Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
Korku da sevmek, hiddet gibi tabii duygular arasındadır. Her aşırı duygu gibi korku da insan metabolizmasını etkileyen unsurlar taşır. Aşırı aşktaki o umursamaz boşluk aynen korkuda da mevcuttur. Ancak korku hissi sırasında salgılanan andrenalinin ani etkisi ve şiddeti nedeniyle diğerlerine göre biraz daha belirginleşir. Sevgi ve korkudaki ani oluşum sırasında varolan o trans boşluğu (kara delik) aslında insan yapısında koruyucu kalkan görevini üstlenir. Salgıların hemen hepsi dengelemeye yöneliktir. Ancak reaksiyonun şiddeti bu salgıları karşılayacak dozajı aşarsa, kişinin yapılanması sırasında (yetişmesi) oluşmayan zayıf bir noktanın deforme olmasını sağlar. İşte bu ani değişime karşılık vermeyen metabolizma dışavurum sırasında sapıklıklara neden olur. Herkes yaşamı boyunca korkuyu değişik şekillerde mutlaka tatmıştır. Korku heyecan vericidir; aşırı olmamak kaydı ile korkmak kişiyi cüretkar hale getirir. Kumar, hız merakı, aşırı risk almak, evlilik dışı tatlı heyecanlar yaşamak gibi gizli korkular daima çekici olmuştur. Fakat masum olarak nitelendirilen bu tip korku arayışları kronik bir şekle dönüşüp daha fazla heyecanları çağırıştırırsa o zaman korkunun esareti başlar. İşte korku sarhoşluğu olarak da nitelendirebileceğimiz bu kara delik bizi kontrol edemiyeceğimiz bir boyuta süratle sürükler. Ulaşılan bu boyut kozmik enerjinin desteğini de arkasına alarak karakter değişimine olanak tanır. Korku oluşumları, günlük hayatımızın o yıpratıcı deviniminde kendini ihtiras olarak yapılandırırlar; bu gibi durumlarda da kişi kendini maksimum seviyede görür ve eleştiri kabul edemez hale gelir. Bu oluşumların bedellerini de genellikle çevredekiler öder. Küçük topluluklarda bu tip zorlamalar hedef kitleyi fazla etkilemese de geniş kitleleri etkileyebilen liderlerin korku etkileşimleri sempatizanlarına oldukça ağır zararlar verir. İrade ile korkunun kara delikleri arasındaki ince sınırın aşılıp aşılmadığı ise çoğu zaman acı deneyimlerden sonra ortaya çıkar. Ancak, alınan dersler şimdiye kadar bu tip oluşumları engeleyememiştir. Zira, korkunun kara delikleri kronikleşmiştir. Çağımızın iletişim harikaları ise bu korkulardan kaynaklanan paniklerin yayılmasını süratlendirip, bizleri bu korkunun kara deliklerine çekmektedir. Şiddet haberlerinin çoğalıp talep edilir hale gelmesi, toplu hareketlerin şiddete dönüşmesi, duyguların en üst düzeyde yaşanması bunların belirtileridir. Gelişmiş toplumlarda varolan yaşamsal içgüdülerin hakimiyeti dengeyi sağlamakta zorlanmaktadır. İnsanın özündeki yalınlık çoktan safiyetini yitirmiştir. Belleklerimizin en ücra köşesinde uyarılmayı çoktan haketmiş bulunan bu içgüdüsel safiyet hem çok yakın, hem çok uzak; kara deliğin taa ortasında bir yerde...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Y. Kemal Erener, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |