Gençliğinde müzik öğrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon |
|
||||||||||
|
Felsefe Nedir..? İnsanların ilk tarihsel işi, insanları hayvanlardan ayıran ilk iş, insanların düşünmeleri değildir. Kendi geçim araçlarını üretmeye başlamalarıdır. Karl Marks Felsefe sözcüğünü ilk kez kullanan Pythagoras (fisagor), ben bir filozofum dermiş. Bununla da bilgiye ve bilgeliğe tutkunluğunu dile getirdiğini söylermiş. Ne var ki, en son bulgular, felsefe deyiminin ilk kez Herakleitos tarafından kullanıldığını saptamış bulunmaktadır. Böylelikle çağdaş felsefenin babası olarak genel kabul gören Herakleitos, felsefe deyiminin de isim babalığını üstleniyor. İlkçağ felsefesi bakımından felsefe deyimi, insanın içinde yaşadığı dünya üstüne edindiği bütünsel bilgiyi dile getiriyordu. Felsefe geçen uzun yüzyıllar boyunca bir çok maceralar geçirmiş, kimi zaman törebilim, kimi zaman tanrıbilim kılığına bürünmüştür. Antikçağ felsefesinde ise; Evrenin hangi maddeden yapıldığını araştıran Milet’li fizikçilerden sonra ‘Oluş’u açıklayan Herakleitos’un, doğa bilimlerinden yoksun oluşu bu nedenle de anlaşılamaması ki, ( Sokrates, Herakleitos’tan anladıklarım pek güzel, öyle sanıyorum ki anlamadıklarım da öyledir diyerek bu durumu itiraf edecektir.) Felsefesel düşünce zincirinde bir kırılma yaratıyor. Sokrates’e göre felsefe, neleri bilmediğimizi bilmektir. Doğa bilimlerinin yol göstericiliğinden ve denetiminden yoksun olan felsefe, zorunlu olarak, yalnızca düşünsel alanda bir çalışmaya dönüşecektir. Platon, felsefeyi doğruyu bulma yolunda düşünsel bir çalışma olarak yorumluyordu. Aristoteles ise felsefeyi ilkeler ya da ilk nedenler bilimi olarak değerlendiriyordu. Epikuros’a göreyse felsefe bir yaşam bilimdir. Mutlu bir yaşam sağlayabilmek için tasarlanmış eylemsel bir sistemdir. Ortaçağ’a egemen olan Skolastik düşünceye göre felsefe; Akılla dogma arasındaki uygunluğu tanıtlama çabasıdır. Aquino’lu Thomas’a göre felsefenin konusu tanrıdır. Felsefe tanrının tanıtlanmasıdır. Yine bu çağda yaşayan Dan Scotus ilk kez felsefeyi dinden ayırma eğilimini göstermiş ve diğer düşünürlerden farklılaşmıştır. Yeniçağ’ın büyük düşünürü Giordano Bruno felsefenin görevini doğayı bilmek olarak tanımladı. Campanella’ya göre felsefenin konusu eleştiridir. Bacon’a göreyse felsefe, deney ve gözleme dayanan bilimsel veriler üzerinde düşünmektir. Hobbes’a göre felsefe yapmak doğru düşünmektir, felsefe sonuçların nedenleriyle ve nedenlerin sonuçlarıyla olan karşılaştırmalı bilgisidir. Descartes’e göre felsefe bir bilimdir ve onu kesin bir bilim yapmak için geometrik yöntemi metafiziğe uygulamak gerekir. Leibniz’e göre felsefe gerçekte doğru olanı anlamaktır. Condillac’a göre felsefe duyumların bilgisidir. Hume’a göre felsefe insan zihninin içeriğini incelemektir. Diderot’ya göre felsefe bilimdir ve ancak doğa bilimleri, fizyoloji ve tıp üzerine kurulabilir. Kant’a göre felsefe bilginin nasıl mümkün olabileceğini öğrenmektir. Bu da ancak bilginin kendi kendisini eleştirisiyle gerçekleşir. Fichte’ye göre felsefe yapmak varlığın hiçbir şey olmadığını ve görevin her şey olduğunu bilmektir. Bu açıdan da felsefe ben olmanın bilgisidir. Shelling’e göre felsefe, doğa ve düşünce çift görünüşünde mutlak olanın bilimidir. Bu mutlakta benle ben olmayanın karşıt özdeşliğidir. Hegel’e göre felsefe düşüncenin kendi karşıtlıklarıyla çelişerek ilerlemesinin bilimidir. Bu bilimse mantıktır. Augusto Comte’a göre felsefe bütün bilimleri birleştiren bir bilim, bir bilimler bilimidir. Felsefi alanda yapmış olduğumuz bu kısacık gezintide görüyoruz ki felsefe, ilk çıkış noktasından, ele aldığımız noktaya kadar, bilimsel bir gelişme çizgisi izliyor. Bilim ve felsefe birbirinden koparılamaz bir gerçeklik olarak bizi kuşatıyor ve yolumuzu aydınlatıyor. Yüzyılımızda, tarihsel ve diyalektik materyalizm dışında, yeni olguculuk,yeni Kant’çılık, varoluşculuk, Pragmatizm gibi çeşitli felsefe anlayışları akla karşı ve bilinemezci bir doğrultuda gelişme göstermişler. Fransız düşünürü Roger Garaudy bu türden felsefi yaklaşımları mızmız felsefeler adıyla nitelemiş. Sözünü ettiğimiz bu mızmız felsefeler, her zaman olduğu gibi kurulu düzenlerin savunucuları olarak çıkmakta karşımıza. 19. yüzyılın ikinci yarısında oluşan Tarihsel ve Diyalektik materyalist felsefe, düşünceyi tümüyle bilime bağlamıştır. Günümüz felsefesi artık bilimsel düşünmek ve ondan eylemsel sonuçlar çıkarabilmek demektir. Bilim ancak doğadan yola çıktığı zaman gerçek bilimdir. Albert Einstein bu konuyla ilgili olarak “Algılayıcı insana karşı, nesnel doğanın varlığı, tüm bilimlerin konusudur” diyerek, bilim ve düşüncenin diyalektik bağını bizlere göstermiştir. Tarihin kendisi, bizzat doğa tarihinin, doğadan insana doğru gelişiminin bir parçasını oluşturmaktadır. Zamanla doğa bilimi, insan bilimini de içine alacak. Marks’ın dediği gibi bir ve tek bilim olacaktır. Anlaşılacağı gibi çağdaş evrensel bilimi içeren, bu nedenle de geçerli tek felsefe olan Tarihsel ve diyalektik materyalist felsefe, yine Marks’ın dediği gibi yalnızca evrensel olgu ve olayların açıklanmasını değil, bu olgu ve olayları değiştirebilecek olgunluğu da içermektedir. Bu anlamıyla felsefe, evrensel bilimin ta kendisidir. Çünkü bilimsel felsefeyle edindiğimiz evrensel bilgi, tek tek bilimlerin sağladığı bilgilerin mekanik toplamından ibaret olamaz. Bütünün bilgisi, parçaların bilgisinin toplamı olmadığı için, bilimlerle birlikte ve onlarla iç içe geçmiş olarak bir felsefe zorunlu olarak gerekir. Bilimsel gerekirciliğin anlamı burada belirir( determinizm). Felsefe, insanın düşüncesi ve toplumunu da içermek üzere, evrenin tüm olgu ve olaylarının temeli olan yasaların bilimidir. Bilimler ayrı ayrı öznel çalışma alanları olarak belirli sınırlar içinde geliştikleri için, evrensel yasaları tek başlarına çözümleyemeyecekleri gibi, bilimsel felsefeyle birbirlerine bağlanamazlarsa asla başarılı olamazlar. Çağdaş felsefe, Hegel öncesi klasik felsefe gibi yorumlayıcı değil, yapıcı, yaratıcı, eş deyişle devrimcidir. Son yüzyılda gerçekleşen teknolojik gelişmeler bunun en yetkin örneğidir. Çağdaş felsefe bilimseldir ve hiçbir aşamada bilimle çelişmez, aksine onunla tam ve derin bir uygunluk içindedir. Hiçbir zaman boş inançlara ödün vermez. Çünkü, çağdaş bilimsel felsefe, nesnel dış dünyanın belirlediği bilincimizle, nesnel dış dünyayı kavrama ve belirleme yöntemi olarak karşımızda durmaktadır. Çağdaş felsefe yalnızca bilimsel değil, aynı zamanda bilimin de vazgeçilmez koşuludur. “Felsefe doğa bilimleriyle, doğa bilimleri de felsefeyle sürekli olarak bağlı kalmak zorundadır” diyen Feuerbach’ın bu saptaması çok yerinde ve çok önemlidir. Felsefe üzerinde yaptığımız bu kısacık gezinti, bizlere gösteriyor ki, felsefe başlı başına derinlikler bilimi. Ne kadar derine giderseniz o kadar derinleşiyor. Ancak bu derinlikleri görebilmek ve kavrayabilmek insan olmanın gerekliliği. Felsefe nedir sorusuna verilecek yanıt öylesine derinlikli bir çalışma gerektiriyor ki, burada yazılanlar ancak birkaç cümlelik bir başlangıç olabilir. Çünkü bir anlamda felsefe yaşamın kendisidir. Yukarıda felsefi gezintide tanımlamaya çalıştığımız felsefeyle ilgili satırları Marks’tan bir alıntıyla bitirelim. “Doğa bilimleri felsefeden nasıl uzak kalmışlarsa, felsefe de onlardan uzak kalmıştır. Geçici yaklaşımlar, fantastik hayallerden öteye geçememiştir. Felsefeyle doğa bilimlerinin birleşmesi istenmiştir, ama bunu gerçekleştirecek güç bulunamamıştır... Emek, doğa ve dolayısıyla doğa bilimleriyle insan arasındaki en gerçek tarihsel ilişkidir. Bundan ötürüdür ki emek, temel insan yeteneklerinin dışlaşmış bir gerçekleşmesi olarak kavrandığı zaman doğanın insansal özünü ya da insanın doğal özünü kavramak olanaklaşır. İşte o zaman doğa bilimleri soyut maddeci ya da idealist tutumlarından arınarak insan biliminin, felsefenin temeli olurlar”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Sedat Akıncı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |