Gerçeğin dili çok yalın. -Euripides |
|
||||||||||
|
Bundan birkaç ay önce; gazetede gördüğüm bir fotoğrafı, utanç fotoğrafını (Bana göre) hatırladım birden. Daha doğrusu sık sık gözümün önüne geliyor bu fotoğraf.Gelelim utanç fotoğrafına: Bir ilde (Ege bölgesinde bir ildi. Ama hangi il olduğunu tam bilemeyeceğim.) bir okulun açılışına bakanlar, milletvekilleri falan gelmiş. Mevsim de yaz. Bu büyüklerimizin (!) oturması için özel yer hazırlanmış. Değerli büyüklerimiz güneşten rahatsız olmasınlar diye, üstlerine tente çekilmiş. Altlarında da koltuklar.Oh! Rahat rahat töreni izliyorlar. Öğrenciler ise, güneş altında ayakta dikiliyorlar.Tıpkı milli bayramlardaki törenlerde gördüklerimiz gibi.Kimbilir büyükleri gelsin diye kaç saat beklediler. Büyükler gölgede oturuyor, küçükler ayakta ve kızgın güneş altında dikiliyorlar.Fotoğrafı görünce, utandım inanın.Sanki o gölgede oturan benmişim gibi.Çocuklar saatlerce ayakta dikilirken, o büyükler gölgede nasıl oturdular, oturmaktan nasıl utanmadılar? Daha doğrusu nasıl olur da utanmazlar?... Yıllarca önce bizim ilçemizde de buna benzer şeyler görmüştüm.İlçemizde bir okulun temel atma töreni vardı, bir tatil günü.Milletvekilleri, bakanlar gelecekti. Büyüklerimiz böyle açılışları, törenleri pek severler, bilirsiniz.Nutuk atmak için bulunmaz bir fırsattır bu açılışlar. İzzet- ikram da o biçimdir hani. Hafta sonu olmasına rağmen tüm memurları topladılar.Ortaokul ve lise öğrencileri de geldi. Amaç, kalabalık görünmekmiş. Beklendi birkaç saat. Daha sonra, bu törenlere öğrencilerin gelmesinin yasak olduğu ( O zamanlar yasaktı.) hatırlandı. Öğrencilere ; ”Eve gidin, formalarınızı çıkarıp gelin.” emri verildi. Zavallılar kendilerine söylenileni yaptılar. Bakanı ve milletvekillerini sivil giysi ile karşıladılar.Oysa ki onların öğrenci olduğu o kadar belliydi ki......... O zamanın milli eğitim bakanı, bir okulu ziyaret etmek şöyle dursun, zengin iş adamının saray gibi evine gitti yemek yemek için.Biz memurlar ve öğretmenler büyüklerimizi saatlerce ayakta bekledik. Ama onlar bizim varlığımızdan habersiz gibiydiler. Birkaç öğretmen arkadaşımız, bakana, bir sorunlarını anlatabilirim hayaliyle boşuna beklediler. Büyüklerimiz, bizi yok sayıyor gibiydiler.Sanki onlar ağaydı, biz de maraba. Aradan neredeyse on yıla yakın bir zaman geçti. O okulun inşaatı hâlâ bitmedi. Hatta birkaç yıl, o inşaat unutuldu. Ama o gün yaşadıklarım hep aklımda kaldı. Bir ara unutur gibi olmuştum. Ancak sözünü ettiğim utanç fotoğrafını görünce, yeniden hatırladım. Eminim siz de, o fotoğraftaki görüntülerin yabancısı değilsiniz. Düşünün şöyle bir. Kimbilir kaç kez gördünüz.Ve daha onlarca kez göreceksiniz.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |