Bu gece senin haberin olmadan sevişeceğim seninle. Dudaklarının ucunda yüklü duran arzuyu, senin ruhun duymadan çekip alacağım hoyratça. Bedenime sarılmak isteyen kolların amaçsızca sıradan bir gecenin gereklerini yerine getirirken, tenimin en ucunda dolaşacak parmakların, vücudundan bağımsız serseri bir boşlukta. Beyazlığım konuşacak esmerliğinle, kendi bildiği dilde. Sen dilsiz kalacaksın gecenin mavisinde. Çünkü vücudumdan dökülen kelimelere dokunamayacaksın. Hatta haberin bile olmayacak o kelimelerin içindeki sesli tutkudan ya da sessiz haykırışlardan oluşan harflerden... Sen, bana kavuşamamanın ateşiyle yanarken, ben sana sensiz kavuşmanın ateşinde kavrulacağım...

Kozanın içinden çıkan bir kelebeğe dönüşüvereceğim. Kanatlarımın ucunda isteklerimin pırıltıları parlayacak rengarenk. Bedenimin ihtiyacı olmayacak kumaşların gereksiz süslemelerine. Yalın tutkum gibi çıplak olacağım hayalinin önünde. Bilmediğim sen, bilmediğin benim hücrelerime damıtırken düşlerini, sessiz kalacaksın şehvetin sınır tanımazlığında. Gölgen olacak varlığım, gölgem olacak varlığın...

Müzik yok, olmayacak. Kulağımda aşkla kıvranan sesin olacak ritmim. Sen “olmaz”larımın kahrında yiterken, ben tadını çıkaracağım bu tek bir geceye yüklü çift kişilik hayalin doruklardaki dansının...

Üç noktalarıma anlamlar yükleyen sezgini yanıltmayacağım. Ünlem işaretleriyle sevişecek üç noktalar en utanmaz anlamlarıyla...     Eriyen tutku, eriten arzuyla kucaklaşacak bildiği tüm yollarla...

Haberin bile olmayacak seninle seviştiğimden, sensizce... Dokunduğun tenin ateşini söndürmene izin vermem sevgili çocuk. İlişeceksin sadece yaşanmamışlığın gizemiyle, yaşanmışlığımın sana ait köşesine. Seyirci bile olamayacaksın sevgili çocuk, hayallerinin gücü yetmez hayallerimin gücüne... Düşlemek daha tutkuludur bazen gerçeğin acımasız yok ediciliğinden. Dokunulandan kalan iz tendedir, hayal edilenin izi ise benliğin en kalıcı yerinde. Bazı duygular öyle değerlidir ki tüketmemek adına düş dünyasında korumak gerekir özenle. Zannetme görmüyorum şehvete aç bedeninde alazlanan aşkını, zannetme duymuyorum dizlerimin dibinde okyanusları seyretme arzunun çığlıklarını. Yastığında izi olmayacak başımın, dudakları dudaklarıma aç çocuk; senin ruhun duymadan yüreğine yaslandım ben. Dikkatle dinlersen duyacaksın o üç beş sarı saç telinin şahdamarına yaptığı basıncı... Sen dokunamamanın hırsında boğulurken bu gece, gecenin en ücra yerinde; ben sevişeceğim benimle senin yerine. Ten tene değmese de bu gece, yürek eriyecek tenin ateşinden daha tutkulu bir alemde. Bilmiyorsun çocuk, sevişeceğim bu gece sensiz, ama dopdolu seninle. Sensizce...