Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
Mesela; bir evli çiftin arasını bulmak için bu tür yalanlar söylenebilir değil mi? Pekiii, ya gelin kaynana ilişkilerinde ne yapmalı? Arada olan biri vardır ki, en çok onun canı acır. Birlikteliklere sekte vurur ve yıpranır evlilik. Çıkmaz sokaklara sapılır. Bir türlü o sokaklardan çıkılmaz. Ama öyle bir yalan türü vardır ki, dayanılır gibi değildir. Doğruyu söyleseniz olmaz! Yalan söyleseniz hiç olmaz! Sonuç kaçınılmazdır! Merak ettik değil mi? Evet, haklısınız! Devası olmayan ve ölüm kaçınılmaz olan bir yakınınıza gerçeği nasıl anlatacaksınız? Doktor size, “ üzgünüm, hastanız için yapabileceğimiz her şeyi her tedaviyi uyguladık, ama bir sonuç alamadık. Bir aylık bir ömrü kaldı!..” demiş olsa… Allah, bu tür acıyı kimseye zamansız tattırmasın! Bir de, dobra dobra yüze söylenen doğrular vardır. Ben bu türlülerine bir ad bile taktım. “Madam Newton Doğrusu!” Nasıl mı? Bir brifing sonrası Madam Newton salonda bulunan dinleyicilere, -“ Süremizin kısıtlı oluşundan dolayı acele sorularınızı alabilirim?” dedikten sonra, kendisine soru soranları yanıtlamaya başlamış. En ön sırada bulunan bir gazeteci parmağını kaldırmış ve; -“Çok çirkinsiniz!” demiş. Söz sanatında da usta olan ünlü bilim kadını bu beklenmedik sözlere, -” Sizde çok sarhoşsunuz!” yanıtını yapıştırmış. Salonda derin bir sessizlik olmuş. Bakışlar anında gazeteciye çevrilmiş. Sarhoş olmayan gazeteci göze aldığı sözlerinin sonucunu gülümseyip, -” Ama benim sarhoşluğum yarın geçecek!” yanıtını vermiş. Bazen doğruları söyleyeceğim derken, kalpte kırıyoruz. Veya ukala bir tavırla ahkam kesiyoruz. Unutmamak gerekir ki, her şeyi göze alıyorsa biri sonuçlarına katlanmayı da göze almalıdır. Donup kalmak vardır birde. Hani Necip Fazıl Kısakürek misali… “ Eminönü vapuruna binen şairimiz, gazete okumaktadır. Onun dini inançlarıyla alay etmek isteyen bir grup genç, şu soruyu sorarlar.’ Allah neden peygamberleri gönderdi ki? Bize akıl vermiş. Biz yolumuzu nasıl olsa bulacaktık.’ Ünlü şair okumakta olduğu gazeteden başını kaldırıp, gençlere şaakkk diye yapıştırmış yanıtı: “ Madem yüzme biliyordunuz, neden vapura bindiniz? Yüzerek gitsenize Üsküdar’a!” Tabi bu tür doğrularda çıkar karşımıza. Madam Newton Doğruları))) Daha bir çok doğrular ve hazır cevaplar saymak mümkündür. Saya saya, yaza yaza bitiremeyiz. Ben bir ikisini kaleme aldım. Nihayetinde ister istemez pembe, mavi yalanlara baş vuruyoruz. Ama eğer çok doğrudan ayrılmıyorsanız, aşağıda yazdığım fıkradaki rahip gibi de davranabilirsiniz. “ Oldukça seçkin görünüşlü bir bayan uçakla İsviçre’den dönmekteydi. Yanında oturmakta olan rahibe, -"Özür dilerim peder, sizden bir iyilik isteyebilir miyim?" diye sordu. Rahip, "Elbette kızım, senin için ne yapabilirim?" diye cevapladı. Kadın açıkladı: -"İşte problemim; kendime yeni bir epilasyon aleti aldım ve buna oldukça yüklü bir para saydım. Sanırım limitlerin oldukça üzerine çıktı ve gümrükte elimden alırlar diye korkuyorum. Acaba gümrükten geçişte bunu cübbenizin altına saklayabilir misiniz?" Rahip, -"Tabi ki yapabilirim evladım ama biliyorsunuz ki ben yalan söyleyemem." diye yanıtladı. Kadın, -"Çok temiz ve dürüst bir yüz ifadeniz var peder, eminim ki size soru filan sormazlar" dedi ve pahalı epilasyon aletini pedere verdi. Uçak havaalanına vardı. Peder gümrükten geçeceği sırada görevli, -"Peder, bildireceğiniz herhangi bir yükünüz var mı?" diye sordu. Bunun üzerine Peder, -"Başımdan kuşağıma kadarki bölümde açıklayacağım herhangi bir şey yok, evladım" dedi. Bu yanıtı garip bulan görevli, -"Peki kuşağınızın altında kalan bölümde neyiniz var?" diye sordu. Peder yanıtladı: - "Kadınların kullanımı için dizayn edilmiş mükemmel, küçük bir alet var, ancak şimdiye kadar hiç kullanılmadı!!" Görevli kahkahadan kırılarak: - "Tamam peder geçebilirsin, sıradaki!.." Bazı doğrular vardır, gerçektir ama duymak istemeyiz ve dikkate de almayız. Hatta güler geçeriz. Onu bunu bilmem ama benim bir doğruluk felsefem vardır. Oda en güzel yalanım söylediğim doğrudur!.. Yüzünüzden sağlıklı gülüşler, yüreğinizden sevgi eksik olmasın. Emine Pişiren - Akçay/ 2008
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Emine Pişiren, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |