..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sanat doğaya eklenmiş insandır. -Bacon
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Başkaldırı > Ayten Suvak




30 Nisan 2004
Hızla Kirlenen Dünya  
Ayten Suvak
Sahil yolundan gelen otobüsten inip, Beşiktaş iskelesine yürürken...


:BIIJ:
"Mezeler de bozuldu giderek, içkilerin eski tadı kalmadı. İyi ki bira var; at sidiği gibi köpürse de bira biradır. Birden iğrentiyle buruşturdu yüzünü. Kapkara terli bir atın yere dek sarkan erkeklik organıyla işediğini görüyor. Meyhanenin bildik kokusunu, tavada cızırdayan una bulanmış midyelerden, yağlı kağıtlara sarılı kokoreçlerden gelen kokuları bir anda bastırıyor sidik kokusu. Genelev sokağında sırtını kalabalığa dönüp bir evin duvarına işeyen üç adamın görüntüsü çakıyor belleğinde. BURAYA İŞEYEN EŞEKTİR yazılı duvarın önüne dizili üç eşeğin birbiriyle şakalaştıklarını duyuyor. "Amma da birikmiş ha!" diyor en sağdaki"duvarın sıvasını aldı götürdü"....Pantolonunun düğmelerini kapatırken iki eliyle önünü sıvazlıyor, "Ne kadar sallarsan salla, dona düşer son damla!" Ötekiler de aynı hareketi yapıyorlar. "Şimdi bizimkine birer posta atabiliriz" diyor kasketlisi, sokağın ortasına dek akan sidiğe basmamak için şişman gövdesinden beklenmedik bir çeviklikle karşı yana sıçrıyor..............................................................................
evet bir kararı gerçekleştirmek üzere yokuş aşağı inerek, falcı kadınlara, ayakçı meyhaneleriyle plakçı dükkanlarına, vitrinlerdeki sarı, yeşil, pas rengi, iğrenç mezelere bakmadan, kusmuk yığını bir dünyanın damarlarında aktığını, yüreğiyle duyarak Kuyu Sokağına varacak. Oradan da genelev sokağına".

(Nedim Gürsel/Kadınlar Kitabı)

..............................


Sahil yolundan gelen otobüsten inip, Beşiktaş iskelesine yürürken, hızla geçtim "hızla kirlenen bir dünyadan" Yılmaz Erdoğan gibi.

Park yollarını tamir ediyorlardı işçiler; olur olmaz her yeri pazara dönüştürdüğümüzden, yolda yürümek bile risk almak demekti; ama tehlikenin büyüğünün eli kulağındaymış da.....

Ansızın orta yaşlı, orta halli bir kadın, önüm sıra yürümekte olan bir kıza dellendi:

- Şuradan yürüsen olmaz mı, ....pu! .ıçını sallamayı biliyorsun, yol versene...sizin yüzünüzden zaten......

Lasteks pantalonun sıkıca sardığı kalçaları, yürürken hem çocuksu hem de şuh bir kıvraklıkla oynayan kız, elini "Deli misin?" anlamına gelen bir işaretle bileğinden doğru çevirip, hırslı kadına sözsüz karşılık verdi ve pişkin pişkin yürüyüp gitti.

O "anlık hakaret sahnesinde" ben de tesadüfen üçüncü kişiyi oynuyordum gözlemci kimliğimle; pek doğru olmasa da, bir genellemeye giderek şunları geçirdim içimdem:


kerhaneleri bütün dünyanın
aşk gangrenlerinin yıkık çarşılarıdır...


Böyle diyor Yılmaz Odabaşı, "İdris"de. Cinsellik pazarında kadının alıcı bekleyen ve aynı zamanda kendi kendini satan mal durumuna sokulması ve aşkı kirleten unsur olarak görülmesi yalnızca çağımıza özgü değil. Kerhaneler salt kadınlarla o bilinen kimliklerine bürünmeseler de, onlar "gangren olan hastalıklı parça", kesip atılması gereken. Çarşıları yıkan da canlandıran da "onlar" olarak gösterilirken, çoğunlukla tek taraflı suçlamalara hedef oluyorlar.

Nedim Gürsel, genelev sokağını kusmuk yığını bir dünyaya yerleştirirken, öyküsündeki tecrübesiz genç kahramanı,

" elinde sigarası, bir tuhaf düşe, çevresinde devinen bu anlaşılmaz, karmaşık dünyanın ötesinde bir dinginliğe dalmış; kışlık giysilerin, çorap, ceket, pantolon, kazak ve yağmurlukların kristal avizelerle yatak odası takımlarının, ayakkabı ve cilalı koltukların, gümüş şamdanlarla altın bileziklerin önünden geçerek, her şeyin satılık olduğu, allanıp pullanarak pazara sürüldüğü vitrinlerin yanısıra ilerliyor".

Beşiktaş pazarındaki öfkeli kadın belki de kendi oğlunu , kocasını öyle dar pantalonlu "hafif"(?) görünümlü kadınların şerrinden korumaya çalışıyordu; vücudun böylesine serbestçe teşhir edilmesine itiraz ederek. Ben de derin alimler gibi düşüncelerle hem yürüdüm hem seyrettim "tahrik edici" kızı. Orta yaşlı kadını isyan ettiren görünümüne karşın, kim bilebilirdi onun, Odabaşı'nın "Mesih Şiirdir" de tariflediği gibi,


bir kadın
koynumda
aşktan sevinç devşiren


biri olmadığını: sevgilisiyle masum, içten bir aşkı paylaşmak üzere buluşmaya gitmediğini. Gerçek ve görünüm arasındaki çelişkilere kafa yora yora, ben de "hızla kirlenen bir dünyadan hızla geçtim", vapurla, gittikçe çöplüğe dönüşen Boğaz'da; ama karşı kıtaya ayak bastığımda, unutuverdim her şeyi; mutlu bile oldum bir tankere çarpmadık diye; hüzn-ü komik değil mi?


Rıfat Ilgaz'la yürüyormuşum ev yolunda; dönüp dönüp yüzüme bakıyorlar, kime laf atıyor bu "okumuş görünümlü kız" diye. Ilgaz Dağlarına canım, ağzımda ılgıt ılgıt Rıfat; Mihrimah Camiinden doğru ezan sesi geliyor, yarabbi şükür, tutunacak bir Sen kaldıysan orada ki nedir kınetik enerji midir kıne....


AYDIN MISIN

Kilim gibi dokumada mutsuzluğu
Gidip gelen kara kuşlar havada
Saflar tutulmuş top sesleri gerilerden
Tabanında depremi kara güllelerin
Duymuyor musun


Kaldır başını kan uykulardan
Böyle yürek böyle atardamar
Atmaz olsun
Ses ol ışık ol yumruk ol


Karayeller başına indirmeden çatını
Sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm
Alıp götürmeden büyük denizlere
Çabuk ol


Tam çağı işe başlamanın doğan günle
Bul içine tükürdüğün kitapları yeniden
Her satırında buram buram alın teri
Her sayfası günlük güneşlik
Utanma suçun tümü senin değil
Yırt otuzunda aldığın diplomayı
Alfabelik çocuk ol


Yollar kesilmiş alanlar sarılmış
Tel örgüler çevirmiş yöreni
Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende
Benden geçti mi demek istiyorsun
Aç iki kolunu iki yanına
Korkuluk ol

RI


"Aydının rolü diğerlerine ne yapmaları gerektiğini söylemek değildir. Hem sonra ne hakkı vardır bunu yapmaya? Aydının işi, diğerlerinin siyasal iradesini şekillendirmek de değildir; onun işi kendi alanında ince ince analizler yapmak; insanların akli alışkanlıklarını,düşüncelerini sarsmak, rahatsız etmek; aşina ve yerleşik kuralları ve kurumları tekrar tekrar sorgulamaktır",

diyor Michel Foucault. Ondan alıntı yapan birinden alıntılADIM, ADIM ADIM, eve varmışım, a hiç anlamADIM:


Ayten Suvak


Ay tenim
Yıldız derim gül tenim
Solmaz tendeki benler
Ben hani o Ayten'im
Bu kez
Natüralist Edebiyat

A.S.







Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın başkaldırı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Adalardan Bir Yar

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
O Gün...
Gündelik Sövgü
Doktordan Satılık Bahçe
Ayakkabı Delisi
Bed - Baht
Aldanma
Hayati
Ben Yalnız Yağmuru İstemem
Ah Şu Haftasonları
Cumartesi Keyfi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dilin Kemiği Var Mıdır, Yok Mudur? [Şiir]
Aynalı Çarşı'da Aşk [Şiir]
Yaz Biter Yazı Bitmez... [Şiir]
Nazireler [Şiir]
Bak Şimdi... [Şiir]
Alışkınız Yanmaya Kerem... [Şiir]
Beni Selülitlerimle Sev... [Şiir]
Tanrım [Şiir]
Bugün Boşver [Şiir]
Gönül Diyor ki... [Şiir]


Ayten Suvak kimdir?

Ruhum gibi dalgalıdır yazılarım da, kimi zaman hüzünlü, ama çoğu zaman neşelidir. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Virginia Woolf, Orhan Pamuk...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ayten Suvak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.