Dengeli bir rejimde yemeğin yeri çok önemli. -Fran Lebowitz |
|
||||||||||
|
Deli gibi rüya görüyorum. Deli gibi yağıyor. Rüyaların dibi delindi. Rüyalar çatlak. Hep aynı hülya seli. Perili köşkler gibi karanlık yüzlü, büyük, çok büyük evler görüyorum. Camidekiler gibi çiçekli, dev halılar kaplamış her yanı. Üstümde kalın bir manto ama hissetmiyorum ben deliler gibi yaz sıcağını. İçimde yırtık, beyaz bir elbise. Gelinlikmiş meğerse. Ben gelinsem, damat nerde? Güvey traşı oluyormuş berberde. Beni de götürmek istiyorlar kuaföre. Gider miyim ben, deli miyim? Kendi kendimin berberiyim. Daha önce de İspanya’da berber olarak doğmuştum. Bir çıkarıyorum takma saçımı. Herkes görüyor dazlak traşımı. Bundan “karı” olmaz diyorlar damada. Çünkü kel aynak da dazlaktır. Bu kadın da. Öyleyse bu kadın kuştur. Kuş sizsiniz salaklar! Beni kızartıp yiyeceksiniz değil mi? Balıkta solungaç vardır. İnsanda paratiroid bezi eski bir solungaçtır. O halde? İnsan balıktır alıklar! A, balık caminin bahçesine girdi! Gelsene sen buraya! Tanrının evini kokutma bayat bayat! Aa, bir armut gördüm. Düşüyor damla gibi. Sarı âfet, Tanrım beni gözet. Bu güzelliği yok et. Yasak meyve farzet. Ki elma değildir. Hazret. Muz Adem. Şeftali Havva. Çekilin be. Burası benim bahçem. Bâkire Meryem. Meryem bâkireydi. Ben de bâkireyim. Ben bâkire Meryem’im. Madonna. Madonna. Layk e vörciiin! Ne bakıyorsun yüzüme öyle yılan? Ne olmuş yani, sütyenimi T-şörtümün üstüne taktıysam. Gri-siyah. Yaşasın karga! Kırmızı külotu çektim blucinin üstüne. A, saçlarım var, yüzüm yok! Saklandın mı yüzüm? Elma dersem çık, armut dersem çıkma! Hah, sobeledim işte seni! Dört yüz elli yıllık çınara yapışmış beni seyrediyor. Terbiyesiz. Bakma öyle dik dik. Gelirsem yanına gözünü çıkarırım şiirinin. Kamyonlar çağıldarmış. Deli Allaha emanetmiş. Üsküdar çeşmesi... Sen kime deli dedin şimdi? Camisiyle, çeşmesiyle, çınarıyla satıyorum bu bahçeyi. Saattıım! Ver şurdan bana iki çivi koçum. Çak tabelayı şu sırıtan suratın üstüne. Çak. Çak. Sen beni rezil rüsva edeceksin ha elaleme! Al sana. Al sana. Doktordan Satılık Bahçe Ne o? Ne gülüyorsun yılışık, yılışık? Doktordan Satılık Araba ilânına güler misin, ağlar mısın? Söyle karga. Oysun gözünü. Sokma koca gaganı bahçe limonatasına. 20 YTL. saydım alt tarafı limon artı bir yüksük votkaya. Deli misin sen be! Uçtun yani uçtun! Çirkin kuş! Ne ermişler ne kuşlar. Ne de buhurumeryem. Hep ortancalar oldu. Bahçeleri süsleyen. Ve endişem... Endişemin sessizliği. Benden daha tehlikeli bir sessizlik. Kayısı gülü renginde. Buğulu bir sessizlik. Cinnetler bu sessizlikte geçirilir. Bu sessizliğin içinde kaybolur bedenler. Dört yüz elli yıllık dev çınar ağzıma dolar. Konuşamam. Ve ölüm... Al sana. Al sana. Hıncahınç sessizlik hiçliklerle. Ölüm. Çöp atılan bahçelere. Manzarayı kapattığı için kesilen ağaçlara ölüm. Yok olan bostanlara. Ayrık otlarına ölüm... Don Kişot da ölmüştü. Deliliğe sığınamayacağını kavradığı noktada. Belki de tam bu dört buçuk asırlık çınarın dibinde. Arsız at sinekleri. Dağılın. Tırtıklayıp durmayın cesedimi. Genç ölenler deli, çilekeş sardunyalarla büyür. O paslı bahçe iskemlesini çek üstümden abi. İğrençsin. Tanrıya kızgın mezar taşları bile böyle azarlarlar seni selvili bahçelerde. Üst üste bağlama o kağıt peçeteleri türbeme. Her Cuma hutbe. Her gün sarı cin mısır ecele... Cami bahçesinde gezinir Meryem selvisiyle elele. Dar eder dünyayı Kız Kulesi’ne. Yılan efsanesine. Ez kafasını. Ez. Ez. Yılan derisinden korse giysin Madonna Meryem. Bendeniz. Has bahçenin gülüyümdür. Satmışlar alıklar güzelim bahçeyi. Bahçe barı yapmışlar. Bahçe limonatasının votkası sahte çıkmış. Oh olsuun! Yoğun bir ölü trafiği var. Torbalar dolsuun! Ben de görevdeyim. Ölülerin canı sıkılmasın. Ben sahnedeyim şimdi: Bâkire Madonna Meryem! Susun. Kıpraşmayın. Herkes can kulağıyla dinlesin: Layk e Vörciiin... Ayy, büyüğüm geldi...Durun bir dakika...Hah, tam şuraya bırakıyorum...Ohhh...Bu sahne de bahçe gibiymiş... Büyük 20 YTL. Küçük 10 YTL. Bahçe barımızda... Ayten Suvak
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ayten Suvak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |