..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ben bir dünya yurttaşıyım. -Sokrates
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > 21. YÜZYIL > ÖZAY ÜNSAL




17 Mart 2007
Üstü Kapatılmamış Eğitim Rögarları  
ÖZAY ÜNSAL
Bir kısafilm çekelim ve halimizi seyreylesin cümlealem. Daha sonra da öyle hayal edelim ki dünya YouTube olsun ve bizim bu kötü videomuz birilerinin canını artık sıksın ve YouTube'da bir daha görmeyelim kendimizi böyle. Ya da kendimizi layık olduğumuz şekilde görelim.


:CFJI:
İki özet hikaye aktaracağım; mekanı Hakkari, zamanı 2006-2007...

Birinci hikayemizin kahramanı 4 yıllık lisans eğitimini İngilizce yüzünden zorlukla tamamlamıştır. 1. sınıftan itibaren aldığı dersleri geçmiş ancak İngilizce kabusu ile 4 sene tekrar tekrar yüzleşmek zorunda kalmıştır. Son sınıfta ortaokul arkadaşının onun yerine sınava girip dersi geçmesine kadar devam etmiştir bu tek taraflı ve İngilizce kazananlı düello.

İkinci hikayemizin kahramanı yine 4 yıllık lisans eğitimini başarılı bir şekilde tamamlamış ancak Guiness'e girecek performansı sergileyemediği için vekil öğretmenlikle yetinmiştir. Ya da iş aynı, hatta belki daha yoğun olmasına rağmen daha düşük ücretle yetinmiştir desek daha doğru olabilir.

Her iki hikaye de kendi içinde ilginçtir. Ancak ilginçlik hikayelerin devamında tavan yapar.

Birinci hikayemizin kahramanından öğretmen açığından dolayı kendi branşının yanısıra bir başka derse daha girmesi istenir. İpucu olarak olayın Türkiye'de cereyan ettiğini söylersem sanırım herkes bu dersin 'İngilizce' olduğuna imzasını atar. Yani 4 yıl boyunca sınavını veremediği bir dersten sınava alacaktır öğrencileri!

İkinci hikayemizin kahramanı "Sanat Tarihi" mezunudur ve geçtiğimiz eğitim-öğretim döneminde 'Tarih', 'Coğrafya' ve 'Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi' derslerine girmiştir. Akşam çalıştığı konuyu sabah öğrencilerine anlatmıştır diyelim daha da somutlaşsın okuduklarınız. Şu sıralar akşamları kim bilir hangi dersleri çalışıyordur!

Gelelim sistemin kendini yeniden ürettiği çarklardan bir başkasına. Her ne kadar ellerinden geleni yapsalar da söz konusu öğretmenlerden ve hikayesi benzer nice öğretmenden ders almakta olan öğrenciler bünyelerinin kaldırmakta zorlanacağı çeşitli sınavlara girecekler yakın gelecekte. Ve yaşıtlarıyla (belki de eşit oldukları tek değişken) boy ölçüşecekler. Bir kısmı elekte kalacak ve devam edecek, gerisi sistemin kurbanı olacak. Elekte kalanların bir kısmı da sonraki aşamalarda "kurban"ı oynayacak. Çünkü başından beri bir eşitsizlik kol gezmekte ve bu hain doğası gereği hep pusuda bekleyecek "bir tarafı eksik"leri ters köşe yapmak için. Belki dört yıl boyunca bir İngilizce dersi sınavında, belki OKS, ÖSS, KPSS, VS.de; belki 7/24'ün herhangi bir diliminde.

Kesin olan bir şey varsa o da şu ki; bu hain asla kuytuda beklemeyecek, en görünürde en yürek burkutucu şekilde birgün mutlaka yüzleşeceğiz onunla. Ve daha acı olan sadece boş geçen veya az önce bahsettiğim şekilde doldurulan (!) derslerle ilgili bir eksiklik olmayacak bu. Pek çok imkandan yoksun, sosyal etkinliklerden mahrum bir yetişmişlik / yetişememişlik de bir başka tarafı olacak yüzleşeceğimiz gerçeğin.

Bu aralar bir ekinoks yaşayacağız. Bir başka deyişle gece-gündüz süreleri "EŞİT" olacak. Birbirlerine zıt da olsalar, biri varken öbürü olmasa bile senede iki kere birbirlerine eşit uzunlukta oluyorlar. Üstelik değişmeli bir şekilde birbirlerine saatlerce fark attıkları bile oluyor. Ve bundan herhangi bir rahatsızlık bile duymuyorlar. Ancak "ÖTEKİ"ler olarak eğitim sistemimizin bazı yerlerinde ne yazık ki sürekli üstü kapatılmamış rögarların içerisinde buluyoruz kendimizi ve senede "HİÇ" eşit olamıyoruz. Bırakın birilerinin ilerisinde eğitim olanaklarıyla donatılmışlığı, bunun kıyısından bile geçilmiyor pek çok "öteki" okulda. Yine de acaba nasıldır eğitimde fırsat eşitliği? Hani senede iki değil bir kere bilsek nasıl olduğunu belki hiç de imrenilecek bir şey olmadığını (!) göreceğiz ve kendimizde arayacağız kusuru!

Diyeceğim o ki ya eşit muamele görelim ve mevcut videomuz yenisi ile değiştirilmek üzere YouTube'dan çıkarılsın ya da ne halimiz varsa görelim ve videomuz tıklansın da tıklansın, utancımızı izleyelim hep beraber.

**** AJAR DERGİSİ 2. SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: ...........
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
1 Nisan 2007
MERHABA SEVGİLİ ÖZAY ÜNSAL;İnsanı utandıran bir yazı.Nasıl yapıyoruz böyle şeyleri dedirten bir yazı.Çok önemli bir konuya değinmiş ve çok etkili anlatmışsınız.Acı gerçekleri okurken içim karardı.......Devamını dilerim yazılarınızın.Sevgiyle kalın...Kâmuran ESEN

:: Yazıya dair...
Gönderen: cemal karadaş / Malatya/Türkiye
27 Mart 2007
Teşekkür ederim böyle güzel bir yazıyı hazırlayıp bizim de istifademize sunduğun için Özay... Bu rögarlar hep böyle devam etmeyecek heralde, mutlaka birileri yada içimizden birisi bu rögarları kapatabilmek için adım veya adımlar atacaktır; tabi engellenmezlerse!.. Behçet Necatigil' in güzel bir sözü var: "Ya çaresizsiniz Ya da çare sizsiniz."... Bunun yolunun buradan geçtiğine inanıyorum ve çaresiz degiliz diye düşünüyorum... böyle güzel yazılarının devamı temennisiyle...

:: Bir de bu açıdan
Gönderen: recep karataş / Batman/Türkiye
27 Mart 2007
"Biricik kızım, yavrum kayıp gitti elimden, onu kurtaramadım. Düştüğünde 'Anne kurtar diye' bağırdı. Bana baktı, yavrumun gözlerini gördüm. Ellerinden tutamadım." diyordu acılı anne Küçük Dilarasının ardından. O annenin halet-i ruhiyesini yaşıyorum her gün bir eğitimci olarak, elimizden kayıp giden öğrencilerimizin eğitim sisteminin rögarlarında çırpındığını görünce. Hele de bir rehber öğretmen olarak o öğrencilerin eğitim sisteminin kendi açtığı rögarlara düşmesini önlemem için yine aynı sistem tarafından maaşlandırılmam Yılmaz Erdoğanın o muhteşem şiirindeki "Yani sistem kendi verdiği kimliği zırt pırt geri istemektedir" dizesini hatırlatır bana nedense.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hakkari'ye Üniversite (İyi ki De) Yok!
6 Kontöre "Okkalı Yalanlar"
Toplama Voltran
Öss'de Ben Olabilir misin?
Ne Kadar (Yanlış) Tanıyorsunuz?
2. Dereceden Facia Bilinenli Denklem

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Farklılığın Yalnızlığı [Şiir]
Mehmed Uzun, Ömür Kısa [Deneme]
Söz Gümüşse Sükut Bakırdır [Deneme]
Mecaz Anlar [Deneme]


ÖZAY ÜNSAL kimdir?

Anlayana da anlamayana da yoktur sözüm. . . Ya da her iki durumda da fazla söze gerek yoktur. . .

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ÖZAY ÜNSAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.