..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Umutlar, tersine çevrilmiş anılardır. -Anonim
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Türkiye > ÖZAY ÜNSAL




19 Nisan 2007
Ne Kadar (Yanlış) Tanıyorsunuz?  
ÖZAY ÜNSAL
Dışarısı bizi "jeep"lerimiz ve buna benzer komik söylemler ve bu söylemlerin rahatsız edici içerikleriyle tanır...


:BJGG:
Ufak bir çağrışım oyunu oynayalım. Bir kelime vereceğim ve siz de çağrışımlarla kafanızda beliren birkaç kelimeyi ya da durumu sıralayacaksınız. Daha sonra da birçoğunuz oluşturduğunuz bu listeden ötürü kendinizi kötü hissetmeniz gerekirken pek azınız bunu yaşayacaksınız.

İsterseniz arşivlerde yüzlercesi olan ancak her seferinde tekrar tekrar ısıtılıp önümüze haber diye konulan şeyleri sindirdiği için organizmanızı, isterseniz medyayı, isterseniz sadece bir kısım medyayı takip eden kendinizi veya eşinizi dostunuzu suçlayabilirsiniz. Ya da boşverin, verileni sindirmeye devam edin. Sanırım bu sonuncusu biraz da farkında olunmayan bir aşinalıktan olsa gerek daha rahatlatıcı.

Kelimeyi veriyorum.

Dediğim gibi aklınıza gelen birkaç kelimeyi / durumu sıralayın ve sonra da biraz utanın. Evet, sanırım bu daha doğru bir ifade.

Kelime: “Yüksekova”.

...

Evet, birazdan pek çoğunuzun aklına gelen şeylerden birkaç tanesini bulacaksınız. Uzun uzadıya bir liste yapmadım; ancak mantık aynı, bunun gibi şeyler geldi çoğunuzun aklına sanırım.

1     Eroin (‘toz’ ve ‘uyuşturucu’ da kabul)
2     Son model arabalar (Gaye Boralıoğlu'nun deyişiyle 'jeep' de kabul)
3     Hamile bir kadın kızakla şehre götürülür
4     Doktor gitmez, giden zaten istifa eder
5     Yüksekova Çetesi (Büyük olasılıkla kötü olan çete değil Yüksekova olarak kaldı aklınızda)
6     Bireysel deneyimleriniz: askerlik yapmışsınızdır, öğretmen olarak gitmişsinizdir vs.

Bunlardan ilk 5’i için kendinizi kesinlikle suçlu hissedebilirsiniz. İlk ikisinde haksız genellemeler, sonraki ikisinde bazen asparagas, bazen haber programlarının saatini doldurma niteliğindeki haberler yapma saplantısı. Beşincisi için belki biraz yüzeysel takip ediş veya kulaktan dolma bir iki laf.

Çok büyük yanılgılar var oysaki…

1- Yüksekova’da herkes eroin ile geçiniyor olsa şehirde 50 binin üzerinde 'jeep' ya da son model araba olurdu. Ortalıkta çokmuş gibi görünen ufak bir azınlık üzerinden yapılan çok büyük ve haksız bir genelleme ciddi bir kesimi rahatsız etmekte. Ekmek derdinde olan, sofrada otururken çoluğuna çocuğuna, eşine ya da Gaye Boralıoğlu’nun deyişiyle, ama içeriği ve maruz kaldığı düşünülen yaşantılarla kesinlikle değil, “karısına” daha iyi, güzel bir sofra sunamayan ve bu yüzden her lokmasında ezilip büzülen insanlar da var ve bunlar çoğunlukta. İşsizliğin dorukta olduğu, sınırların kapatılması ve köy boşaltmalarıyla tarım ve hayvancılığı felç olan insanların pek çoğu yarı aç yarı tok yatmakta... Yüksekova’da kaçak elektrik kullanımı %65 diye bir haber okumuştum. Şehrin %65’i kaçak kullanma riskini alıyor. Buna bu riski alamayan yüzdeyi de eklerseniz eğer şehrin kaçta kaçının jeep’le dolaşma ihtimalinin kıyısından geçebileceğini ya da medyanın nasıl olur da bunca devasa bir yüzdeyi görmezden geldiğine şaşırabilirsiniz. Bir hane için kaçak elektrik kullanımı ne kadar parasal getiri sağlayabilir ki? 40-50 YTL mi? Bu kadar az bir miktarın bile şehrin büyük bir çoğunluğu için belirleyiciliğini bir düşünün. Kaldı ki özellikle köylerde zaman zaman günün %65'inden bile çok bir dilimde elektrik kesintisi olmaktadır; ancak bu, maruz kalınan haksızlıklarla ilgili apayrı bir tartışma konusudur.

2- Son model arabalar sadece Yüksekova’da yok, dolayısıyla başka yerlerdeki her son model arabası olanın (kafanızda somutlaşsın diye son model arabaların yoğun olduğu örnek: Etiler, Bağdat Cad...) temiz parayla dolaştığını aklınızdan geçirmeyi aklınızdan geçirdiyseniz bile yanlış yoldasınız. Ya da sıfırdan ve temiz yoldan çok çok iyi konumlara gelenlerin inandırıcılığını bir kez daha düşünün isterseniz. Dönelim Yüksekova’ya. Eğer sorgulanacaksa şehirdeki bazı yapılanmalar, farklı meslek grupları da seçilmeli ve bunların birdenbire döndükleri köşelerin sayıca çokluğu sorgulanmalıdır. Hem belki de son model arabaların bir kısmını kullananlar Yüksekovalı değildir. Ne dersiniz, olabilir mi?

3- Yüksekova’daki her son model arabası olan kişinin geçim kaynağı kaçakçılık veya uyuşturucu değildir. İyi konumlara emek vererek, dirsek çürüterek gelmiş pek çok insan var. Yüksekova’dan her yıl ortalama 110 öğrenci üniversiteye girmekte. Bu arada, bu sayıya Süleymaniye Üniversitesi’ne eğitim görmek için gidenler dahil değildir, ki bu da zaten başlı başına bir sorudur üzerine kafa yorulması gereken. Türkiye’nin dört bir yanına gidip üniversite okuyup sonra da Yüksekova’ya dönüp dershane açan gençler var. Geçen seneye kadar iki dershanesi olan Yüksekova’da bu sene dört dershane var. Bu bir süreç ve şuan meyvelerini veriyor. Bunu bilense sadece biziz, dışarısı bizi "jeep"lerimiz ve buna benzer komik söylemler ve bu söylemlerin rahatsız edici içerikleriyle tanır. Görülmek, duyulmak istenmez sanki şehirdeki filizlenme. Er geç eriyecektir ama, eriteceğiz üzerimizdeki buzlanmayı... Kendi hukukçuları, gazetecileri, öğretmenleri, doktorları, mühendisleri, sosyologları, psikolojik danışmanları vs. var bu şehrin. Kendi kendine yetebilecek düzeye gelecektir pek yakında.

Bütün bunların eksik veya yanlış tanımaların en büyük sorumlularından biri medyadır ve medya psikolojideki “saplanma” tanımına uygun hareket etmektedir. Medya bir türlü kendini aşamamakta ve daha iyi, daha nitelikli haberler yapması gerekirken ne yazık ki belli başlı bir takım bıkkınlık temalarına ve bu temaların yüzeysel bazı yönlerine takılıp onları çok derinmiş gibi göstermekle kalmayı kendine vazife saymaktadır. Gerçi medyayı takip eden nabız böylesi bir şerbet gerektiriyorsa eğer medya kendince doğru yolda demektir. Ancak bunun böyle olduğunu hiç sanmıyorum. Dolayısıyla medyanın sorumluluğu menüsüne farklı ve daha nitelikli şerbetler koymak ve insanlara bunları da sunmaktır. Zira gerçekten nabızlar var artık bu şerbetten kusan...

Meyvesini vermekte olan sürecin farklı haberlere ve desteğe ihtiyacı var... Kentin kendi meyveleri tarafından pekçok kültürel etkinliğe imza atılıyor şu sıralar: sergiler, paneller, söyleşiler vs. Ödüllü de bir internet sitesi var ki oldukça kaliteli ve pek çok kişi tarafından düzenli olarak takip ediliyor ve aktif bir şekilde katılınıyor (www.yuksekovahaber.com)... Farklı kulvarlarda ilerleyen ve gerek Yüksekova ve çevresinde gerekse batıda birbirinden güzel, saygın işler yapan pekçok gencimiz var... Bir öğrenci dayanışma derneği var: YÖDDER (Yüksekova Öğrenci Dayanışma Derneği)... AJAR adında kendi deyişleriyle “lokal bir filizlenme” dergisi var. Bir değişim-dönüşüm var kentte, bunlar dile getirilmeli...

Tek sorun uzaktan miyop gözlerle bakılan bu sevimli şehrin (sevimli çok yabancı gelmedi umarım) farklı okunması. Bundan ve yakına gelindiğinde bakanın taktığı hipermetrop gözlükten duyulan rahatsızlık üzüntü verici.

Son olarak bir soru daha cevaplamak isteyebilirsiniz diye düşünerekten sormak isterim: Şuan 11 bin kişilik mevcudu olan Boğaziçi Üniversitesi'nde okuyan Hakkarili öğrenci sayısı kaç diye bir tahminde bulunsanız? Korkmayın! Karşılaştıkları güçlükleri ve çoğunda kendi kendilerine aştıkları sorunları ve uğradıkları kimi haksızlıkları sormuyorum. Sayıyla ilgili bir tahmin bu ya da eğitimde fırsat eşit(siz)liği üzerine.

...

Bil(eme)diniz, sadece 3 (üç) kişi!

**** Radikal Genç'te yayınlanmıştır.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın türkiye kümesinde bulunan diğer yazıları...
Toplama Voltran
Öss'de Ben Olabilir misin?
2. Dereceden Facia Bilinenli Denklem

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Üstü Kapatılmamış Eğitim Rögarları
Hakkari'ye Üniversite (İyi ki De) Yok!
6 Kontöre "Okkalı Yalanlar"

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Farklılığın Yalnızlığı [Şiir]
Mehmed Uzun, Ömür Kısa [Deneme]
Söz Gümüşse Sükut Bakırdır [Deneme]
Mecaz Anlar [Deneme]


ÖZAY ÜNSAL kimdir?

Anlayana da anlamayana da yoktur sözüm. . . Ya da her iki durumda da fazla söze gerek yoktur. . .

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ÖZAY ÜNSAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.