İnsan gülümsemeyle gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır. -Byron |
|
||||||||||
|
Evlilik çocuklar ve yaşam bizi kendine öyle bir bağlamakta ki, ne yaşımızı tam anlamıyla yaşayabilmekte ne de kendimizin değerini fark ettirmekte.. Söz aile ise sükût edip dinlemek lazım değil mi? Nice şahsiyetler, müptela zenginliğe olan ihtiraslarının yerine sevgiyi koyarlar. Kendi düşüncelerini empoze ettirmeye çalışan deli akıllılar laf cambazlığına soyunup milleti soyarlar.. Hayatın akışına gerçekten kapılıp kendini aşmak çabası.. İşte bu ehemmiyetsiz şekil, çocukları etkiler yaşamda. Para, mal, mülk; hissettirilmeyen sevgi ve saygının yerini almakta hiç gecikmez… Sevgi olmalı yürekten geçen ve de öyle bezenmeli ki, evliliklerin süsü sübyanlar üzülmesin Ailenin önemi mühim ama sözde olmamalı. İştirak buyurmalı her zaman fiili olarak. İşte size en ufak bir örnek.. Anne yorgun, işten eve gelir. Çocuğu kendi odasında; ya ödeviyle ya da oyun arkadaşlarıyla sohbette… Bu esnada baba da gelir eve. Gün bitmiş ve eve dönmüşlerdir bütün enerjilerini bitirerek Ev rahatlık huzur dur ya.. Ama onlarda maalesef öfke kusma yeri olmuştur.. Kadın her zamanki mutfak telaşıyla oğluna bile selam vermeyi unutur.. Baba hemen açar televizyonu güncel ne var bakmak için.. Oğlan duymuştur geldiklerini, ama yerinden kalkmaya bile tenezzül etmez.. Onu sayan, seven yoktur düşünseliyle yorgundur.. Ne zaman ki, yemek servisi başlarken anne odayı ziyaret eder. Aman Allahım burası ne böyle Oğlum insan bir toplamaz mı! ne bu yatağının hali..bu pislikleri ne zaman attın buraya… laflar o kadar hızlı bir şekilde sıralanır ki... Çocuk daha ağzını açamadan yine laf anne de dir : Hadi hadi sallanma hemen gel bak yemek hazır..zaten başım ağrıyor bütün gün canım çıktı.. Haaa bak ödevlerini bitir hemen yarın sporun var unutma.. Deyip çeker gider.. Çocuk alışmıştır bu düzene hiç yadırgamaz.. Ve günler biraz sohbetli biraz bağırmalı pasif aktif geçer… Hafta sonları gezmekler olur..misafirler en kralından ağırlanır.. Ama oğlanın bir kez düşüncesi alınmaz.. Ve en acımasızlığı da başka çocuklarla kıyaslanır olmasıdır.. Baba bütün arkadaşlarıyla maç, günün politik düşüncelerini…… oğluyla hayatında konuşmadığı kadar konuşur.. Anne desen aynı … Çocuk kendine arkadaş arar bulamaz kafasına göre… Anlatmak bağırmak haykırmak ister … Ama nafile.. Bu aile ortamında sevgi olduğunu belki söyleyebiliriz.. nasıl bir sevgi saygınlık tır ki bu? Göstermelik… Yakınlık yok temas yok hele ki saygı hiç yok.. Bu sevgi açlığını doğurmaz mı sanırsınız Hemde nasıl doğurur..her önüne geçene sarılmak isteği uyandırır insanda.. bazen kıskançlık yapar hiç ummadığınız bir konuda.. Bazen sahiplenme duygusu yaratır.. en mühimi de özgüven eksikliği yapar.. Örnek ailede gördüklerimiz bir kaçı.. en hafif boyutu.. Ama bir de şiddet olduğunu varsayarsak..ne sevgi kalıyor ortada ne saygı.. İşte aile bu kadar önemli toplumda.. İnsanların sadece evlenmek için evlenilir düşüncesi bir sürü kompleks sahibi özgüven eksikliği korkak ve saldırgan insanların doğumuna neden oluyor.. Kendini yetiştiren sevgi dolu olan insan başkalarının hayatlarıyla ilgilenmek yerine sadece kendi ailesiyle meşgul olup sevgiyi onlara ihsan eder. Bu daha eğitimli çağdaş bir topluluğa, sonunda da merhametli ve haklara saygılı ve barışsal ülkeye yönlendirir.. Kimse özgürüm diye başkasının özgürlüğünü çalmaz ve hastalıklı ruhlar akılcı zenginliğe dönüşür.. ve en önemlisi de SAVAŞ lar olmaz.. Bu yüzden çocuklarımızı kral görüp onlarla öyle konuşmalı.. Bağımlı değilde ailesine bağlı yetişkin yapmalı ve daha sı, Sevgimizi candan göstermeliyiz.. Sarılmaktan korkmak yerine, haksızlık etmekten korkmalıyız Bu benim şahsi kanatimdir.. o yüzden bu sözler beni bağlar.. Ama gözlemlerim ve sevgimin kaynağı çocuk yüreğim hep bunun doğruluğunu bana isbat etmiştir.. Bunu paylaşmamda asıl niyet kadınların kendilerini gerçek manada yetiştirip sevgi ve merhamet tohumlarını bütün çocuklarına bırakmalarıdır. (bütün çocuklardaki kastım sadece doğurdukları değil doğurmadıkları diğer çocuklarada) Çocukları gerçekten anne eğitiyor, eşleri bile bazen… Ha, derseniz ki babalar korkuluk mu?.:)) Hayır, asla! İşte onları da bu manada kadını yol gösterici buluyorum.. çocuklarıyla baba arasına mesafe değil yakınlaştırıcı olma konusunda annelerin yol göstermesi gerekliliğini biliyorum, annelik geni annede olmasına karşılık babada yok çünki.. sonradan geliştiği için yine de bunu pekiştiren anne… zor işimiz çok zor ama çok özel. Bursa
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © H.Deniz Hatipoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |