Bir kimse, neden oltasını, içinde tek bir balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır? -Adalet Ağaoğlu |
|
||||||||||
|
Halk tarafından “üç günlük dünya” olarak ifade edilen yaşadığımız bu âlemde sınırlı bir ömre sahibiz. Sayılı günlerimizi artırmak elimizde değil. Fakat adımızı yaşatmak ve kalıcı kılmak elimizdedir. Geride ne kadar eser bırakırsanız, adınız o kadar hafızlara kazınır. Mevlana’nın dediği gibi “Kamil odur ki; koya dünyada bir eser, / Eseri olmayanın yerinde yeller eser…” Bu çerçevede geride hayırla anılacak bir isim ve eser bırakan Köprübaşılı hayırsever işadamı Abdullah Kanca’yı anlatmak için böyle bir girişe lüzum gördük. Otomotiv sektörünün duayenlerinden, son nefesine kadar ülkesine ve insanlara hizmet etmeyi şiar edinmiş hayırsever işadamı ve sanayici Abdullah Kanca bundan bir sene evvel aramızdan ayrılmıştı. Onu ölüm yıldönümünde rahmetle anıyoruz. Küçük bir atölyeyle işe başlayan ve modern fabrikalar kuran bu büyük yürek, milyon dolarlık ihracatlarla ülke ekonomisine girdiler sağlamıştır; sürekli en çok vergi veren kişiler listesinde yer almıştır. 1933 yılında Sürmene’de doğan, El Aletleri Dövme Çelik ve Makina San. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Değerli Sanayici Abdullah Kanca, 1954–1965 yıllarında Sürmene’de ticaretle uğraştı. Yörede el işçiliğiyle keser imalatı yapan ustaların ürettiği malları İstanbul’a göndererek pazarlıyordu. Bu keserlerin Türkiye genelinde dağıtımını ve satışını sağlıyordu. Bu hizmet, küçük esnafın ürünlerini satmasını kolaylaştırıyordu. Kanca’nın asıl amacı bu ustaları tek çatı altında toplayıp onların güç birliği içerisinde çalışıp üretmesini sağlamaktı. Fakat bölge insanının “azıcık aşım ağrısız başım” anlayışı yüzünden bunu gerçekleştiremedi. O da dört demirci ustasıyla İstanbul’a gitti. Topkapı’da küçük bir atölye kiraladı. 1966 yılında İstanbul Topkapı’da çekiç, keser imalatına başladı. Daha sonra mobilyacılara işkence aleti denen malzemeyi ürettiler. Ardından tesviyeci mengenesi imalatına başladılar. 1978’de otomotiv yan sanayisine girdiler. Bir parçayla başlayan serüven şimdi bin parçayla devam ediyor. İşin bu noktalara geleceği akıllarından bile geçmiyordu. Bugün Türkiye’nin ve dünyanın en büyük otomotiv firmalarına parça üretiyorlar. Merhum Abdullah Kanca, uzun yıllar otomotiv yan sanayi kuruluşları birliklerinden TAYSAD, TOSB gibi oluşumlarda yönetim kurulu üyeliklerinden başkanlığa kadar değişik kademelerde çalıştı. Kanca’nın iş yaşantısındaki en büyük prensibi dürüstlük ve sadakatti. Sonuçta zarar edecek olsa da verdiği sözde daima dururdu, hiçbir zaman tutamayacağı sözler vermezdi. Daima açık, şeffaf ve güvenilir bir patron portresi çizmiştir. Gerçi o kendini patron bile saymazdı. İşe işçilerden evvel gelir, onlardan sonra giderdi. O, ticaretin çirkef yanında olmadı hiçbir zaman. İşçilerine patron gibi değil, bir aile babası gibi davrandı. Onların meselelerini kendi meselesi bildi. Sıkıntısı olanların sıkıntılarını büyümeden bertaraf etti. Ailesinden çaldığı zamanı işçilerine ayırdı. Korkuya değil, sevgiye dayalı bir otorite tesis etti. Peygamber Efendimizin “Çalışanın hakkını alnının teri kurumadan veriniz” ölçüsünü kendisine şiar edindi. Böyle davrandığı için de çalışanlarının sevgi ve güvenini kazandı. Merhum Kanca’nın iş ahlakı ahilik teşkilatının iş ahlakıyla birebir örtüşürdü. O, tıpkı ahiler gibi müşteriyi kandırmayı insanlığa ters bir anlayış olarak görüyor, bu çirkin davranıştan uzak duruyordu. Gerçi otomotiv sektörünün en iyileriyle çalışanların kaliteden ödün vermesi, işlerinin bitmesi demekti. Fakat onun çalışma ahlakı böyle davranmasını gerektiriyordu. Aileden almıştı ticaret ahlakını. Zira ailesi de küçük de olsa ticaretle uğraşırdı. Onun ilkelerinden biri de kazandıkça hayır yapmaktı. Onun kapısından boş dönen ihtiyaçlı olmamıştır. Ülkesinden kazandıklarını ülkeye yatırmak ona haz veriyordu. Bu bağlamda Sürmene’de KTÜ Abdullah Kanca Meslek Yüksekokulu inşaatına başladı. Bu okulda yetişecek gençler ülkemizin tersanecilik alanında eksik olan kalifiye eleman ihtiyacını karşılayacaktır. Çamburnu’nda kurulmakta olan tersaneye donanımlı elemanlar yetiştirecektir. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle ülkesi için çalışan ve hayırda yarışan bu vakıf insanı, sınırlı kelimelerle anlatmak muhâldir. Köprübaşı’nın gururuydu o… Allah rahmet eylesin.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |