Özyaşamöyküsü başka insanlarla ilgili gerçekleri anlatmak için eşsiz bir araç. -Philip Guedella |
|
||||||||||
|
Âdem ve Hava'nın yalnızlığı; özel mülkiyetçi, özel mirasçı ayrışma nedenleydi. Mülk sahipliği ortaklaşmadan, kalabalıktan kaçıp yalnızlığı sevmişti. Kafasının içi kolektif düşüncelerle doluydu. Kolektif düşüncenin geri çağrışan anıları içinde yalnız değildi. Ama fiziki olarak duygu olarak hissettikleri yalnızlıktı. Âdem'in her iki ruh durumu da köleci sürece başlangıç yapılmıştı. Ademin yalnızlığı özel olarak kurgulanmış bir köleci dil ifadeleriydi. Özel mülkiyetin Âdem'den öncesinin yokluğunu ifade ediyordu bu yalnızlık. Bu ortak tanımazlık. Yeryüzü ilk "hücrelerden" sonra, üç buçuk milyar yıldır; türlerine özgü "bir tek türün" yaşadığını ne tanır. Ne bilir. Ne de tanıklık etmiştir. İnsan türünün de hiçbir şekilde bir tek ve tek bir ilk türü yoktu. Bu söylem diğer birçokları gibi kocaman bir düzmece kurguydu. Bu kurgu yüzlerce zaman içinde oldurulmuştu. Biyolojik insan kabaca 6 milyon yıldır vardı. Altı milyon yıl önceki biyolojik atalara baktığımızda, onlar insansa; biz insan değildik. Bize baktığınızda biz insansak onlar hiç insan değildi. Gelecekten de bize bakıldığında, gelecekteki tür temsilcilerimize göre şimdiki biz; insanız diye böbürlenen biz insan değildik. Tıpkı geriye doğru gittiğimizde "yumurtlayan bir tek tavuk örneği" bulamayacağımız gibi geriye doğru gidildiğinde bir tek insanımsı tür de bulamayız. Geride yumurtladığı halde emziren bir tek değil birçok türler buluruz. Yavruladığı halde emzirmeyen birçok türler buluruz. Altı milyon yılın başlangıcında "birçok primatlar" biyolojik olarak şimdiki insana göre insanımsıdırlar. Ve insanımsılar da hiçbir zaman "tek bir tür" temsilciliğiyle "tek bir tane" değildiler. Sim iyen denen 13 primat türünün her bir türü kendi biyolojik bireyi ile o türün ilki ve bir tek ilk örneği değildiler. Ne siz, ne biz veya tekil ben oluşumuzla türümüzün bir teki değiliz. Böyle bir yalınlık hiç yoktur. İnsan başta da sonda da yalnız değildir. Anlatılanlar içinde Âdem’in insan lafzı ile söylenir olması, Âdem'in kolektif ortamın damgasını yediğinin resmidir. Âdem'in hafıza kayıtları içine yapılan bu tür kolektif etkiler Âdem'in hafızasındaki kolektif dilinin kolektif anı damgasıdır. Ve Âdem'in yeryüzündeki Hava ile birlikte olmasına rağmen ikili "yalnızlığının öyküsü" aslında ikilinin yok saydığı ve kararttığı kolektif alana misillemeydi. Yok sayılanı yalnızlık lafzı olarak "yerine koymanın refleks metoduydu. Öykü anlatıcısı mülk sahibi Âdem'i, o zaman da bu zamanda da hala tartışılan konuyu kolektif sürece karşı "mülk sahipli süreci, başlangıç için kurgulamaktı".
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |