..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşam kısa, sanat uzun, fırsat aceleci, deney aldatıcıdır. -Hippokrates
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Kesinlikle Karşıyım! > ÖZAY ÜNSAL




31 Mayıs 2007
Hakkari'ye Üniversite (İyi ki De) Yok!  
ÖZAY ÜNSAL
"TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, 17 ilde üniversite kurulmasını öngören kanun tasarısı kabul edildi." 17 il arasında Hakkari yok! İyi ki de yok!


:BEIJ:
"TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, 17 ilde üniversite kurulmasını öngören kanun tasarısı kabul edildi.

AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Sait Açba'nın başkanlığında toplanan Komisyon, Karaman, Ağrı, Sinop, Siirt, Nevşehir, Karabük, Kilis, Çankırı, Artvin, Bilecik, Bitlis, Kırklareli, Osmaniye, Bingöl, Muş, Mardin ve Batman'da üniversite kurulmasına ilişkin tasarıyı kabul etti."*

17 il arasında Hakkari yok!

İyi ki de yok!

Hakkari de bu iller arasında olabilirdi. Açılması veya açılmaması durumunun artı ve eksileri tabi ki var. Ancak kefede eksiler o kadar ağır basıyor ki artılara değinmeye gerek bile bırakmıyor.

Akademik hayat, sosyal hayat ve iş hayatını düşündüğümüz zaman ağır basan kefeyi daha iyi anlayacağız.

Bugün köklü ve bunlara yakın üniversitelerde bile öğretim üyesi sıkıntısı çekilirken Hakkari'de açılacak bir üniversitede kaç tane prof. olur ya da olur mu veya derslere asistanlar mı girer belli değil. Ya da liselerin bir benzeri mi olur? Yani X asistanı Y dersine girer mi acaba? Ya da üniversiteye kalıcı bir rektör bulunabilir mi yoksa durum Adıyaman Üniversitesi'ne mi döner?

17 ilde açılacak üniversitelerin önümüzdeki sene ve müteakip senelerdeki durumuna bakarsanız bu yazının içeriği daha net anlaşılacaktır. Yazının içeriğinin önümüzdeki birkaç yılda değil de hemen şimdi daha anlaşılır olması için önümüzde bir yol var aslında.

İsterseniz geçtiğimiz bir iki yılda açılan üniversitelere bir göz atalım. Halen çok taze bir haber var. Geçen yıl kurulan 15 üniversite "bilimsel çalışkanlık" sıralamasında son sıralarda yer aldı. Hatta aralarında 137 öğretim üyesinin bulunduğu Namık Kemal Üniversitesi'nden tek makale bile çıkmadı. Söz konusu üniversitelerdeki hocaların ya çok sıkıntısı var ve bilimden ellerini eteklerini çekmiş durumdalar ya da akla ilk gelen ama doğru olmasını hiç de ümit etmediğimiz bir başka varsayım: Acaba yazabilecek yeterlikleri yok mu? Bilimsel makale bu kadar önemli bir şey midir peki? Halk diliyle konuşacak olursak eğer, bir makale yazmaktan aciz motivasyona veya imkansızlıklara sahip bir öğretim üyesinden ne beklersin?

Bunun yanısıra geçen sene açılan üniversitelerin ve önceden beri mevcut bazı üniversiteleirn sahip olmadığı ve uzunca bir süre daha olamayacağı (belki de hiç) sosyal imkanlar olayın bir başka "bir dokun bin ah işit" boyutudur. Sosyal imkanların yeterli bir seviyede olmaması durumu üniversite gençliğini oldukça geriletici, potansiyellerini gerçekleştirmelerinin önüne set çekici büyük bir engeldir. Böyle bir altyapıdan yoksun illerde böylesine bir sorumluluğun / sorumsuzluğun altına girmek pek vicdani bir durum değil. Sosyal imkanların sinemaya indirgenmemesi büyük önem taşımakta tabi burada.

Bir başka önemli nokta: Dışarıda üniversite okumak, Hakkari'den çıkıp kalıpları kırıp kazanımlarını Hakkari'ye, insanlığa kanalize etme şansı veriyorken dışarıya açılan bazı gençlerimizin - özellikle kızlarımızın - Hakkari'de zaten üniversite var diye oraya kısılması ilerisi için oldukça düşündürücü sonuçlar doğuracaktır.

Söylenecek çok şey var ama geçelim iş hayatına.

Ekmek artık bırakın aslanın ağzını, midesinde bile değil. Ancak yaşam koşulları o kadar güç ki herkes büyük bir yanılsama ile aslanın midesinde sanıyor. Bugün KPSS'yle atanabilmek Guinness'e girmekle eşdeğer. Ya da özellikle büyük şehirlerdekiler için iş mülakatlarından işi kapar bir şekilde çıkmak çok zor. Hatta bırakın işe girmeyi, iş mülakatlarına çağrılıyor olmak bile çok zor.

Kriterler iyi bir üniversite, bir veya tercihen iki yabancı dil, öğrencilik yaşamında staj - iş deneyimleri vs. Tabi bunlar için adı konmasa bile önkoşul iyi bir üniversitede okumak. Okumakta olduğunuz bölümü hangi üniversitede okuduğunuz oldukça önem arz ediyor. Çoğu iş başvurusunda sizden önce bölümünüz, özellikle de üniversiteniz sizden önce kapıdan girmekte ya da girememekte. Durum böyleyken nitelik ve altyapı bakımından oldukça geride olacağı kesin bir üniversitede yetişen ve büyük çoğunluğunu Hakkari'lilerin oluşturacağı üniversite bizim için bir kazanç değil kayıptır. Diyelim ki Hakkari'de okuyanlar zaten orada çalışacaklar, büyük şehirlere gitmeyecekler diye bir varsayımımız var. Peki doğru düzgün yetişememiş bir gençliğin Hakkari'ye ne katmasını bekleyeceğiz?

Bütün bu yazdıklarıma ek olarak bir şey var ki bilinçdışı bir şekilde bize kanmayın yalanlara diyor.

"Başbakan'ın Sözü Fırsattır" başlığı ile 31 Mart 2007'de yuksekovahaber'de yayınlanan haber sizce hangi başlık altındaydı?

Hemen cevap vereyim: "Politika!"

Politika ve eğitim birbirlerini dışlayıcı şeyler değil tabi ki. Pek çok ilişkili oldukları noktalar var. Ancak bu haberin "Eğitim" değil de "Politika" başlığı altında verilmesi belki de farkında olunmayan bir şekilde olayın eğitimle ilişkisinin pek de olmadığını göstermekte.

Görünen o ki bu yalnızca bir siyasettir ve bazen "oyalama" içeren siyasetin bir bazen anını yaşamaktayız ya da söz konusu 17 ilin çoğu bizzat yaşamakta desek daha doğru olabilir. Diğer illeri incelediğimiz zaman içlerinden üniversite açılabilecek iller tabi ki var; ama çoğu bu yazdıklarım ışığında bir oyalamadan ibarettir ve bana kalırsa durumdan çok da hoşnut olmamaları / olmamamız gerekmektedir.

Hakkari olarak bizim ihtiyaç hiyerarşisine göre ihtiyacımız üniversite değil, mevcut eğitim olanaklarının iyileştirilmesidir. İlköğretim ve liselerimizin güçlendirilmesi ve daha donanımlı bireyler olarak yetişiyor olmamızdır önemli olan. Yoksa mevcut sorunlarımıza bir de üniversitemizi katmaya hiç mi hiç lüzum yok.

Ben milletvekili olsam ne yapardım? Önce kaba inşaatı bitirir daha sonra ince sıvaya geçerdim. Ama sanırım insanları zayıf noktalarından vurmakla politikacı olunuyor. Ne zaman ki zayıf noktaların zayıf nokta olduğu zayıf noktalara sahip kişilerce görülür o zaman düzlüğe çıkarız. Böyle olduğu için de insanımızın zayıf noktalarını anlatmalı ve bunları güçlendirecek şeyler üretmeliyiz. Ancak o zaman politika nicelik ve nitelik bakımından daha ileri şeyler üretmeye endeksli ilerleyecek.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: haklısın
Gönderen: funda doğan / İstanbul/Türkiye
8 Temmuz 2007
Temel inşa edilmeden giriş kat yapılamaz, kaldı ki iyi olmayan bir temel bir gün bütünü yıkar. Mesele üniversite yapmak değil, üniversiteleri üniversite yapmaktır. İnanıyorum ki üniversiteli mezunlar eksik üniversite sözkonusuysa ,böylece, üzerlerine düşeni yapacaklardır. Yazılarını bekliyorum.

:: Katılıyorum
Gönderen: özgür yenigün / Kırıkkale/Türkiye
4 Haziran 2007
Merhaba, Yazınızı okudum. Size katılıyorum. Ben de bu yorumda kendi düşüncemi söyleyim. Ben hiçbir şehirde üniversite kurulmasına karşı değilim. Ama şu an mevcut olanlar kaliteli değilken yenilerini eklemenin bir mantığı yoktur. İsterim ki Hakkari, Ağrı; her ilimiz üniversite sahibi olsun. Ama ülkede bir tane üniversite bile dünyada ilk 500'e giremiyorsa kendimizi daha fazla rezil etmeye lüzum yok. Geçen sene 15 tane üniversite kurulmadı, bir şekilde diğer üniversitelerden ayrıldı. Ne oldu peki? Sizin de dediğiniz gibi bir tane bile makale çıkaramadılar. Uzun lafın kısası iş sizin kaba inşaat-ince sıva benzetmesine geliyor. Yıllar önce temel atılmış ilk üniversitelerin kurulmasıyla. Ama onların inşaatı bitmeden, onlar kaliteli hale gelmeden yenilere başlanmış. Bu da yenilere daha da yenileri ekleme çabası. İnşaatın hafif bir depremde çökeceği kuvvetle muhtemel. Saygılar...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın kesinlikle karşıyım! kümesinde bulunan diğer yazıları...
6 Kontöre "Okkalı Yalanlar"

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Üstü Kapatılmamış Eğitim Rögarları
Toplama Voltran
Öss'de Ben Olabilir misin?
Ne Kadar (Yanlış) Tanıyorsunuz?
2. Dereceden Facia Bilinenli Denklem

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Farklılığın Yalnızlığı [Şiir]
Mehmed Uzun, Ömür Kısa [Deneme]
Söz Gümüşse Sükut Bakırdır [Deneme]
Mecaz Anlar [Deneme]


ÖZAY ÜNSAL kimdir?

Anlayana da anlamayana da yoktur sözüm. . . Ya da her iki durumda da fazla söze gerek yoktur. . .

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ÖZAY ÜNSAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.