Zamanı gelen bir düşüncenin gücüne hiçbir ordu karşı koyamaz. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
- hoşça kal! Bir yaz gecesi ancak bu kadar yakabilirdi genzimi. Su içmeliyim diyerek kalktım bilgisayarımın karşısından. Yoksa bir sigara daha mı içmeliyim? Hayır hayır, midemdeki acı buna izin vermiyor. En iyisi bahçeye çıkmak, kitaplığımı mı düzenlesem yeniden? Bana hoşça kal dedi. Hoşça kal, ne demekti? Odamdaki en hatırasız koltuğa sinip, kulaklığımdan bedenimin her karesine yayılan müziğe kendimi teslim edebildim nihayet. Ne zaman bir veda gözlerimi dağlasa, ne zaman kesse dilimi bu keskin acı ve ben ne zaman kaleme sarılsam, hep aynı ney inlemesi... Her seferinde notalarına başka sözler yazdığım, her seferinde kanıma işlemiş bir ruhun beni terk edişine bakakaldığım o ses! Üşüyor muyum? Peki ama nasıl? Bu çıplaklık hissi de nereden geliyor böyle? Yalnızlık tam da böyle bir şey mi yani? Ses yükseldikçe, aynı hızla anılarım kıvrılıyor sanki. Duvarımda gölge oyunları yapan mum alevlerinin arasına karışıyor. Ne demişti diye soruyorum kendime, zihnimi hiç zorlamadan hatırlıyorum cümlelerini : “Umut etmene izin veremem. Umudun olduğu yerde, bir eksiklik var demektir ve demek ki hâlâ yerine gelmemiştir düşlediklerin. Hayır, buna izin veremem! ” Ne kadar da cesur, demiştim içimden. Öğretilmiş tüm kadın-erkek diyaloglarının dışına taşmış, kurduğu her cümlenin içinde sadece seni parlatan, sanki aşkı ilk kez seninle yaşıyormuş hissini kalbin tam ortasına aktaran, farklı bir dilleniş... Şimdi düşünüyorum da, “önce sen”, diyerek beni ardımdan ittiği bu imkânsızlığın içinde, tutunacağım ilk ve son imkân onun elleri değildi. Kurduğu her cümleyi, benim bitirmemi beklemesinden anlamalıydım, merhabalarında bu denli usta olan bir şehzadenin, elvedalarındaki acemiliğini... Peki ama hoşça kal ne demekti? “Bende kal”, demişti bir defasında, “ bende kal, çünkü ben sende kaldım! ”İçimde bir ukde olarak kalacağını, bilmiyordu belki de. Bir akvaryumdu dünya ve sularından kovulmuş iki şaşkın balıktık onunla. Şairin rakı şişesindeki balık haline yem olduk ya da en güzel dizesine tutulduk, kim bilir... Kısacık ömrün en güzel masallarını yazabilmek adına; minicik hafızamızla, her seferinde yeniden âşık olduk demeyi ne çok isterdim. Ay, pencerenin o kısacık aralığından ışığını sızdırıyor, mum alevlerinin üzerinde dans eden sigara dumanına çarpıyor ve gelip ruhumu mayalandırıyor bir anda. Korkuyorum, odamın içinde uçuşan bu anılardan, müziğin tüm darbelerini yüreğime indirmesinden ve gözümden tek damla bile akmadığı için en çok kendimden... Şimdi avazım çıktığı kadar bağırsam ve bana söylediği bütün sevgi cümleleriyle birlikte tüm dünya seslerini sustursam; duymak istediğim bir yanıta yer açılır mı? “Hoş kalmak” , böylesi bir geceden delirmeden çıkmak mı acaba? Bir koltuğun içinde ufalanıp, onun hayatında olamamak mı? Ah be adam! Kalbimde kaldın Bu bir veda değil ki... Bu yüzden soruyorum; hoşça kal ne demekti? FERAY KORKMAZ
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Feray Korkmaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |