"Bir kitabın kaderi okuyanın zekasına bağlıdır." -Latin Atasözü |
|
||||||||||
|
7 Şubat haber programlarında halkımıza bir müjde var sayın hükümetten hain halka; hasta olmak suçluluk psikolojisi. Bu yüzden devletiniz size bakmayacak, hasta olursanız eğer, cebinizden ödeyeceksiniz. Yapmanız gereken, Tanrı'ya bir dilekçeyle başvurmak ve on gün içinde aynı hastalığa iki kere yakalatmaması talebinde bulunmak. Hükümetimiz "...öyle diyo." Sosyal bir devletin amacı, vatandaşlarının sağlıklı ve huzurlu bir yaşam sürmesini sağlamak. Oysa huzurlu yaşam vatandaşlar için değil, suçluluk psikolojisi içinde olanlar için de değil, doğrudan suçluların mâlesef. Gelin, görün ki, adi bir suçtan yargılanan bir insan içerde yıllarca yatarken, hatta suçsuz bir insan suçlu diye yıllarca içerde yatıp, suçsuz olduğu anlaşılınca bir özür bile dilemeden sokağa bırakılırken, devleti silah zoru ile elegeçirerek kendisine çıkar sağlayan kişiler ve buna teşebbüste bulunanlar, bir iki mahkeme sonucu serbest bırakılıyorlar. Kanun olmadı cumhurbaşkanı devreye giriyor ve serbest bırakılıyorlar. Şimdi soruyorum; halktan kaç kişi böyle bir insiyatifle serbest bırakıldı? Her türlü ahlaksızlığı yapan, bankaları boşaltan, kendi yandaşlarına çıkar sağlayan bir yığın kişiden kaçı bir orospunun ahlaksızlığı kadar dikkat çekti / çekiyor. Bazan düşünüyorum, acaba bu insanların devlete getirisi daha mı fazla yoksa devlet dediğimiz şey aslında onların da biz kendimizin sanarak avunuyor muyuz? Ne güzel bir ülke, ne huzurlu bir ortam... Köpük banyolarında tepişirken gebermeyi bile beceremiyoruz. Ahlaksızlığımız on günde aynı hastalığa iki kere yakalanarak devleti zarara uğratmak. Siz devleti korumaya bakın sayın Davos Fatihi... Orda kimin gururunu kurtardınız, devleti hastalanarak zarara uğrattığını düşündüğünüz benim mi yoksa yargının bile içerde tutmayı başaramadığı diğerlerinin mi? Tabii huzur, huzuru hak edenler için, halk için olacak değil ya. Kriz ülkemizi teğet geçti. Ülkemiz olarak görülen AKP ve üstdüzey yöneticiler herhalde. Teğet de onları geçti. Bize ne geçti, nasıl geçti hiç önemli değil. Sosyal devlet anlayışının diğer uzantısı sağlık. Sosyal devleti unuttuğumuz için yeşil kart, sarı kart, kırmızı kart (yoktu, değil mi?Ama olabilirdi.)... Karneyle ekmek, karneyle şeker, karneyle kömür alınan bu ülkede karneyle ömür alınması da normal değil mi? Sanıyorum bir süre sonra da hasta olmak suç olacak. Tanrı'ya başvurun ve sakın hasta olmayın suçluluk psikolojisine kapılıp da. Masraflarınız Unakıtan'ı hasta ediyor. O da htiyaçlarını karşılamaktan kaçındığı doktorlara güvenmeyerek Amerikaya tedaviye gidiyor. Oysa her fırsatta sağlık bakanı ülkemizin tıp alanında dünyanın saygın bir ülkesi olduğunu, her türlü donanıma sahip hastaneler bulunduğunu söylüyor. Tabii, ülkemizdeki bu donanımlar bizler için, sayın bakan ve vekiller için Amerika hastaneleri var. Bizler bu donanımlı hastanelerde kapı önlerinde sıra beklerken, acil servislerde sedyelerden düşerken ölebiliriz izninizle... Saygılarımla... Sevgili halkım...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |