Ağlamak da bir zevktir. -Ovidius |
|
||||||||||
|
İnsanlar mülkiyetçi, özelleştirmeci sistem içinde; bilmedikleri, duymadıkları ve kolektif hafıza içinde kendilerine aktarılmayan bir yığın olgu ve olaylarla baş başa oluyorlardı. Kişiler, bir türlü ve iyice kafalarına oturtamadıkları köleci alan içindeydiler. Ama kafalarında da kolektif geri bağlanım yasaları vardı. Kolektif yasalar yararlanıcı ve paylaşmacı yanıyla köleci sistem içinde efendi yararı olmadıkça işleyemiyordu. Köleci sistemin içinde köleciliğin kendi geri bağlanım müktesebatı olan davranış biçimleri henüz oluşmamıştı. Mülklülerle mülksüzler, köleci alan içinde nasıl davranıp; nasıl tepki ortaya koyacaklarına dair hiçbir deneyim, hiçbir yol haritasını pek bilmiyorlardı. Köleci sistem içindeki taraflar, aşina olmadıkları bir yapı içindeydiler. Köleci davranışlara karşı etki tepki davranışları henüz üretilmemişti. Köleci tutumlara karşı hala kolektif davranışlarla yaklaşıyorlardı. Bütün çelişki ve kırılmalar da köleci olana kolektif yaklaşımdı. Köleci mal sahipli iradi davranışlara karşı kişiler karşılığı olmayan kolektif davranışlarla yaklaşıyorlardı. Böylece köleci sistemi iyice sindirememiş olan kişinin kolektif davranışları boşta kalıp, boşa düşüyordu. Yani kolektif sistemdeki kişiler kolektif alana paydaşı olarak yaklaşıyordu. Köleci sistemde de kişi mülk sahibine paydaşı olarak yaklaşınca; azar yiyor, tekdir ediliyor, bu tutumundan ötürü kırbaçlanıyordu. Dahası sisteme iyice alışamamış kolektif yaklaşımlı kişiler inançsız münafık sayılıyordu. Neden? Çünkü kolektif alan, kendilerini kolektif ağırlık merkezine ortak tanıdıkları bir alandı. Oysa köleci sistemin ağırlık merkezi olan mülk sahibi kendisine ortak tanımazlıktı. Bu nedenle El suçlayıcı olarak; “onlar mülkün sahibi Tanrı’ları gibi olmak istediler” diyordu. Burada mülk sahipliğinin bir Tanrılık işareti olduğu apaçıktı. Mülk sahibi olarak mülk sahibine benzer olmak veya mülk sahibine ortak olmak, inançsızlık ve münafıklıktı. İşte bu nedenle kolektif alanın paydaşı olma ve üretim, kullanım tüketimde; kolektif alana ortaklar tanıma yaklaşımı, köleci sistem içinde tersi durumla ortak tanımazlıktı. Kolektif sistemdeki paydaşlı ortaklar kavramı, köleci sistemde ortak tanımazlık olarak ve benzemezler söylemi olarak içi boşaltıldığı için kolektif yaklaşımlar köleci sistem içinde karşılıksız sonuç getirmeyen içi boş bir davranıştılar. Kolektif alana ait paydaşı olma, üretim ve tüketimde kendisine ortaklar tanıma, yaşayışta benzerleri olma gibi kolektif duygu, düşünce ve davranışların pek çoğunun köleci sistem de karşılığı olmamakla kolektif yaklaşımlar köleci sistemde içi doldurulacak BOŞLUK ALANLARI oluşturuyordular.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |