..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamak için topu toplam altı haftam kalsaydı ne mi yapardım? Tuşlara daha hızlı basmaya bakardım. -Isaac Asimov
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Anılar > kemal pismisoglu




29 Nisan 2007
Sağ Elim  
kemal pismisoglu
benim sağ elim kesildi. Sonra neler mi hissettim ... sağ elinizin hatırına girin içeri


:BIAA:
Beş küçük uzantı. Kimisi kalın, kimisi ince uzun, kimisi ise hem ince hem de küçük. Hepside kımıl, kımıl, bir görseniz o kadar tatlalar ki, yeni doğmuş beş küçük kedi yavrusu gibi, beş parmağım ve beş parmağımı tutan elim. Sol elim. Bu gördüğünüz yazıyı yazan. Peki sağ elim.
: (
O yok. Bir kaza da koptu.
Evet doğru duydunuz! Bugün size sırrımı açıklıyorum, benim sağ elim yok. Sadece sol elim var : (
Üzülmeyin, ben alıştım artık. Hem hep söylemez miyiz? Bardağın dolu tarafını görmemizin gerektiğini. Sol elim var ve yazabiliyor, iki eli olupta yazamayanlara nazire yaparcasına.
İşte bugün, yani sağ elimin ölüm yıl dönümünde, sizi onu anlatacağım. Ondan nasıl ayrıldığımı.

29 nisan 2001

Gözlerimi hastane odasında açtım. Aynı filmlerdeki gibi, neler olup bittiğini hatırlamıyorum. Bir kaza yaptığımı biliyorum ama, elimin koptuğunu bilmiyorum. Bilmediğimden mi? Yoksa narkozun etkisinden mi bilinmez, acısınıda hissetmiyordum. Belki inanmazsınız ama var gibi geliyordu bana, zaten bir sürü sargı var, nereden bile bilirdim, sargının altında yokluğun olduğunu. Hoş hala elimin var olduğunu düşündüğüm anlar olmuyor değil. Doktorlar bunun normal olduğunu söylüyor. Her neyse,
Kendime geldikten bir kaç saat sonra, babam, elimin kesildiğini söyledi.
O anda ne hissettiğimi anlatamam. Yaşanılası ve ancak öyle anlaşılası bir acıydı. Yoo, yoo, Allah düşmanımı bile esirgesin, yaşanmayası, anlaşılmayası ve şuanda da anlatılmaya çalışılmayası bir acıydı.
Dile kolay, o benim sağ elimdi, esas elim oydu, sol elimde önemli tabi ama, BENİM ESAS ELİM OYDU. O gidince yarım kalmadım ben, daha da fazla eksildim. Neyse, ne yaparsın olan oldu, yapılacak birşey yok, artık çok fazla üzülmüyorum. Sadece o günleri hatırladığımda, kulağımda,
"Baba doktorlara söyle elimi getirsinler bana, görmek istiyorum onu" sözleri yankılanıyor, birde ölmüş olan elimle, göz göze gelişim.
Hemşire, hafif kırmızı, şefaf bir poşetin içinde, sanki tiksinç birşeyi tutarmış gibi tutarak göstermişti onu bana, annem bakamadı, oysa biraz kana bulanmış olsada benim elimdi. Daha dün, kolumun ucunda duruyordu. Kımıl, kımıl.
Şimdi ise solmuş bir papatya gibi boynunu bükmüş öylece yatıyordu orada. ( O gün bu gündür, hiç bir papatyayı dalından koparmadım) Nereden aklıma geldi bilmiyorum ama, elimi gördüğümde aklıma ilk gelen, sabah uyandığımda kafesinde ölü bulduğum muhabbet kuşu geldi. Sağ elimle tutup çıkarmıştım kafesinden onu, can kuşu göğüs kafesinden çıkınca,bir garip olmuştu. Aynı elim gibi.
Öyle işte, bir kuş kadar yabancıydı bana artık elim. Elim, el olmuştu bana.
Bu duygu çok kötüydü.
Elimde dahil olmak üzere, herkesi odadan kovdum. Benden ayrılan elimin ardından döktüğüm göz yaşlarımı, arta kalan elimle silerken, kimse yanımda olmamalıydı. vücudumun bana kalan ve yaşayan parçalarından başka hiçbirşeyi istemiyor ve sevmiyordum.
Hırçınlığımı doktorlar aileme, psikolojik tramva geçirdiğim, zaman içinde durumu kabullendikten sonra düzeleceğimi söyleyerek anlatıyorlardı. Bense ne doktorların sözlerini, nede ailemin sözlerini önemsemiyordum. Çünkü hiç biri beni ANLAMIYORDU.
Benim acımın elimin yokluğundan kaynaklandığını zannediyorlardı. Kabullenemediğim şeyin tek elle yaşamak olduğunu düşünüyorlardı.
Oysa beni zorlayan, tek elle yaşamak değil, bir elim ölümü tutarken, kalan elimle yaşama tutunmaktı.
Hımmm anlıyorum seni demeyin,
Anlamıyorsunuz, anlayamazsınızda, anlasanızda hissedemezsiniz.
Ölümü yaşamayan bilemez. Benim yarım öldü, o gün benim bir parçam öldü. Hatta Gömüldü O.
Düşünsenize bir mezarım var benim, hatta mezar taşım. Ve içince bedenimin bir bölümü duruyor. Ben bayramlarda dedemi ziyarete gittiğimde onuda ziyarete gidiyorum. Belki elim, onu bırakıp eve dönerken, el sallıyordur arkamdan. Bilemiyorum. Çünkü onu tek başına bırakıp giderken, hiç bir zaman arkama dönüp bakamıyorum. Çünkü korkuyorum, gözümün önüne, ölü elimin kırmızı poşedin içindeki halinin gelmesinden.
O kadar pişmanım ki, poşedin ağzının sıkıca bağlı kalmasına izin vermiş olmama.
Saçma geleceğini biliyorum ama, elimin orada, poşedin içinde havasız kaldığını düşündükçe, soluk darlığı çekiyorum. Boğazıma birşeyler düğümleniyor.
Öyle işte, artık biliyorsunuz, benim sağ elim yok, aslına bakarsınız var, ama ölü.
Bense diriyim, sağ kolumun ucundan, ölümle el ele tutuşmuş yaşayan bir diri.
Aslına bakarsanız sizler gibi biri. Ölümle el ele yaşayan ve buna rağmen ölümü unutan, kendini hayata kaptıran.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Tebrikler
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
1 Mayıs 2007
Merhaba Sevgili Kemal Pişmişoğlu; Tasvirlerde çok iyisiniz, önce bunu söylemek isterim.Yazıda ne fazlalık var, ne eksiklik.Herşey yerli yerinde. Anlatım tarzınız da çok iyi.Acıklı bir olayı , hüznü; sohbet tarzında yazmışsınız.Sanki, okuyucuyu ürkütmekten korkmuşsunuz.Ürkütmemeyi de başarmışsınız.Sürükleyici yazmışsınız ayrıca. Yalnız, ayrı - bitişik yazılması gereken de ve da’larla sorununuz var.Belki de dikkat etmediniz yazarken.Eğer sorununuz varsa, bu sorunu hemen halletmelisiniz.Yok, sorununuz yoksa; doğru yazmak için neden çaba vermiyorsunuz?(Öğretmen kimliğim yazdırıyor bunları.)Bu güzel, başarılı yazıda o hatalar - deyim yerindeyse--arsız arsız sırıtıyor.Örnekler: "Bir kaza da koptu."....da, bitişik olacaktı. "iki eli olupta".....ta değil, da olacaktı ve ayrı yazılacaktı. "acısınıda"...da, ayrı olacaktı… "Hem hep söylemez miyiz? Bardağın dolu tarafını görmemizin gerektiğin."..Bu iki cümle, tek cümlede birleştirilmeli.Sonunda da soru işareti olmamalı.Çünkü burada okuyucuya soru sormuyorsunuz, teyit istiyorsunuz.Hani, cep telefonuyla oynayan çocuğa; "Cep telefonu oyuncak mı!" dediğimiz ve sonuna da soru işareti koymamamız gerektiği gibi. Tamamlayıcı, can alıcı şu söylemleri çok sevdim: "Daha dün, kolumun ucunda duruyordu. Kımıl, kımıl."......"biraz kana bulanmış olsada benim elimdi."(Bu cümledeki da'nın ayrı yazılmadığını görmezden geldim.)." Şimdi ise solmuş bir papatya gibi boynunu bükmüş öylece yatıyordu orada."...(Ne güzel bir benzetme.Deyim yerindeyse, cuk oturmuş.)." Elim, el olmuştu bana.".....Bu cümle de çok iyiydi.Çok anlamlı bir kelimeyi, kısa bir cümlede, okuyucuyu rahatsız etmeden iki kez ve başarıyla kullanmışsınız.Çünkü okuyucu, gereksiz yere kullanılan aynı kelimelerden sıkılır...." Elimde dahil olmak üzere, herkesi odadan kovdum."(Bu cümledeki de'nin ayrı yazılmadığını görmemin verdiği rahatsızlığı saymazsam, iyi ifade edilmiş .)Diğer beğendiğim cümleler: "Bir elim ölümü tutarken, kalan elimle yaşama tutunmaktı.".." Ben bayramlarda dedemi ziyarete gittiğimde onuda ziyarete gidiyorum."..." Öyle işte, artık biliyorsunuz, benim sağ elim yok, aslına bakarsınız var, ama ölü. Bense diriyim, sağ kolumun ucundan, ölümle el ele tutuşmuş yaşayan bir diri." Bir insanın bir elinin yok oluşunu, bundan nasıl etkilendiğini bu kadar güzel anlatmanız; belki de tıp okuyor olmanızdan mı kaynaklanıyor?Bu soruyu sordum kendime.Etken her ne olursa olsun, yazınızı çok başarılı buldum.Şu yanlış yazılan de - da'ları saymazsak tabi.Ne diyordu E.Toroğlu:"Bundan iyisi, Şam'da kayısı."..Ben de şöyle diyorum:"Bu kadarcık kusur, kadı kızında da olur."...Okuyucu yanım böyle dese de, öğretmen kimliğim de şöyle diyor:"Yazar, bu hatalarını hemen düzeltmeli."....Başarılarınızın devamını dilerim.Sevgiyle kalın.Kâmuran Esen Bir öneri:Bu yazıyı öyküye çevirin bence.ZATEN ÖYKÜNÜN KIYISINDA DURUYOR.VE BU KALEM, ÇOK İYİ ÖYKÜ YAZABİLİR.

:: senaryodur
Gönderen: kemal pişmişoğlu / Kayseri/Türkiye
1 Mayıs 2007
sayın esen, bu yazı Allah'a şükür tamamen senaryodur.

:: yorumunuzu merakla bekleyeceğim
Gönderen: kemal pişmişoğlu / Kayseri/Türkiye
1 Mayıs 2007
sayın Esen yorumunuzu merakla bekleyeceğim.

:: ..........
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
1 Mayıs 2007
Merhaba Sevgili Kemal Pişmişoğlu; Yazdıklarınızın bir senaryo olup olmadığını bilmediğim için yorum yapamayacağım.Çünkü yapacağım yorum; yaşanan bir olaysa farklı, senaryoysa farklı olacak....Senaryodur senaryodur...Sevgiyle kalın...Kâmuran Esen




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anılar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Terlikler ve Ben

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tanrının Gizli Hazinelerinin Anahtarı Pi
Zordur Baharda Tıp Fakültesi
Resimlerle
Sevişme Sesi
Çalışan Annenin Çocuğu Olmak
Ters Taraftan Kadın ve Erkek
Yüzler
Doktor Olmak Bir Oyundur.
İç Savaş (Hayat Sıvar Kendini)
Uçurmayı Gök Yüzünde Tutmak

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Rüyadan Kabusa [Şiir]
Günaydın Çorap Kardeş İkizin Nerede [Şiir]
Avanım [Şiir]
Hayata Dürbünle Bakmak [Şiir]
Cibranı ile Karşılaşmak [Şiir]
Tecavüz [Şiir]
Yeniden Başlamanın Şiiri [Şiir]
Seni Sevmek [Şiir]
Tablet Şiirler "Ölüm" [Şiir]
Yalnızlıkla Sevişmek (Bir Gün) [Şiir]


kemal pismisoglu kimdir?

erciyes üniversitesi tıp fakültesi 3. sınıf öğrencisiyim

Etkilendiği Yazarlar:
goethe,nietsche,ve tabi ki mevlana


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © kemal pismisoglu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.