine İstanbul’un herhangi bir restorantını kapatmışlar ve de baş başa hem yemek yiyorlardı hem de arkadaşlarını yad ediyorlardı.Yavuz saroşta olsa, ölen dosttu Bora için şunları diyerek girmişti söze
‘’Ya bu Bora’yı kim öldürmüş olabilir ki Serkancığım.’’Serkan ise durgun bir halde Yavuz’un dediklerini pek te anlamadan der ki
‘’Ne dedin dosttum?’’
‘’Ne diyeceğim Serkan.Bora’yı kim, hangi sebebten ötürü öldürmüş olabilir diyordum sana; ama senin aklın başka yerlerde herhalde.’’
‘’Ne bileyim Yavuz, Bora’yı kim öldürmüş.Ben bu güne kadar kimsenin ardından konuşmadım ki şimdi konuşayım.’’
‘’Peki biz buraya dosttumuzu yad etmeye gelmedik mi?Bu yüzden bu restorantı kapatmadık mı dosttum?’’
‘’Kapattık biliyorum ama biz buraya dediğin gibi yitirdiğimiz bir arkadaşımızın güzelliklerini konuşmaya geldik.Onu kimin öldürdüğünü düşünmeye değil.’’Yavuz biraz içerlemişti arkadaşı Serkan’ın bu kendisini umursamaz tavrını.Bu yüzden biraz hava almak istercesine oturduğu yerden ayağa kalkarak
‘’Ben bi tuvalee gideyim iyi olacak.’’Serkan birden başını ayakta ve karşısında duran Yavuz’a çevirerek anlamsız bakışlar altında der ki eski dosttuna
‘’Burada tam da yemeğin ortasında ne oldu da kalktın.’’
‘’Tuvalete gideceğim dedim ya.’’
‘’Onu tabi ki de duydum Yavuz.Ben dediğinin arkasındaki manayı soruyorum sana.’’
‘’Ne manasıymış bu?’’
‘’Ne olacak ne fazla bir şey yedin ne de çokça fazla içtin.’’
‘’Hayır Serkan efendi çok içmedim.’’
‘’Ama ayakta durmakta zorluk çekiyormuşa benziyorsun buradan bakınca.’’
‘’Oradan öyle gözükebilirim ama hiçbir şey sandığın gibi değil.’’
‘’Ne demeye çalışıyorsun?Bak hem sarhoşsun ne diyeceksen de ;ama otur şuraya da öyle de.’’
‘’Bak bana iki de bir sarhoş falan deme yoksa bozuşuruz seninle.’’
‘’Ne bozuşmasından bahsediyorsun biz seninle zaten aynı yerde aynı işi yaparak ortak çalışmıyor muyuz?’’
‘’Olabilir...’’
‘’Olabilir diyorsan bu tafran ne şimdi.’’
‘’Senin hiçbir şeyin farkında olmamandan dolayı tafra yapıyorum tamam mı aldın mı istediğin cevabı.’’
‘’Ne olmuş bize Bora’yı öldürenlerden o polisin işi bizim değil ki.’’
‘’Haklısın polislerin işi Bora’nın cinayetini araştırmak ;ama ortada bir ilginçlik var.’’
‘’Ne ilginçliği?’’
‘’Sen gerçekten de hiçbir şeyin farkında değilsin.Bir de bana sarhoş diyorsun utanmadan.’’
‘’Lafın neyse saklama ağzında da söyle ne söyleyeceksen tamam mı?’’Yavuz birden yerine oturur tekrardan ve karşısında kendisini dinlemeye koyulan arkadaşına başlar anlatmaya içindekileri bir bir
‘’Bak Serkan, Bora öleli 4 gün oldu tamam mı?’’
‘’Evet bu ikimizde biliyoruz neden soruyorsun ki şimdi bunu?’’Serkan iyice sabırsızlanmıştı.Karşısında duran dosttunun ne diyeceklerini düşünürken birden başa sarıcağını düşünüyordu yine.Yavuz ise hiçbir şeye aldırmadan devam ediyordu sözlerine
‘’Tabi ki biliyoruz öldüğü günü.Ben buradan bir yere varacağım tamam mı?’’
‘’İyi var bakalım merakla bekliyorum nereye varacağını.’’
‘’Bora’nın ölümünden de tam 10 gün önce de Müfit öldürüldü bir meyhanede.Öldüren de hala belli değil üstelik.’’Serkan arkadaşının nereye varacağını merak ederken bir de Müfit diye birisi çıktı ortaya
‘’Müfit kim ya?’’Yavuz ise arkadaşının iyice unutkan olduğunu düşünerek
‘’Hatırlamadın mı bizim eski mahallenin bitirimlerinden olan Müfit’i.’’
‘’Gerçekten çıkartamadım vallahi.’’
‘’Yapma ya ben sarhoşum hatırlıyorum ayık olsam dünyayı yerinden oynatacağım herhalde.’’Serkan ise anlamsızca arkadaşına
‘’İyice anlat şu Müfit’i de tanıyabileyim kim olduğunu.’’
‘’Hani sen, ben ve Bora’yla birlikte göz koyduğumuz bir karısı vardı.’’
‘’Oğlum üçümüz birlikte çok karıyı harcadık alemde.’’
‘’Onu geç.’’
‘’Geçeyim de karının adı neydi bari onu söyle.’’
‘’Zehra.Hatta biz ona taş Zehra derdik.’’Serkan kendi kendine durumu tartıp düşünürken Yavuz ise
‘’İnşallah şimdi hatırlamışsındır.Az o Zehra’yı kandırıp kocanı öldürürüz deyip halletmiştik.’’Serkan birdenbire Zehra’yı yüzünü gözlerinin önüne getirerek tanır.
‘’Hatırladım ulen.’’
‘’Hele şükür be dosttum sonunda yani.’’
‘’İyi de Müfit onu öldürmedi mi?’’
‘’Öldürdü hatta küçük oğlu Engin’i de öldürmüştü.’’
‘’Hani şu Zehra’yı zehirledikten sonra oğlunu da tüpü açıp sonra da evi kilitleyerek öldürme olayı diyorsun.’’
‘’Aynen.’’
‘’İyi de nasıl ölmüş Müfit?’’Yavuz şimdi Serkan’ın olaylara vakıf ve bağlandığını görerek arkadaşını daha da bu taraflara çekmeye başlar.
‘’Müfit sen bilmezsin o olaylardan sonra iyice bataklara düşmüştü.Sonra bir süre kaçsa da polislere yakalanmıştı ama sonradan bir şekilde af maf derken yırtmıştı paçayı anlayacağın.’’
‘’Eee! Sonrasında neler oldu Müfit’e.’’
‘’Oğlum sen bu Müfit tamamen mi unuttun ya.’’
‘’Ne bileyim ben o olayı bile hatırlamak istemediğimden silmiştim onu.’’
‘’Her neyse sonralarda Müfit kendisini tamamen içkiyi verip sokakta kalanlar gibi olmuştu.’’
‘’Sonuç?’’
‘’Sonuç ise 14 gün önce küçük bir meyhanede çikolatanın içine zehirli böcek sokulan paketi açtığından böceğin zehirli saldırısından ötürü mort olmuştu.’’
‘’Deme ya kötü bir son desene.’’
‘’Aynen.Ama dahası var.
‘’Nedir devamı?’’
‘’Birileri orada bir kağıt bulmuşlar orada da ölü katil diye bir isim yazıyormuş.’’
‘’Ölü katil mi o da ne öyle?’’
‘’Bilmem ama büyük ihtimalle seri katil.’’Serkan birden irkilerek
‘’Ne seri katili ya o sadece Müfit öldürmüş.’’
‘’Ama işler bildiğin gibi değil Serkan efendi.’’
‘’Nasıl yani?’’
‘’İşte ben bu yüzden sana Bora nasıl öldürülmüş dedim az evvel.’’
‘’İyi anlatta öğreneyim ne gerçek ne yalan.’’
‘’Olaylar Müfit’in ölümüyle başlıyor Serkan.Müfit o gece ölürken o kağıtın diğer yüzünde bizim Zehra’nın ölmeden önce kocasına yazdığı mektup bulunuyor.Ve o mektupta da bizlerden bahsediyor.’’
‘’Deme ya.’’
‘’Dedim bile devamı ise o mektubu veren kişi yani Ölü katil denen şahıs 4 gün önce de Bora’yı ilginç bir öldürme sitiliyle öldürüyor.’’
‘’İlgiç derken.’’
‘’Bora’yı iş yerinden ayrılırken adamlarıyla birlikte hepsini birden japon yıldızı denen ve ninjaların kullandığı kesici küçük aletleri kullanarak onları da adamların ve Bora’nın üzerine fırlatarak yapıyor.’’
‘’Neye varmak istiyorsun Yavuz?’’
‘’Demek istiyorum ki kendimize dikkat edelim.Çünkü Bora ile Müfit tanışıktı ve Bora, Zehra’nın, Müfit tarafından öldürülmesinde bizler kadar rolü bulunuyordu.’’
‘’Biz öldürmedik mi Zehra’yı?’’
‘’Ama biz Müfit’i kışkırtarak karın herkese kendisini pazarlıyor seni aldatıyor demedik mi?’’Serkan şimdi her şeyi daha da iyi anlamıştı ve ağzından sadece
‘’Doğru.’’diye bir kelime çıkar ancak.
‘’İşte şimdi puzzle’ın tüm parçaları birleşti.’’
‘’Nasıl???’’
‘’Birisi ya da birileri önce Müfit’i sonra da Bora’yı öldürdü.Kısacası sıra artık bizde olabilir.Nedeni ise Müfit’in karısı olan Zehra’yı tanıyan birisi Zehra’nın yerine intikam alıyor olabilir.’’
‘’Peki kim bu Ölü katil.Bizde tanıyor muyuz onu ve de Bora ile Müfit’te bizim kadar tanıyor muydu onu?’’
‘’Orasını artık hiç kimse bilemez ;ama karşımıza çıkarsa bir gün artık ne yaparız ya da o bize ne yapar bilemem.’’der ve oturduğu yerden doğrulur.Bunu gören Serkan ise
‘’Nereye gidiyorsun şimdi durup dururken.’’
‘’Nereye olacak az evvel izin vermediğin tuvalete.’’
‘’İyi dikkat et.’’
‘’Abartma tuvalette mi bitirecek işimi.’’
‘’Belli olur piskopata.’’der ve Serkan’ın korkusu giderek artmış olur böylelikle.

O esnalarda ise restorantının arka girişinde içeride olanları zor da olsa duyan ve gören birisi küçük bir camdan içeriyi gözleyerek der ki kendi Kendine
‘’Olacakları iyi anlamışsın Yavuz.O nedenle sen sonraya kaldın adamım.’’diyerek restorantın arka girişinden bir yarasa gibi süzülür içeriye.Restorantın arka girişinde bu gizli adamın karşısına ilk olarak yemek yeri çıkar.Burayı karşısında göreceğini biliyormuşcasına sakin davranarak yerden ayağa kalkar ve karşısında duran aşçıyı görerek ona yaklaşır ve der ki
‘’İçeridekilere özel bir paket siparişi gönderildi.’’der ve ardından gizlediği paketi göstererek uzatır aşçı başına
‘’Bu da ne şimdi bizim yemekler yetmiyorda başka yerden de mi yemek geliyor.’’
‘’Ben ne yapayım aşçı başı emir böyle.Çalıştığım dükkana telefon geldi ve beni buraya yolladılar.Ben şimdi elim boş ve bana verileni satamadan mı gideyim.’’
‘’Haklısın kardeşte ben bunu götürürsem de patron bana kızar.O da içeri de uzaktan bir yerde durup özel misafirlerin bir isteği olduğunda ilgileniyor.Ben bu gidipte götüreremem ki.’’
‘’Yapma ya ben ne derim şimdi patrona?’’diye döğünmeye başlar adam.Aşçı başı ise durumun vahim olduğunu görüp
‘’Tamam lan götürelim ne yapalım.’’derVe paket tezgahın üzerinde açılır.Ama paket açılsa da ne olduğu görülemez.Nedeni ise paketin içinde bulunan şey bir tabakla kapatılmıştı.Aşçı başı tabağı kaldırıp bakmak isteyecekken o anda adam durumun kötüye gideceğini her şeyin berbat olacağını görerek elini hemen beline ve belinde bulunan silaha atar.Silahı kaptığı gibi silahın ucundaki susturucu ile aşçının arkasından dayadığı silahı ateşler.Yemek bölümünde bulunan diğer 5 kişi ne oluyor diyerek aşçı ve yanındaki adama bakınırken birden karşılarında beklenmedik bir durum cerayan eder.
Ne olduğu ve kim olduğu belli olmayan adam silahı doğrultmuş ve odada bulunan beş kişiye bakıyordu.
‘’Ya ses çıkarmadan durursunuz olduğunuz yerde ya da hepiniz tek kurşunla can verirsiniz.’’der o esnada odada bulunan ve de bulaşıkları yıkayan kişi adama bakıp
‘’Lütfen bizi serbest bırak bizim hiçbir suçumuz yok ki.’’der ama artık her şey için çok geçti.Adam üzerine doğrulttuğu kişilere bakarak hiç de acıma duygusu olmadan
‘’Ben size ses çıkarmayın demiştim ama.’’der ve silahındaki ölümcül kurşunları yerinden çıkartıp tek tek restorantın yemek bölümünde çalışan 5 kişnin üzerine yollar.Beş kişi de direkt olarak beyinlerine gelen kurşunla teker teker yere yığılırlar ve de canlarını tanımadıkları bir adamın aracığılıyla azraile teslim ederler.odada bulunan herkesin ölümüyle rahatlayan ve işlerinin yoluna gireceğini düşünen adam birden restorantın diğer bir kısmı olan yemek yenilen yerden tıkırtılar ve ayak sesleri duyar.Ve hemen silahını susturucusuyla beraber beline koyup saklanmak için bir yer arar kendisine.

Yemek yenilen kısımdan yemek yapılan kısma gelen garsonlardan birisi kapıyı açıp içeriye diğer siparişleri almak ister ;ama birden olduğu yerde öylece donakalıp durur ve önündeki manzaraya bakar.Yıllardır birlikte çalıştığı 6 kişinin cesedi yerde öyle boylu boyunca uzanmış yatıyordu.Gördükleri karşısında neye uğradığını şaşıran garson birden arkasında bir silah kabzası hisseder.Ve sessizce arkasına döner.Ama döndükten sonra karşısında gördüğü adam onun hem sonu olacaktı hem de hayattayken gördüğü son kişi olacaktı ve de öyle oldu.Adam silahın masaya bırakıp boynundan yakaladığı garsonun boğazını son gücüne kadar sıkar.Birkaç dakika boyunca garson ölümden kurtulmaya çalışır.Adam ise öldürmek için ant içmiş gibi garsonun boğazına öyle bir sarılır ve sıkar ki birkaç dakikanın sonunda adam garsonu bıraktığında garson sessizce yere düşer ve ölür.Garsonun ölümüyle birlikte hiç vakit kaybetmeden garsonun kıyafetlerini çıkartıp kendi kıyafetlerini de bir kenara attıktan sonra garsondan aldığı kıyafetleri alarak odadaki aynanın önünde kendisine bakar ;ama aniden siparişlerin geciktiğini fark eden restorantın patronu yemek bölümüne gelirken.İçeride bulunan gizli adam hemen toparlanır.Ve yanında paketin içinde getirdiği üzeri tabakla kapatılmış olan tepsiyi de alıp silahını da tepsinin altına koyduğu elinde tutarak kapıya gelir.Tam patron kapıyı açıyordu ki kapıyı adam açar.Fakat patron kendisinin böyle birisini çalıştırmadığını görerek adama der ki
‘’Sen de kimsin ne arıyorsun iş yerimde.’’der ama karşısındaki adam ucuna susturucu takılmış olan silahını hiç durmadan ateşler ve patrounu kalbinden vurur.Patron yere düşecek gibi olurken tek eliyle adamı yakalayarak kenara bırakıverir öylece gizli adam.Ve vakit kaybetmeye tahammülü olmayanlar gibi ilerler kısa adımlarla ve masaya yaklaşır.İçeri de ise ayakta duran 4 koruma ve masada oturan Serkan dışında kimse bulunmuyordu.Adam, Yavuz’un bulunmadığını görerek bir anlık endişeye düşer ;ama işini o olmasa da yapmak istiyordu.Ve bu yüzden masaya yaklaşıp Serkan’dan icazet aldıktan sonra küçük tepsiyi masaya bırakır ve yemeğin üstünü kapatan tabağı da alıp geri çekilir.Geri çekilirken silahını da tepsiyi boş eliyle bırakırken dolu elindeki silahıda bu esnada tepsinin altından diğer eline geçirir tabi ki tepsiyi de bu arada geçirip geriye çekilir.
Serkan ise önüne açılan yemeğe bakarken birden çok olur.Çünkü önüne bırakılan da ölmüş bir insanın kalbi duruyordu.Ve kalp çok çok önceden alınmış olacaktı ki iyice solmuş ve kararmış bir haldeydi.Serkan yanında ve ayakta duran garsona ne oluyor dercesine bakarken adamlarda gizli adama biraz yaklaşıp bakıyorlardı.
‘’Bu da ne oluyor garson?’’
‘’Yemek efendim.’’
‘’Böyle yemek mi var da önüme koyuyorsun?’’
‘’Siz yemeğe bilirsiniz ;ama o kalp gibi soldu Müfit ve Bora.’’Serkan denileni anlasa da garsonun amacını anlamak istercesine
‘’Ne demeye çalışıyorsun sen garson?’’
‘’Bunu...’’diyerek tepsiyi bir kenara atıp silahını konuşturmaya başlar.Bir şairin kelimeleri konuşturması gibi.Silahı gören korumalar adama yaklaşırlar ;ama adam anında üzerine kim geliyorsa silahı anında ateşler ve korumaların hepsini de tek tek ve anında yere serer.Korumalar ise daha karşılık fırsatı bulamadan kendilerini yerde ve cansız bir şekilde bulurlar.Serkan ise ne olduğunu dahi anlayamadan yere kapaklanmak ister ;fakat adam onu elbisesinden tuttuğu gibi masaya çarpar ve kırılan masayla birlikte Serkan şimdi gerçekten de kendisini yerde bulur.

Her şey olup biterken aldığı alkolün etkisiyle tuvalete gidip hacet gören Yavuz sakin bir halde içeriye girer.Etrafına bakınırken tek tek ölen korumaları görür.En sonunda Serkan’la birlikte yemek yedikleri masaya gelip oraya bakar.Ve arkadaşı Serkan’ı kırılan yemek masasının üsütünde kalbi sökülmüş bir halde öylece bulur.Neler olduğunu anlamaya çalışan Yavuz
‘’Demek sıramız erken geldi.’’diyerek yetinebilir içinde olduğu durumu özetlercesine.O anda da arkasında bir el kendisine doğru uzanıyordu.Hiçbir şeyin farkında olmayan ve aldığı alkolünden ötürü her şeyi normak karşılamaya başlayan Yavuz kendisine uzanan eli de fark etmez.
Daha sonrasında ise Yavuz’a uzanan el birden ve aniden Yavuz’u tutup çevirir ve Yavuz’un kendisine bakmasını ister.Yavuz karşısında gördüğü adam bakarak
‘’Demek sendin Bora’yı, Müfit’i ve de Serkan’ı öldüren.’’
‘’Aynen öyle.’’der gizli adam.
‘’Ölü katil sen misin yani?’’
‘’Evet.’’Yavuz adamın biraz çelimsiz olduğunu görerek
‘’Demek Ölü katil düşündüğümün dışında biriymiş.’’Gizli adam, Yavuz’un diyeceklerini merak ederek
‘’Ne bekliyordun ki karşında?’’
‘’İnsan azmanı bir herif.’’
‘’İllahi katiller insan azmanı mı olur.Ben birçok katilin beklediğinin altında olduğunu bilirim.’’
‘’İyi dediğin gibi olsun da bana ne yapacaksın.’’
‘’Diğerlerine ne yaptıysam.’’
‘’Yani ya bir japon yıldızı sonum olacak ya bir böcek ya da kalbim sökülecek yerinden öyle mi?’’
‘’Hiçbirisi olmayacak.’’
‘’Ama diğerlerine ne yaptıysam onu da sana yapacağım demiştin.’’
‘’Evet dedim ;ama seninde herkesten her bir ölüden farkın var ve ona göre öleceksin.’’
‘’Ben de ki fark ne?’’
‘’Gerek alkol olsun gerekse uyuşturucu türü şeyler olsun seni rahatlatıyor.’’
‘’Dersine çalışmış gibisin.’’
‘’Evet çalıştım.Ve seni rahatlatacak bir ölüm sunacağım sana.’’
‘’Nasıl bir rahatlama olacak bu?’’
‘’Ömrümde hiç rahatladığın gibi olmayacak.’’
‘’İyi yap da bitsin işin.’’der Yavuz iyice boşlamışcasına.Ama zaten kendisi de biliyordu engel olmaya çalışsa öldürülmesine pek te bir fayda olmayacaktı ha bir gün önce ha bir gün sonra eninde sonunda ölümün sıcaklığını tadacaktı.Ve o yüzden salmıştı vücudunu kendisini öldürecek kişiye.Adam ise cebinden çıkardığı küçük bir iğneyi gösterir Yavuz’a.Yavuz’da gördüğü iğneyle birlikte adama
‘’Demek sen de uyuşturucu verip öldüreceksin beni altın gibi bir şey olacak ölümüm.’’
‘’Altın vuruş...Sen öyle de düşünebilirsin ama göreceksin nasıl öldüğünü.’’adam hemen Yavuz’un elbisesini sıyırıp iğneyi koluna saplar ve sonuna kadar iğnedekini boşalttıktan sonra geri çelikmeye başlar.Yavuz ise
‘’Nereye gidiyorsun ya daha yeni başladık ölümümü görmeyecek misin?’’
‘’Göreceğim ama bunu biraz uzaktan görsem daha iyi olacak.’’der ve iyice geriye çekilip yemek bölümünün giriş kapısına kadar gelir. Yavuz ise tanımadığı adamın ne yaptığını merak ederek
‘’O kadar uzakta durmana gerek alt tarafı rahatlayarak öleceğim.’’
‘’Doğru hem rahatlayıp hem de öleceksin.Burası hayatında son gördüğün yer ben de son gördüğün yüz olacağım.Öldürdüklerim için son gördükleri kişi olmak inanılmaz güzel bir duygu benim için.’’
‘’Eminim benim içinde öyle olacak.’’diyerek yetinir.Ama hala adamın neden bu kadar da çok uzaklaştığını anlayamadan öylece durduğu yerde kalır ve birkaç saniye içinde aldığı iğnedeki zehirin etkisiyle birdenbire hiçbir şey anlamadan vücudunda bir şeyler fazlaca arttığını hissetmeye başlar Yavuz.Bundan sonra ne olacak diye meraklanırken adama dönüp kendisine ne yaptığını sormak isteyerek der ki
‘’Bana ne yaptığını öğrenebilir miyim?’’Adam hiç istifini bozmadan Yavuz’a bakarak der
‘’Vücuduna seni şişirtecek bir zehir verdim ve sadece bir dakika içinde şişip sonra da patlayıp öleceksin.Vücudunun parçaları etrafa dağılacak çil yavrusu gibi.’’Yavuz duyduklarına şaşırıp kalır ama neden böyle yaptığını anlamak istercesine der ki
‘’Hani beni rahatlatacaktın niye böylesine kalkıştın ki başka bir ölümle yapsaydın olmaz mıydı?Buna yaptığın bir hatta büyük bir eziyet ve işkence.’’
‘’Olabilir.Herkesin bir ölüm şekli var.Seninki de bu Yavuz.’’
‘’Olabilir mi diyorsun sadece.’’
‘’Evet.’’
‘’Peki neden Bora, Serkan, Müfit ve beni alıyorsun hayatın içinden?’’
‘’Çünkü babamın annemi öldürmesinde rolünüz vardı üçünüzün babamında annemi öldürmesi hataydı.’’Yavuz babamın sözünü duyunca Engin’in öldüğünü bildiğinden bunun olmadığını adamın yalan söylediğini düşünür.Ama yine de sorar.
‘’Babamın derken.’’
‘’Evet babam Müfit.’’
‘’Yoksa sen Engin misin?’’
‘’Hiç hatırlamayacaksın zannettim.’’
‘’Diğer öldürdüklerin bunu biliyor muydu?’’
‘’Serkan hariç biliyorlardı.Onları öldürürken bazı gerçekleri iletiyorum.’’
‘’Bana da iletmiş oldun yani.’’
‘’Evet.’’
‘’Peki bu zehrin panzehiri yok mu?’’
‘’Var ama bu zehir birkaç dakikada öldürdüğünden zehiri versem de etkisini hemen gösteremez.Panzehir ancak zehiri aldıktan 10 saniye sonra verilebilir.Sen de zaten bu süreyi çoktan geçtin Yavuz.’’Yavuz artık ölümünün kesinleştiğini ve berbatça olacağını anlamıştı.
‘’Peki kaç saniyem var onu söyle bari ölmeden dua ederim.’’
‘’15 saniyen var ama dua etmesen de olur.’’
‘’Neden?’’
‘’Alkollüyken ettiğin duanın hayrı mı olur sence?’’
‘’Doğru.’’dedikten sonra Yavuz iyice şişmeye başlar.Engin yani Ölü katil ise geri saymaya başlar.
‘’10...9...8...7...6...’’Yavuz giderek şişiyor ve daha da ölüme hatta patlamaya yaklaşıyordu.Ve Ölü katil saymaya devam ediyordu kaldığı yerden
‘’5...4...3...2...1... ve güle güle Yavuz!’’Demesi üzerine Yavuz 75 kilodan şişerek geldiği 200 kiloyla olduğu yerde günahın içine batarak patlar ve havada her bir yere uçuşan parçalarıyla son bulur.Ölü katil ise tam Yavuz’dan birkaç parça üzerine gelirken yemek bölümüne girer ve
‘’Elveda Yavuz ve Serkan.’’diyerek kapıyı kapatır ve parçaların üzerine gelmesinden kurtulur.Ölü katil ise hızla yemek bölümünde öldürdüğü 7 adamın arasından geçerek kapıya gelir.Ve arkasına bakıp der son olarak
‘’Beni görüpte günah içinde yaşayan kim varsa korksun ya onları imana getiririm ya da hepsi ölümü tadar.Ben kendini dünyayı günahtan kurtarmaya adayan Ölü katil.İşe önce yakınlarımdan başladım sıra diğer tüm günahkarlarda...’’diyerek kapıyı kapatıp karanlığın içine karışarak kaybolur gider Ölü katil...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın gerilim kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölü Katilin Öyküleri - 1
Ölü Katilin Öyküleri - 9
Ölü Katilin Öyküleri - 3
Ölü Katilin Öyküleri - 7
Ölü Katilin Öyküleri - 6
Ölü Katilin Öyküleri - 8
Ölü Katilin Öyküleri - 4
Ölü Katilin Öyküleri - 11
Ölü Katilin Öyküleri - 10
Ölü Katilin Öyküleri - 2

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yakalım Bedenlerimizi [Şiir]
İçinde Senin Olduğun Sevişmeler [Şiir]
Hayallerdeki Sevişmelerimiz [Şiir]
Toprağa Düşen Yitik Hayatlar [Şiir]
Bir Mezar [Şiir]
Bir Sevda [Şiir]
Aç Kalbini Yüreğime Doğru Güzel Kız [Şiir]
Issız Yürek... [Şiir]
Deniz Gözlüm [Şiir]
Kısa Bir Söz [Şiir]


Barış Ünlü kimdir?

Ben Barış Ünlü. 1990'dan beridir hayatla bir olup yaşayıp gidiyorum. Herkesin yazar olması için destek olmaya ve de kendiminde yeteri kadar hatta yeterinden daha fazlasını yaparak sizlere ve bu siteye üye olan ya da olmayıpta bu sitede dolaşan herkese güzel şiirler, denemeler, öyküler ve de romanlar yazarak sizlere güzel şeyler yaşatmayı umuyorum. Bu yüzden buradayım ve de burada olmaya devam edeceğim. Ben sizlere ve sizin gibi okur severlere açılıp oradan da hayalim olan yazarlık serüvenine katılıp büyük ve adı her daim söylenen hatırda olan bir büyük yazar olmayı hedefliyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
ORHAN VELİ'DEN BAŞKASI ASLA


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Barış Ünlü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.