..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk > Funda BİLGİLİ




10 Haziran 2007
Sessizce, Sensizce...  
Funda BİLGİLİ
Sarılmaya çalıştığım her ses birbirine benzer tınılara sahip oldu zaman içerisinde. Farklı sesler benzer seslere dönüştü önce. Sonra da benzer sesler aynı tona dönüştü acımasız bir monotonluk içinde. Peşine takılıp gittiğim sesin ufacık bir izi bile kalmadı. Kayıp seslerin peşinde, kayıp bir ruh silueti gördüğüm bugün. Tüm harfler sımsıkı sarılmış göğsüme, yitik umutlarının peşinde sürüklenip gidiyor. Sessizce, sensizce…


:BEFD:
Yalnızlığımın en kalabalık yanı, uykularda mısın yine? Uyan artık bu aymaz uykudan kayıp gidiyorum avuçlarının arasından. Neredesin?

     Gecenin yağmur giyinmiş silueti sırdaş oldu yine. Kaçıncı gece bu bilmiyorum karanlıklara sığındığım? Yalnızlık ne yüzsüz bir gözlemci. Sinsi sırıtışıyla kapladı gecemi. Kapısız, penceresiz bir odada çırılçıplak ve savunmasız bıraktı beni.

Bir kucak olsun da diyorum; ister dikenle ister gülle donanmış olsun. Hiç umursamıyorum. Yeter ki göz yaşlarımla yıkayabileceğim bir omuz olsun sığındığım. Yeter ki kelimelerin hıçkırıklarına bir yol bulayım. Eğri büğrü, doğru yanlış umurumda bile değil. Ruha sahip bir can olsun yanımda, sıyırayım tüm korkularımı üzerimden. Sadece bedenden değil duygulardan da ibaret bir kadın olarak, ben olarak kalayım önünde. Bak geceye esirim yine. Sen bir adım ötede, sen bir kelimeyle gelebileceğin mesafede, hatta belki bedenin bedenimde… Ama acılarımı, korkularımı kucaklayacak ruhun nerede? Binlerce çiçeği yeşertmeye çalıştım senin adını verip her birine. Boynunu büken her yaprağın adından yeni bir tane yeşerttim çiçek bahçesine dönen bir ömürde. Susuz kalmasınlar diye göz yaşlarımla suladım, sese hasret olmasınlar diye gecelerce başlarında masallar anlattım. Olmadı, beceremedim. Her diktiğim çiçekte ben yeniden yenildim. Her ayağa kalktığımda tökezleyip toprağa geri döndüm. Her atmaya çalıştığım adımda, birbirine dolandı ayaklarım. Ne çiçeklerim ait oldu bana, ne ben onlara. Bu işin altından kalkamadım.

     Çok mu ağır geldi sırtındaki yük hadi söyle! Bu kadar zor muydu paylaşabilmek kelimesini hayata geçirebilmek elinden geldiğince. Yalnızlığın binlerce farklı boyutu olabileceğini öğrettin sen bana. An geldi, parmaklarının ucunun bir teması uğruna dünyayı yıkmaya hazır bir kadın oldum, an geldi elin elimdeyken kimsesizliğimin en dibine vurdum. Dilimdeki kelimelerin sığındığı küçücük seslere kandın da sen, gözlerimdeki kördüğümleri hiç anlamadın. Hep yanımda olacağın günlerin hayalini kurarken ben, yanında olmanın dünyanın öbür ucunda olmandan farklı olmadığını anladığım anda, hayallerimin en olmadık yerinden vuruldum. Gerçek yalnızlığı öğrettin bana. Kalabalıkların içindeki sessiz çığlıklarımın haykıranının da duyanının da yalnızca ben olduğumu öğrendim hayretle.

     Gün geldi yalpalaya yalpalaya sığındım ilk bulduğum sese. Bir sesti çünkü limanlarım. Sadece bir ses. Tiz çığlıklarla savruldum dalgaların eşliğinde. Duyduğum umut içeren her sesi susuzluğumdan kurtulmak istermişcesine kana kana içtim bakmadan bulanık mı pis mi diye. Sarılmaya çalıştığım her ses birbirine benzer tınılara sahip oldu zaman içerisinde. Farklı sesler benzer seslere dönüştü önce. Sonra da benzer sesler aynı tona dönüştü acımasız bir monotonluk içinde. Peşine takılıp gittiğim sesin ufacık bir izi bile kalmadı. Kayıp seslerin peşinde, kayıp bir ruh silueti gördüğüm bugün. Tüm harfler sımsıkı sarılmış göğsüme, yitik umutlarının peşinde sürüklenip gidiyor. Sessizce, sensizce…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sevgi ve aşk kümesinde bulunan diğer yazıları...
Seni, Seninle Paylaşamayacak Kadar Çok Seviyorum...
Tensiz Sevişmeleri Bilir misin Birtanem?
Hangi Kışın Karını Haziran'a Sakladın?
Sakın Seni Seviyorum Deme Bana!
Ben Seni Hiç Sevmedim Ki…
Aşkı Tanıyan Bir Kadın Asla Aşktan Azına Razı Olmaz
Hesapsız Aşkların Kadını
Eksik Sevdaların Sabıkalısı
Şah Damarındaki Üç Beş Sarı Saç Teli
Çilingiri Yok Aşkın

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Otuzlarında Bir Kadın...
İyi ki Doğdun Üzüm Gözlüm
Canımın Ötesi Annem / Mektup (Iı)
Hiç Bir İlişki Tekrarlamaz Kendini!
Kendine Yolculuğun Arifesindeki Kadın
Mazinin Silgisi Yok
Sevginin Büyüttüğü Bebekler Hep Gülümserler Evrene... Damlam'a...
Cennetle Kardeş Ağva
Minik Bebeğim
Kar Yağsa Bugün Tüm Aşklara...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sana Uyandım Bu Sabah [Şiir]
Nasıl Borçluysan Beni Yaşamaya, Öyle Mecburum Seni Yaşamaya [Şiir]
Konuşulmayan Bir Dil Gibisin Coğrafyamda... [Şiir]
İzmir'e Sığmayan Aşk... [Şiir]
Rüya Kaçkınım [Şiir]
Sökmüyor Çivi Çiviyi... [Şiir]
Aşk Doğdu [Şiir]
Darmadağın [Şiir]
İki Gülücüğün Kırmızı İzi [Şiir]
Şehirlere de Aşık Olunurmuş Hesapsızca / İzmir'im Özlemim Sana... [Şiir]


Funda BİLGİLİ kimdir?

www. fundabilgili. com fundabilgili@hotmail. com MİNİK BEBEĞİM “İMZAMI BIRAKTIM TENİNDE” KİTAPÇILARDA! Yazan insanların yazmaktan aldıkları en büyük haz; okuyan insanların yüreklerine dokunmayı başarabildiğini düşünmektir. İzedebiyat’ta yıllardır yazıyorum. Her yazı eklediğimde aynı heyecanı yeni baştan yaşıyorum. Yeni paylaşımlar, yeni yorumlar, dokunulan yeni yürekler… Türkiye’nin en iyi yazar ve okur kitlesinin buluştuğu bu site benim bir parçam haline geldi zamanla. Eksik hissettim kendimi satırlarım buradaki gözlerle buluşmayınca. Şimdi yeni bir gündoğumunda kelimelerim. İki kızımdan sonraki üçüncü çocuğumun doğum sevincini yaşar gibiyim. “İmzamı Bıraktım Teninde” adını verdiğim minik bebeğim artık kucağımda. Bu güzel doğumu paylaşmak istedim sizlerle. Çünkü beni destekleyen, bana yazma gücü veren dostlar sayesinde kavuştum bu kitaba. Okuduğum, beni okuyan, yorum yapan, yazılarımı kütüphanesine alan tüm İzedebiyat dostlarına teşekkürler!


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Funda BİLGİLİ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.