İnsan melek olsaydı dünya cennet olurdu. -Tevfik Fikret |
|
||||||||||
|
Tatiller sadece yatılarak, gezip tozarak geçirilmiyormuş. Tatilde de bir şeyler öğrenebilirmiş insan. Bunun bir örneğini geçen hafta yaşadım da, oradan biliyorum. Yorucu ve güzel bir tatilin ardından, son durağımız Gelibolu’dan yaşadığımız yer olan Ankara’ya doğru uzun bir yolculuğa çıktık. Yolumuz Bursa’dan da geçiyordu. Bursa’dan geçip de bir “iskender” yememek olmazdı tabi. Gittiğimiz yer, gerçi o bizim önümüze çıkmıştı ama, ünlü ve güzel bir lokantaydı. Adı da “İskender”di. Müze gibiydi adeta, eski tabakları çanakları sergiledikleri yerler de vardı. Bu tabak çanakların yanı sıra ileride pek göremediğim gazeteler, belgeler de vardı duvarda asılı olarak duran. Onlara yakın bir masaya oturunca, yemeklerimizi beklerken bu önümdeki duvarda asılı kağıtları okumaya başladım. Bunlardan biri, adını tam anımsamıyorum ama, “Herald and Tribune” gazetesiydi sanırım. Küçük puntolu harfleri okuyamadım fakat merak da ediyordum; “Yabancı bir gazeteye çıkacak kadar ünü neydi burasının?”. Bu yüzden yandaki daha büyük puntolu ve yine ismini anımsayamadığım bir Türk gazetesini okumaya, okudukça da anlamaya başladım. Yediğimiz yemeğin adı “iskender” değilmiş meğer! Adının, “iskender” olarak ünlenmesinin sebebi de bu işi 1867 yılından itibaren “İskenderoğlu” ailesinin yapmasından kaynaklanıyor olmalı. Lokantalarının adının “İskender” olmasına da yeterli bir cevap olur bu. Şu anda üçüncü kuşak “İskenderoğlu” ailesinin yönettiği bu lokantada yediğim en güzel “iskender”i yedim. Affedersiniz; en güzel “pideli soslu kebap” diyecektim. Çünkü “İskender”, soyadlarından ötürü olmalı, lokantalarının ismi. Yaptıkları bu yemeğin adı da, her ne kadar bizim için “iskender” olarak kalıplaşmışsa da, “pideli soslu kebap”, aynı menülerinde yazdığı gibi yani. Bu karlı günün ardından, hem karnımı doyurmuş hem de yeni bir şey öğrenmiştim, aklımda yazılarım, elimde kitabım ve içimde bu “iskender” olayını paylaşma heyecanıyla arabamıza bindik ve yolumuza devam ettik…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nur Gayretli, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |