Bir insan bir kaplanı öldürmek istediğinde buna spor diyor, kaplan onu öldürmek istediğinde buna vahşet diyor. -Bernard Shaw |
|
||||||||||
|
İnsan yeryüzüne Tanrı tarafından sınanmak için gönderilmiş. Öylesine bu sınanmayı özümsemiş ki, kendi sınanmasını unutup önüne geleni sınamaya kalkmış. Başarmış mı, evet. Pekâlâ adil olabilmiş mi, hayır. İnsan doğduğundan bir süre sonra yürümede sınanmış, sonra konuşmada... Derken okullarda sınanmaya başlamış. Ardı arkası kesilmeyen sınavlar... İnsan denen yaratığın nefsiyle, kudretinin birleştiği yerde kibir doğmuş. Her şey kendi istediği gibi olsunla insana ayar vermeye başlamış. Gelelim günümüze ve ülkemize. Çocuklar dördüncü sınıftan sonra sınavlarla yüzleşmeye başlıyorlar. Her yıl dört yazılı sınav. Sonra lise geçiş sınavı. Test ya da çoktan seçmeli sorulardan oluşan sınavlar. Her dönem bir sınav çoktan seçmeli. Sonra lise... Bir dört yıl da bu süreç. İki aşamalı üniversite geçiş sınavı... Ve üniversite... Kimisi için iki, kimisi için dört, kimisi için beş, kimisi için altı, kimisi için yedi yıl. Bir ömür okumakla geçiyor. Elde edilen tek şey hiçbir işe yaramayan "Diploma" adını verdikleri bir kâğıt parçası. Oysa diplomaya gerek kalmadan kimler hangi makamlara gelebiliyor bu ülkede. Kendi üniversitesinin bilgisine, kendi öğretim üyesinin bilgisine, kendi devlet ve özel okullarının eğitimine güvenmeyen bir devlet olduğundan iş alanında yeniden sınav yapma gereği duyuyor. Üstelik hem yazılı, hem sözlü... Aslında devlet yöneticilerinde bilgi güvensizliği yok. Kendilerine biat edip, her yaptıklarını onaylayan, kendilerine bağlı, kendilerinin bağlı oldukları dinsel kuruluşlar ve bunların referanslarına karşı çıkmayıp onay verecek kişileri seçmek. Düşünüyorum da, resmi kurum niteliği olmayan yani kamu kurumu olmayan kuruluşların kurumlar üzerinde nasıl bir etkisi var ve bu gücü nereden alıyorlar ki, referans oldukları kişiler iş sahibi oluyor. Bu da gösteriyor ki, hiçbir sınavın gerçek anlamda hükmü yok. Dolayısıyla adalet yok. Şu an her taraftan destek bekleyip sövdüğünüz ve terör örgütü ilan ettiğiniz Fetullah Gülen denen namussuzun hazırladığı Türkçe olimpiyatları adına "Hatıra Para"yı siz bastırmadınız mı? Bugün birlikteliğinizi sürdürdüğünüz kuruluşların da yarın aynı ihaneti yapmayacaklarını nereden biliyorsunuz? Bu defa kimler tarafından kandırılmayı düşünüyorsunuz? Bir kişi ki, kamu personeli için açılmış sınavda Türkiye birincisi olmuş, gel gör ki, nasıl bir zihniyet bu mülakatı yapıyorsa, Türkiye birincisi eleniyor. Acaba bu mülakatı yapanların birlikte olduğu kimlerle düşünce uyuşmazlığı vardı da elendi. Sınavın komisyonunda görev alan ahlaksızlar eledikleri kişiler kadar bilgi ve beceriye sahipler mi? Bir başka sınav öğretmen kariyer sınavı... Bu ikiliği çıkarıp gelecekte insanları birbirine düşürerek kendi ahlaksızlıklarını sümen altı edenlerin tek kazancı bir gün bu alçaklık fark edildiğinde kendilerinin birbirine düşürdükleri kişiler tarafından nasıl ve hangi sözlerle anılacakları olmalı. Bittabii kendilerinde biraz olsun karakter kırıntıları varsa eğer... Niçin sınav yapıyorsunuz sahi? Nasıl olsa yaptığınız ve yaptırdığınız sınavlara kendiniz itibar etmiyorsunuz. Adalet desen hak getire. Adalet sadece sizin için var. Sizin gibi düşünmeyenler hain, terörist, münafık... Doğrudan atamaları yapın, insanları az da olsa bir umut kırıntısıyla uğraştırmayın. Yoksa umutları kırılan insanları görmek size ayrıca zevk mi veriyor? Narsistliğinizi bu şekilde mi tatmin ediyorsunuz? Yoksa sizi çukur görenlerden öğrendiklerinizi uygulayarak mı tatmin oluyorsunuz? Yeri gelmişken bir konuya daha değinmek istiyorum. Diğer kurumlarda hizmetiçi eğitim var mı ve uygulanışı ne şekilde bilmiyorum, ama milli eğitimde, ne kadar köhne, bilgi ve karakter yoksunu varsa üstdüzey yönetici olduklarından, kendi bilgisizliklerini ve sığlıklarını öğretmenlerde görmeye çalışıp, hiç kimseye hangi konuda eksiği olup olmadığını sormadan, öğretmenleri hizmetiçi eğitime zorlamaları... Akşam beş ile yedi arasında hangi kurumlarda hiçbir karşılığı olmadan bu tür bir uygulama var? Acaba hangi sığ ve ahlak yoksunu kendi harisliğini tatmin için bu uygulamayı başlattı? İşte size bir Türkiye gerçeği... Yıllarca öğretmeni öğrenci düşmanı gibi gösteren hainlerin bakanlık yaptı bu ülkede. Bu hainler şikâyet hattı kurarak küstahtığı cesaret ve hak aramak olarak gösterip var olan bütün değerleri yok ettiler. Öğretmenler, öğretmen düşmanları tarafından yönetilirken, kendilerini mi yetiştirsinler, bu sosyal asalaklarla mı uğraşsınlar? Ne yapsınlar? Değerlerden haberi olmayan bilgi yoksunları ya da her şeyden haberi olan hainler, şimdi değerler eğitimi verdirmeye kalkıyorlar. Acaba aldığınız bunca yanlış karar yüzünden. "Sınıfında öğrenciler tarafından darp edilen öğretmenlerin, okul bahçesinde silahla vurulan, bıçaklanan öğretmenlerin vebali hakkında ne düşünüyorsunuz?" Sorusunu soracağım, ama maket bir beyin ve maket bir karakter taşıdığınız için cevap alamayacağımı biliyorum. Adamlar akran zorbalığıyla ilgili hizmetiçi eğitimini öğretmene veriyor. Akran zorbalığı eğitimini, önce bakanlık personeli almalı ki, öğrenciyi kışkırtıp her tür pisliği yapacak öğrencilerin önünü açacak kararlar almasınlar. Sonra da bu semineri, dizilerlerle, filmlerle, piyasaya sürülen oyunlarla akran zorbalığına teşvik ettikleri öğrencilere aldırmalılar... Eskiler bu zihniyeti bozuklar için "Hem kel, hem fodol" tabirini kullanmışlar. Bu nasıl bir aymazlık, ben anlamadım. Anlayan beri gelsin. Diyeceksiniz ki, "Maket bir beyin taşıyan yaratıkların bürokrat oldukları yerde kimden, ne bekliyorsun?" Haklısınız. Bir şey beklemiyorum. Sadece karabasan gören biri gibi sesimi duyurmaya çalışıyorum. Hak duysun, yeter. Ayakların baş, başların ayak olduğu yerde ne tür insan yetiştireceksiniz?fikri olanı dinlemeye hazırım. 27 Aralık 22 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |