..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar > Merve Yıldırım




20 Şubat 2007
Hatırla Sevgili  
Merve Yıldırım
Yasemin-Ahmet aşkı başından beri kafamıza vurulup duruyor ama bence dizideki en gerçeğe yakın, en doğal, saf ve güçlü aşk Necdet’in aşkı.


:DECI:
Yasemin-Ahmet aşkı başından beri kafamıza vurulup duruyor ama bence dizideki en gerçeğe yakın, en doğal, saf ve güçlü aşk Necdet’in aşkı. Bunu bilir bunu söylerim. En başta bize verilen bilgilere bakarsak, Yasemin en iyi ihtimalle 12-13 yaşından beri (belki de daha önceden) güya Ahmet’e vurgun. İşte daha bu noktada olay bir yığın soruyu da beraberinde getiriyor. Bir insan 13 yaşında aşkı bilir mi? Duyguların, düşüncelerin, kişiliğin daha yeni şekillendiği, insanın kendini de hayatı da yeni tanıdığı bir yaşta aşk, tutku ve sadakat bilinci olur mu? O yaşta oluşan karşı cinse hayranlık o kişinin bir daha hiç görülmemesine rağmen uzun yıllar canlı kalır mı? Yasemin obsesif psikopat aşık mıdır? Lise çağlarında Yasemin gibi hoş ve sosyal bir kıza, Necdet bir yana, okuldan ya da mahalleden takılan, iltifat eden, flört etmeye çalışan ve onun aklını başka yöne çeken tek bir insan evladı dahi olmamış mıdır? Çevrenizde 13 yaşında hissettiği tatlı heyecanlar için hey gidi çocukluk demek yerine bunca sene sonra hala ölüp ölüp dirilircesine acı çeken ilginç kişilikler var mıdır? Dizide aradan geçen onca yıldaki takriben 1500 güne karşılık bir zavallı hatıra defterinin 100-200 sayfası neden hiç dolmamıştır? Seneler önce yazılıp bir daha açılmadıysa eğer, Yasemin hala milattan önce yazdığı satırlara bakıp bakıp iç mi geçirmektedir? O defter bunca yıldır niye hiç eskimemiştir ve sayfalar neden pırıl pırıldır? Ha eğer o duygular ancak son bir iki yıldır yazıldıysa, yıllardır görmediği bir insanın karakterini, resmini, cismini nerden bilmektedir? Müneccim midir?

Ahmet’e gelirsek, 20 küsur yaşında hala ne istediğini bilmeyen, ayran gönüllü bir hukukçu olup, bir yandan ta Avrupalardan getirttiği sevgilisini enik gibi yanında taşımakta, bir yandan da her gördüğü yerde kısık gözlerle Yasemin’i süzüp durmaktadır. Aslında başta koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi diyerek Michel’e evlenme teklif etmiş, ama daha kıza verdiği öpücüğün sıcaklığı geçmeden Yasemin’in hatıra defterini bularak satır satır okumuş, vay be bu şehirde bana aşık biri var deyip bir gönül sarsıntısı geçirmiş ve sonuçta nişanlısının hevesini kursağında bırakarak geldiği yere geri postalamıştır. Yasemin’in çocukluğundan beri geçmeyen “görmediği birine karşı kurgulama sevdası” böylece Ahmet’in sonradan kondurma sevgisi ile birleşerek dizinin tuhaf temelini oluşturmuştur. Ve buna aşk denmiş, izleyiciden onay beklenmiş, izleyici de olurdu olmazdı bakmadan haftalardır alkış tutmuştur. Ama Ahmet’in bezdiren ciddiyeti Yasemin’in cıvıl cıvıllığı yanında baba gibi durmakta, erkek ne yaparsa yapsın kıza yakışmamaktadır.

Gelelim Necdet’e… Belki de gördü göreli Yasemin’i seven, tüm gençliği onunla geçmiş, kızın saçının her telini, huyunu suyunu, kaşını gözünü ezber etmiş bu çılgın aşık kıza bir türlü açılamamakta, uzaktan uzaktan aaahh edip durmaktadır. Sonuçta tam cesaretini toplayıp kızın karşısına geçmiştir ki aşkının karşılıksız olduğu gibi acı bir gerçeği duyup yerle yeksan olmuştur. Ama kıza olan duyguları azalmak şöyle dursun, bu deli aşk kalbinden fırlayacak kadar yoğun hale gelmiştir.

Bence Necdet’in, Yasemin’in saçının teline zarar gelse deli divane olmasını, gözlerine bakarken eriyip bitmesini, kızın intihar teşebbüsünü anladığı anda dünyayı dar görüp tüm adayı ayağa kaldırmasını, kızın her derdinde tasasında herkesten önce yanında bitmesini ve onu gölgesi gibi izleyip korumasını sağlayacak kadar güçlü ve engel tanımayan aşkının yanında, Ahmet’in romantik anlarda kısık sesle konuşmaktan başka şekilde dışa vuramadığı, kızı hamile bırakma dışında hiçbir icraatle süsleyemediği ve bir hışımla nikaha müdahale etmek yerine ancak gidip ona buna yumruk atmayı tercih edecek kadar öncelik verdiği tuhaf sevgisinin esamesi bile okunmaz. Çünkü aşk Necdet’in damarlarında akmakta, ama Ahmet’in ellerine, yüzüne, sözlerine bile yapışamadan üzerinden düşmektedir. Çünkü Necdet Yasemin’i kendisini sevse de sevmese de, ona ait olmasa da, başkasının bebeğini taşısa da, sırf var olduğu için sevmektedir ama Ahmet sevildiği için, böyle aşkı bir daha bulamayacağı için sevmiştir ve sonunda kaybetmiştir.

Sen daha bu evliliğe inanmamakta ısrar et Ahmet. Atı alan Üsküdar’ı geçti bile!



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hatırla Sevgili 2 - Böyle Aşk Olmaz...
Gelinimizi de Seçtik Çok Şükür!
Antalya'nın bir köyünden sinir krizi manzaraları

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Asker Yolu Gözlemek
Anne Değilim Ama...
Protestoya davet
Kadınları Kategorize Ettim
Arkadaşlık Öldü, Başımız Sağolsun...
Giden ormanlar ve gelen kuraklık
Hayat çok kısa...
Boşvermişiz herşeye, kendimizden başka...
Komik bir salata

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Garip Şiir [Şiir]
Hoşgeldin Bebek! [Şiir]
Öldürdüler Güvercini [Şiir]
Hayat dediğin nedir ki... [Şiir]
Anti - Alkolik Şiir [Şiir]
Hasret şiiri [Şiir]
Dosta çağrı [Şiir]
Yoksa aşık mı oluyorum.. [Şiir]
Devir Değişti Dostum [Şiir]
Hadi canım sen de [Şiir]


Merve Yıldırım kimdir?

Kendini bile bileli aklına gelen her konuda irili ifaklı kağıt parçalarına, defterlere ve bilgisayar ekranına yazıp durmuş bir amatör.

Etkilendiği Yazarlar:
Hayat...


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Merve Yıldırım, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.