"İnsanların bazen neye güldüklerini anlamak güçtür." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Dayanmak zor geliyor artık akşamların sessiz karanlıklarına. Senden sensiz, yok/sun. Seni beklemenin sarhoşloğundan, sensizliğin sağırlığına seyahat ediyorum. Her şey anlamsızlaşıyor birden bire. Sesinin musikisini duyamamanın fakirliyiğle bir başka kayboluyorum anlamsızlığın boşluğunda. Ha bir gayret diyerek, bekliyorum. Beklemenin ne olduğunu bilirsin mutlaka. Hele bu beklediğin kişi sevdiğin insansa, işte o vakit, zehir zemberek akar zaman. Esmer isyanların iç dünyasında kor gibi yanar özlem. Burun direkleri sızlarken göz pınarlarından dem çeker hasret, deminden yok/sun. Sensizliye tutsak kalırken, seni hâlâ bekliyorum. Bir yerlerden geleceğini umutluyorum. Lilipar bulağının kıyısına oturmuşum, sana yakın bir yer. Tam yanıbaşında. Dokunmak istiyorum tenine, ellerimi can sıcaklığıyla uzatıyorum sana, tenim soğuk kalıyor, yok/sun! Mavinin derinliklerinden ilham alarak, düşlerimi uzatmaya çalışıyorum, sırf elâ gözlerinin mahmur süzülüşünü görebilirim diye. Ama tüm cimriliğinle uzaklardasın sen, belki de rüyalarda tüsey papatyalarının arasında kelebek arıyorsundur. Ağır göz kapaklarım vurgun, seni beklemenin ızdırabıyla rest çekiyor arabesk hayallere. Ne o? Yanıbaşımdasın! Bir şeyler anlatıyorsun, buralardan sıkıldığını ve hiç bir zaman gelmeyeceğini, gelemeyeceğini söylüyorsun. Gecelerin baharı ertelendi diyorsun, belki de yeni şiirlerde kamerî başka yakamozlara dönüşecek diyorsun. Belki de bizsiz doğacak güneşin ufukları. Ne yani, şafak ağarken, aşk bahçesi sonsuzluklar ötesinde ki sohbet sofralarında lâl kalacak öyle mi? Senden uzak? Senden yok/sun. Off! Oysa ben, yüreğimi besleyen sevginle, saklı zamanların koynunda ilerletirken sensizliği, ufkumda açılan bu ebedî sevinin kahvesini yudumluyordum sıcak sıcak. Ve bir gün bana beyaz güllerin gölgesinde, karanfillerin nar kırmızısı akidesiyle karıştırılmış telvesinden sunacaktın. Anladım. Yeni umutları nadasa bırakacaksın. Visalin ana bulvarlarında ıhlamur ağaçlarının açacağı çiçekleri ben toplayacağım, tek başıma, yok/sun, senden yok/sun. Ve demleğeceğim çayları da tek başıma yudumlayacağım, senden yok/sun. 6 Mayıs 2007 Sevgili Özbek
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Sevgili Özbek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |