Kötü insan korkuya itaat eder, iyi insan sevgiye. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Bir gün, bir parkta otururken, yanına yaşlı bir adam geldi. Adam, Ali’nin yüzündeki kederi görünce, ona bir bardak çay ısmarladı. Ali, başta isteksiz olsa da, adamın ısrarı üzerine kabul etti. Adam, Ali’ye kendini tanıttı. Adı Mehmet’ti ve emekli bir öğretmendi. Ali de kısaca kendinden bahsetti. Mehmet, Ali’nin durumunu anlayışla karşıladı ve ona bir tavsiyede bulundu. “Oğlum, senin hayatın şu anda çok zor görünüyor ama aslında çok şanslısın. Çünkü senin yardımına koşacak bir sürü insan var. Sadece sen farkında değilsin.” dedi. Ali, bunu duyunca şaşırdı. “Ne demek istiyorsunuz?” diye sordu. Mehmet, gülümseyerek devam etti. “Senin rehberlerin, yüksek benliğin, üst ruhun ve diğer tüm varlıklar var. Onlar senin yolculuğunu başarıyla tamamlaman için sana yardım etmek istiyorlar. Ama sen onlara izin vermiyorsun.” Ali, bunları duyunca daha da şaşırdı. “Rehberlerim? Yüksek benliğim? Üst ruhum? Diğer varlıklar? Bunlar ne demek?” diye sordu. Mehmet, sabırla açıkladı. “Bunlar senin ruhsal ailen. Seninle her zaman bağlantıda olan ve seni destekleyen varlıklar. Onlar sana her zaman yardım ediyorlar ama sen bunu fark etmiyorsun. Çünkü sen onlara güvenmiyorsun ve kontrolü bırakmıyorsun.” Ali, bunları anlamaya çalıştı ama çok zor geldi. “Peki nasıl güveneceğim ve kontrolü bırakacağım?” diye sordu. Mehmet, cevap verdi. “Öncelikle onlara teşekkür etmelisin. Çünkü onlar senin için çok şey yapıyorlar. Sonra onlara istediğini söylemelisin. Ne istediğini bilmelerine izin vermelisin. Sonra da onların sana yardım etmesine izin vermelisin. Onların sana en iyi şekilde yardım edeceklerine inanmalısın.” Ali, bunları duyunca meraklandı. “Peki nasıl yardım edecekler?” diye sordu. Mehmet, gülümseyerek dedi ki: “Bazen hayatında mucizeler olacak ve sorunların kendi kendine çözülecek. Bazen insanlar sana yardım etmek için çıkacak ve onları tanımadığını bile düşüneceksin. Bazen de iç sesini duyacak ve sana yol gösterecek.” Ali, bunları duyunca heyecanlandı. “Gerçekten mi?” diye sordu. Mehmet, başını salladı ve dedi ki: “Evet oğlum, gerçekten öyle. Sen yeter ki iste ve kabul et.” Ali, bunları duyunca umutlandı. Belki de Mehmet haklıydı. Belki de hayatı değişebilirdi. Belki de yardım alabilirdi. Ali, Mehmet’e teşekkür etti ve onunla vedalaştı. Sonra gökyüzüne baktı ve içinden rehberlerine, yüksek benliğine, üst ruhuna ve diğer varlıklara seslendi. Onlara teşekkür etti ve istediği şeyleri söyledi. Sonra da onlara güvendi ve kontrolü bıraktı. Ali, bunu yaptıktan sonra, hayatında bir şeylerin değişmeye başladığını hissetti. Birkaç gün sonra, eski patronu onu aradı ve ona işini geri vermek istediğini söyledi. Birkaç hafta sonra, sevgilisi onu aradı ve ondan özür diledi ve onunla barışmak istediğini söyledi. Birkaç ay sonra, borçlarını ödeyebildi ve evini kurtardı. Ali, hayatının nasıl bu kadar güzelleştiğine inanamadı. Ama bunun rehberlerinin, yüksek benliğinin, üst ruhunun ve diğer varlıkların yardımıyla olduğunu biliyordu. Onlara her gün teşekkür ediyor ve onlarla bağlantıda kalıyordu. Ali, artık neşe, özgürlük ve yaratıcılık dolu bir hayat yaşıyordu. ---- Bu öykü, insanın ruhsal ailesiyle olan ilişkisini anlatıyor. Ruhani aile, Allah’ın emrinden olan ve insanın gerçek özü olan ruhun yanında, ona yol gösteren, ilham veren ve koruyan melekler, peygamberler, evliyalar, şehitler ve salih kimseler gibi varlıklardan oluşur. Kur’an’da Allah’ın insanlara rehberlik eden melekleri gönderdiği, bedene üflenen ruhun Allah’ın emri olduğu ve diğer ruhani varlıkların da insanla ilişkili olduğu bildirilir. Bu varlıklar insanlara her zaman yardım ederler ama insanlar bunu fark etmezler. Çünkü insanlar onlara güvenmez ve kontrolü bırakmazlar. İnsanlar onlara teşekkür etmeli, istediklerini söylemeli ve onların yardım etmesine izin vermelidirler. Böylece hayatları daha güzel olacaktır. Rehberler, genellikle insanın hayatına yol gösteren, ilham veren ve koruyan melekler olarak anlaşılır. Kur’an’da Allah’ın insanlara rehberlik eden melekleri gönderdiği bildirilir (En’am 6/61; Nahl 16/2; Mü’min 40/15). Yüksek benlik veya üst benlik, insanın gerçek özü olarak tanımlanır. Bu öz, Allah’ın emrinden olan ve bedene üflenen ruhtur (İsra 17/85). ----
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Yaver ARANCIOĞLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |