Dışarda güzel bir hava var.Hele yatsının o uluhiyyet kokan rahlesinden
çıktıktan sonra daha bir başka oluyor insan.Herkes uyurken uyanık
olması insanın Rabbisiyle olan münasebetini dahada
derinleştiriyor.Sanki birilerini uyandırır mülahazasıyla sessiz
sedasız muhabbet ediyorsunuz O’nunla....Uzun süredir görmediğiniz
dostunuzla geceleri hasret dindirmek...Yıldızların altında O’nunla
hasret gidermek...Yıldızların altında Lahuti alemlerde gezinmek.Acaba
kaç insan bunun farkında,kaç kişi bu sevginin kudsiyetini
yaşamakta.Aklımın en ücra köşesinde dolaştı bu soru,Allah kendisiyle
hasbıhal eden kullarını ötelerde de eminim
buluşturup,tanıştıracak..Yada biz bir mecliste toplanıp hey gidi
günler mi diyeceğiz.İşte bu duyguların esiri olmuş ruhlar hiçbir
kötülüğü düşünemiyor.Onu düşünmek Onunda sizi düşünmesi, insanın
gözü hiç bir şeyi görmüyor.
Eğer bir insanın gözü kötülükleri görüyorsa önü ve sonu itibariyle
asla elemi ve hasreti yoktur.Evet gece muzdarip ve çilekeşlerin
ızdıraplarını ,hasretlerini ,aşklarını besteleyip gönül mizmarıyla
seslendirdikleri öylesine muhteşem öylesine sırlı bir konservatuar
dır ki,içinden yükselen sesler bir solukta gökkubbeyi deler ve
ötelere kadar uzanır.İştegecenin dostları ,sevdalılar ufkunda
güneşlerin kol gezdiği iklimlere doğru kanatlanmış giderken yıldızlar
arasında seyahat ediyor gibi ümitli ve neşeli;imanlarında duyup
hayallerinde canlandırdıkları cennetlerde geziyor gibi tali’lerine
tebessüm ediyorlar.Onların gözleri hep güzeli gördüğü için Rablerini
aşikar hissediyorlar....
Batın-ı kalp ayine-i sameddir...........
Allah’a inanan bir kalbin birdenbire ne kadar derinleştiğini ve ne
kadar yükseldiğini anlamak için asr-ı saadet’e nazar etmek
kafidir.Her müminin bu manada bir hissesi vardır.