Dünya hiçbir padişaha kalmadı, sana da kalmayacaktır. -Nizamî |
|
||||||||||
|
KİTAPLAR ARASINDA BİZDEN SESLER FÜTURİST YAZARDAN YARININ TÜRKİYE'Sİ : MERSİN MERSİN Ocak 2009’de Cinius yayınlarından çıkan Mersin Mersin romanı ve yazarı Hüseyin İnsan ile kısa bir söyleşi yaptık: Hüseyin İnsan, emekli jandarma astsubayı. Mersin Mersin’de konu iki türlü gelişiyor. Birincisi klasik usul ve esaslar üzerinde geliştiğinden onu herkes anlayabiliyor. İkincisi birkaç kez okumadan sonra anlaşılan özellikler. Çavuş figürü bunun en önemli örneği . Önce bilinen çavuş olarak algılanan.. Çavuşun yerine sol veya sosyal demokrat imgesini koyunca daha bir farklılaşan… Bu özellik belki de bir ilk… Eserin sahibi Hüseyin İnsan’a sordum; Neden yazıldı bu roman? Neden olmasın dedim oturup bir ayda yazdım, iki ay’da düzenleme ve sadeleştirilmesi sürdü. Kitabı Mersin’de yazdığım için konuyu Mersin’de ele aldım ve adı “Mersin Mersin” oldu. Devam “122” ise merkezi Antep yaptım. Boş zamanımı değerlendirmek için yazdım. Yazmak, anlatmak, icra etmek benim hobilerimdir. Konuyu özetleyebilir misiniz? “Kast” kelimesi Hindistan’da çok şey ifade ederken Türkiye için pek bir şey ifade etmediğini başlangıç için düşünülebilirsiniz. Ancak detaya girdikçe arada pek bir fark olmadığını göreceksiniz. Bizim de acayip “kast”larımızın olduğunu herkesin bilmesi gerek diye düşündüğüm için yazdım. Ağalık ve marabalık kastlarına yok diyebilir misiniz? Bir solcunun sağlam bir şekilde “döndüğünü” kanıtlamadan, üst düzey bir kamu görevine geldiğini bırak görmeyi, ihtimal veren var mı? Kapaktaki ters “Mersin” işte bunları anlatıyor. Okurlar, bunları ve kendilerince hayal edip geliştirdikleri yeni kastları gördükleri için kitap bir solukta bitirilmekte ve defalarca okunabilmektedir. Bunun yanında okur kitaba adım attığı an, sağdan soldan bakıp “ne yazmış bu herif” diye düşünmüyor. Ceketi çıkardığı gibi dalıp gidiyor. Okurken neredeyse yaşıyor, çünkü herkesin bir kuşkusu acabası vardır. Bunu gördüğü an bütünleşip okurken neredeyse zaten yaşıyor. Mevcut Durum İçin Neler Söyleyebilirsiniz, Ailenizdeki yabancı gelinleri bir düşünün! Hemen herkes en az bir Kürt gelin söyleyebilir ama çok çok azınız Boşnak, Arnavut, Çerkez veya Gürcü bir gelinimiz var diyebilir. Şu tuhaflığa bakarmısınız, toplumla en çok kaynaşmış olan ayrışıyor, en az kaynaşan neredeyse bütünleşiyor. Bunu iyi not edin şimdi de ikinci örneği tarihten vereyim. Bundan tam bin yıl önce Anadolu’nun hâkimi Bizans farklı “mezhep”ten olduğu için Ermenilere ne yapıyordu biliyormusunuz? “Ya imana gelin ya da katliam” nidalarıyla İran sınırından Anadolu’nun iç kesimlerine sürülüyorlardı. . Netice, adaletsizlik karşısında Ermeniler doğudan gelen Türklerle bütünleşip İslamlaştılar, Bizans’ın da icabına baktılar. Bir devletin yaşamasının temel koşulu adalettir. Olduğu müddetçe öyle veya böyle hayatını idame ettirir. Bizim devletin adalet anlayışı biraz gevşek görünüyor, kendine çeki düzen vermesi gerekiyor. Ülke Gerçekten Tehlikede mi? Roma’nın dışında Anadolu’nun tümünde hâkimiyet sağlayan batılı bir güç yok. Ama doğudan gelen güçler var. Bizde doğumuza özel dikkat göstermek zorundayız diye düşünüyorum. Anlatım Dilinizi Anlatırmısınız? Ben evde, sokakta, kahvede nasıl konuşuyorsam aynen öyle yazıyorum. Kimseye benzeme gayretim de niyetim de ve en önemlisi ihtiyacım da yoktur. Ancak kendimce yaptığım değerlendirmede, Aziz Nesin ve Yaşar Kemal üstatların arasında bir yerlerde durduğumu yada durmak istediğimi düşünüyorum. Sonra İçin Planlarınızı Anlatırmısınız? “Mersin Mersin” kitabının devamı, hatta birazda ürkütücüsü demek olan “122” isimli ikinci kitap yayına hazır. Eylül ya da Ekim gibi raflardaki yerini alacağını düşünüyorum. Bu seri, taslağı yarı yarıya hazır olan üçüncü kitapla sona erecek. Bundan sonra, bir aşk romanı yazmayı düşünüyorum. İSKENDERUN’DAN FOLKLORİK ÖĞELER: “İÇİMDE KALMIŞ SÖZLER” “İçimde Kalmış Sözler” Filber Sapmaz Çolakoğlu’nun kaleminde dile gelmiş. İskenderun’un bugünden kesitleri, yarınlara taşımak gibi bir kaygısı da var yazarın. İnsanın duyarlılıklarını, heyecanlarını, karamsarlıklarını, her türlü duyguyu sade canlı ve akıcı bir üslupla dile getiren bir kitap. Çolakoğlu kitabının önsözünde şöyle tanıtıyor kitabını: İçimde kalmış sözler.” Adlı kitabım, iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde içinde yaşadığımız ortam ve içinde bulunduğumuz toplum ile ilişkilerimiz . İkinci bölümde de yukarda belirttiğim konuların bende bıraktığı izleri şiirle anlatmaya çalıştım. ”İçimde Kalmış Sözler “ adlı kitabım benim ilk kitabımdır. Değerlendirmeyi siz değerli okurlarıma bırakıyorum. “ İskenderun’un gecesini, gündüzünü baharını ve yazını da seriyor gözlerimizin önüne. İskenderun söz oluyor dile geliyor. Sıcak yaz akşamlarında mahalle aralarında ki sohbetleri, sahilindeki gezintileri, capcanlı, sinema şeridi gibi geliyor gözlerimizin önüne. Şu cümleler de ki akıcı canlılık insani bakışa can katıyor.. Ayrılıklar hasretlikler, özleyişler boy boy sıra sıra … yazı olmuş, harf olmuş. “Bu kıyılarda, ne kadar yürüsem doyamıyorum… Yürüdükçe, hafiften başımı döndüren o sarhoşluğa her adımda yeniden aldanıyorum. Tüm özlemlerim, anılarından sıyrılıp, buğulu buğulu bedensi süzülürken hafızamdan, kalbimi özlem sarar maziye dair.” Sonra bir başka sayfada “Günah ve yasakları çiğnemek, fikren ne kadar huzursuzluk veriyorsa bir o kadar da heyecan ve mutluluk veriyordu.” diyor. İSLAMİYETİN ÖZÜ GERÇEK ALEVİLİK “İslamiyetin Özü Gerçek Alevilik” isimli araştırma kitabını Ender Dağ yazmış, kapsamlı ve nitelikli bir kitap, çok sayıda kaynak kitaptan yararlanmış. Dağ, kitabını şu şekilde tanıttı bize:” Tarih boyunca biz Aleviler hakkında çok şey yazıldı. Yazılanların çoğu alevi olmayan kişilerin kaleminden çıktı. Yani Alevi olmayan yazarlar bazı kaynaklardan öğrendiklerini veya bazı kimselerden duyduklarını referans alarak Alevileri anlatmaya çalıştı… .İnsanlar bu yazıları okuduklarında ya da duyduklarında farklı tanıdı Alevileri, kimileri belki kin duydu Alevilere. Halbuki farklı inançlardan olan insanlar Alevileri doğru bir şekilde tanırsa söz konusu önyargılar ortadan kalkacaktır. Ama Aleviler kendilerini anlatmaya bir türlü fırsat bulamadılar. İşte bu kitap Alevileri, Alevilerin dilinden anlatmakta ve bu boşluğu doldurmayı amaçlamakta….İstedik ki hem Alevi kardeşlerimiz bilinçlenip inançlarını öğrensinler hem de bizi tanımak isteyen diğer kardeşlerimiz, bizi bu kitaptan tanısınlar….” REENKARNASYONUN GERÇEKLİĞİ YENİDEN DOĞANLAR “Reenkarnasyonun Gerçekliği Yeniden Doğanlar” kitabını Cevdet Rende yazmış. Rende şöyle tanıtıyor kitabını “ Gazetelerde seyrek aralıklarla da Adana, Hatay ve Mersin’i içeren güney kentlerimizde yeniden doğuş ile ilgili haberlere rastlarız. Bu iddialar genellikle genellikle Arap Alevi kökenli yurttaşlarımız tarafından dile getirilmektedir. Aklın ve bilimsel bir temele dayandırılan bilginin yeryüzünde bütün sorulara henüz kesin ve net yanıtlar veremediği bir dönemden geçiyoruz. Bilimsel bilgi aracılığıyla erişemediğimiz gizemli yanları var hayatın. Reenkarnasyonu da yeniden bedenlenme de bunlardan biridir. Eser, bizden bağımsız bir şekilde dünyayı anlama çabasına hizmet ediyor. Anlama ve dönüştürmek isateyenler için..” GARİP MİRTO “Garip Mirto” Yusuf Aslan tarafından yazılmış oldukça emek ve çabanın ürünü bir roman. Yusuf Aslan romanını neden yazdığını şöyle anlatmış kitabının önsözünde: “ Bir zamanlar bizim elde vardı bizim Garip Mirto” İsminden yola çıkarak bir ulvi insanın, dünyayı ve dünya insanlarını dünya görüşüyle yakından tanıma gayreti içinde oldum ve bir yaşam biçimini öğrenme şansını yakaladım ve açtıkça derinleşen bir konu bir dram olmaya başladı bende bu yolda yazmak suretiyle yolun sonunu yani bir ışık görünceye kadar yürümeye devam etmeye karar verdim.” Yazar Yusuf aslan. 1954'de Malatya’ nın Fethiye köyünde doğmuş. “Garip Mirto” da, yazar doğduğu köy olan Fethiye’nin tarihini ve Fethiyeliler'in hayat hikayelerinin yanı sıra; köy hayatını, emeği ve emekçiyi anlatmış. Kitabını Fethiye köylülerine adamış. Adana da dokuma tezgahlarında ki birikimlerini köyünün toprağı ile yaşam biçimiyle sentez yapmış. Akıcı, rahat okunan, su gibi bir roman yazmış; emek vermiş. Eline sağlık Yusuf Aslan. Başka eserlerini de bekliyoruz. VE DİĞER KİTAPLAR Hatay Tarihi Üzerine Makaleler –: Serdar Yılmaz Saraç Şiir Gibi – Mehmet Beyazıt Kemal DÜZ
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kemal düz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |