Yazar yazı yazmayı başka insanlara göre daha zor yapan insandır. -Thomas Mann |
|
||||||||||
|
Çektim kapıyı. Apartmanın boşluğunda sesler hapsolmuş sanki. Bir ben kıpırdıyorum. Usulca sürtünerek tırabzanlara süzülüyorum hayata. Kalabalığa karışıyor bedenim, damla damla birikiyor korkum. Azalacağında artıyor yalnızlığım. Hafif hafif esen bir rüzgar yüzümü yalıyor. Sanki geceden kalan uyuşukluğu temizlemek istiyor. Bırakıyorum kendimi ona. Üşüdüm sanki. Yele verip gövdemi ilerliyorum. Göl kenarındayım. Mevsim yine yüzünü dökmüş. Yapraklar toprağı örtüyor, ağaçlar hüzne soyunmuş, sarı bir çizgi beliriyor ufukta. Ayaklarım suyun yanı başında… Eğiliyorum kıyısına . Kulağıma bir piyano sesi değdi. İç sesim mi acaba? Çeviriyorum başımı. Kolaçan ediyor bakışlarım her yanı. Ses gittikçe dokunuyor yüreğime. Bıraksam çekip alacak yüreğimi. Takılıyorum sesin peşine. Bir ezgi boyuca yol alıyor düşüncem. Yaprakların hışırtısı eşlik ediyor tuşlara. İçimden uzaklara giden bir tren geçiyor. Vagonlarından birinde bir yaşlı adam… Dayamış başını cama, gözlerinde gideceği yerin isteksizliği… Anılarına sığınıyor. Yokluyorum onunla hafızamı ben de. Bir çocuk beliriyor gözümde. Kolları arasında oyuncağı, sonsuz bir huzur sarıyor hislerimi. Hafif bir gülümseme ilişiyor yüzüme. Baktım yaşlı adamın da çizgileri kaybolmuş. Belli ki onun da içinden bu çocuk geçti. Parmaklar piyanoya sert basmış olmalı ki tren devriliyor, içimdeki çocuk ürkerek ağlamaya başlıyor, susturamıyorum. Bedenim sarsılıyor. Titremeye başlıyor yaşlı adam. Hıçkırıklara boğuluyoruz üçümüz, çocuk yaşlı adamla beraber fırlıyor gözlerimden. Oyuncağı sıkıştı yüreğime. Kırıldı. Topluyorum yüreğime saçılan parçaları. Bir keman eklendi piyano sesine. Sakinleşiyor bedenim. Keman seriyor ruhumu kitapların üstüne. Bu kez genç bir kız karşılıyor. Bir tutam mücadele bir tutam umut ve isyan çalmış kitaplardan. Kemanla piyano yetişiyor genç kızın hızlı çarpan kalbine. Tutuyorum kızın ellerinden yürüyoruz sert ve kararlı adımlarla, bir adam kesiyor yolumuzu, gençliğini fırlatıyor kızın suratına. Kız bağırıyor, adam çekilmiyor önünden. Sert bir susku patlıyor aralarında. Kızın, bir eli sonsuzluğa değecek sandığı bir susku… Kız yürüdükçe adamın uykuları kaçıyor, bir korku alıyor adamı. Kız farkında ama inatçı adam gibi. Sonunda adam anlıyor bu yürüyüşten bıkmayacak kız. Susku da büyüyor. Dönüyor kıza yüzünü, kız da ona; ama bir gölge gibi peşinde adam. Kız yürüdükçe mutlu… Ellerinde başka eller; onun gibi kumral, esmer, beyaz eller ama avuçları umut dolu... Deli yüreklerini alıp yumruklarına savuruyorlar havaya… Kız heyecanlı… Aşk ve mücadeleyle çarpıyor yüreği. Kız dalıyor kalabalıklar içine, yakalıyor herkesi, anlatıyor , yüzündeki ışığı gözlerine tutmaya çalışıyor ; ancak kalabalığın yüzü kıza değil karanlığa dönük. Kalabalık yürüyor karanlığa, kız geçiyor önlerine durdurmaya çalışıyor ama kalabalık kızı ezip geçiyor. Tam o sırada kemanın teli kızın sevinciyle koptu. Bozuk bir ritmle sesi gittikçe kesildi. Kız yorgun düşerek çömeliyor yüreğimin derinlerine. Alıyor gövdesini kalabalıktan ve arkasını dönerek ilerliyor ters istikamete. Arkasından yuhlar kovalıyor, taşa tutuyorlar sözlerini, ezip geçiyor bir küfür. Tam o sırada adam yine beliriyor önünde. “Demiştim” bakışı fırlatıyor ona. Adam tutuyor elinden. Kız kararsız. Sendeliyor düşünceleri, sorular beynini kemiriyor. Kesik kesik inilti yayılıyor bedeninden. Kız, öfkesini savuruyor etrafına, bırakıyor adamın elini. Adam, bu sefer sakin, konuşmuyor, yatıştırdı kızı, başı arkada adamın ritminde ilerliyor, elini eteğini çekiyor kalabalıktan. Adamın elini de savuruyor sokağa ve yürüyor… Koşuyor uzaklara. Kalabalığa olan inancı bir göl kıyısında piyanonun tuşlarına sıkışıp kaldı. Biliyor kız: Sıkışan ruhunu kurtarabilirse piyanonun tuşlarından belki eski günlerdeki gibi yüzünü döner onlara, şayet kurtaramazsa ömrü boyunca ait olamayacağı ama içinde olmak zorunda olduğu o kalabalığın kollarına bırakacak kendini ve içinde onlar gibi olamamanın verdiği buhranla sonu belli olmayan bir hayata adımını atacak. Tam o sırada bir orkestra, ordu gibi gelip dayanıyor gölün kıyısına. Kızı alıp çekiyor ortalarına. Ruhu sıkışmış piyanodan acılı nameler yayılıyor boşluğa. Kız sızlıyor. Eli kulaklarında duymamaya çalışıyor ruhunun sesini . Ney yenilişinin ayinini üflüyor kulağına, kız yerde… Hıçkırıkları karışıyor sese. Tedirginlikle yerde sallanan yapraklara sığınıyor kız. İyice sardılar kızı. Kız ufaldıkça ufaldı . Toprağa girecek sanki. Bir fırtına koptu, gür sesi ve tokmağıyla bir davul yetişti kızın acısına, kovaladı diğer sesleri. Acı silindi kızın kulağından, bedeni titremiyor. Yavaşça çekti kulaklarından ellerini. Kalabalık fırladı davulun gövdesinden, kızı çekip aldı aralarına, bir gülümseme kapladı kızın yüzünü. Kalabalığa olan inancı, su yüzüne çıktı. Davul ruhunu piyanonun tuşlarından söküp kızı kalabalıklar arasına gövdesinde taşıdı. Kız; tüm umutsuzluğunu, hüznünü göle vererek yürüdükçe çoğalan inancı ve güçlü adımlarıyla kalabalığı huzurlu bir keman eşliğinde aydınlığa taşıyor şimdi ! Nilay Akçay
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nilay Akçay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |