Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
Ahmet’e gelirsek, 20 küsur yaşında hala ne istediğini bilmeyen, ayran gönüllü bir hukukçu olup, bir yandan ta Avrupalardan getirttiği sevgilisini enik gibi yanında taşımakta, bir yandan da her gördüğü yerde kısık gözlerle Yasemin’i süzüp durmaktadır. Aslında başta koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi diyerek Michel’e evlenme teklif etmiş, ama daha kıza verdiği öpücüğün sıcaklığı geçmeden Yasemin’in hatıra defterini bularak satır satır okumuş, vay be bu şehirde bana aşık biri var deyip bir gönül sarsıntısı geçirmiş ve sonuçta nişanlısının hevesini kursağında bırakarak geldiği yere geri postalamıştır. Yasemin’in çocukluğundan beri geçmeyen “görmediği birine karşı kurgulama sevdası” böylece Ahmet’in sonradan kondurma sevgisi ile birleşerek dizinin tuhaf temelini oluşturmuştur. Ve buna aşk denmiş, izleyiciden onay beklenmiş, izleyici de olurdu olmazdı bakmadan haftalardır alkış tutmuştur. Ama Ahmet’in bezdiren ciddiyeti Yasemin’in cıvıl cıvıllığı yanında baba gibi durmakta, erkek ne yaparsa yapsın kıza yakışmamaktadır. Gelelim Necdet’e… Belki de gördü göreli Yasemin’i seven, tüm gençliği onunla geçmiş, kızın saçının her telini, huyunu suyunu, kaşını gözünü ezber etmiş bu çılgın aşık kıza bir türlü açılamamakta, uzaktan uzaktan aaahh edip durmaktadır. Sonuçta tam cesaretini toplayıp kızın karşısına geçmiştir ki aşkının karşılıksız olduğu gibi acı bir gerçeği duyup yerle yeksan olmuştur. Ama kıza olan duyguları azalmak şöyle dursun, bu deli aşk kalbinden fırlayacak kadar yoğun hale gelmiştir. Bence Necdet’in, Yasemin’in saçının teline zarar gelse deli divane olmasını, gözlerine bakarken eriyip bitmesini, kızın intihar teşebbüsünü anladığı anda dünyayı dar görüp tüm adayı ayağa kaldırmasını, kızın her derdinde tasasında herkesten önce yanında bitmesini ve onu gölgesi gibi izleyip korumasını sağlayacak kadar güçlü ve engel tanımayan aşkının yanında, Ahmet’in romantik anlarda kısık sesle konuşmaktan başka şekilde dışa vuramadığı, kızı hamile bırakma dışında hiçbir icraatle süsleyemediği ve bir hışımla nikaha müdahale etmek yerine ancak gidip ona buna yumruk atmayı tercih edecek kadar öncelik verdiği tuhaf sevgisinin esamesi bile okunmaz. Çünkü aşk Necdet’in damarlarında akmakta, ama Ahmet’in ellerine, yüzüne, sözlerine bile yapışamadan üzerinden düşmektedir. Çünkü Necdet Yasemin’i kendisini sevse de sevmese de, ona ait olmasa da, başkasının bebeğini taşısa da, sırf var olduğu için sevmektedir ama Ahmet sevildiği için, böyle aşkı bir daha bulamayacağı için sevmiştir ve sonunda kaybetmiştir. Sen daha bu evliliğe inanmamakta ısrar et Ahmet. Atı alan Üsküdar’ı geçti bile!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Merve Yıldırım, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |